Vergide son nokta

Gültekin KARA
Gültekin KARA OTOSTOP [email protected]

Türkiye’de otomotiv üzerindeki vergi yükünün çok fazla olduğunu hemen herkes kabul ediyor. Dönem dönem bu konu masaya yatırılsa bile herhangi bir değişiklik olması çok da mümkün değil. Daha doğrusu beklentiler doğrultusunda aşağı yönlü bir değişim beklenmiyor. 

Bunun en önemli nedeni ise Türkiye’deki gelir dağılımı ve vergi toplama konusundaki adaletsizlik. Maliye, mevcut durumda ne kadar vergi toplayabileceğini tahmin edebildiği ve hesap yapabildiği için şu andaki sistemle oynamak istemiyor. Avrupa’da ve dünyada revaçta olan emisyon oranlarına göre vergi dilimi ayarlama işi ise bizim ülkemizde tutmayacaktır. 

Çünkü, bugün gelinen noktada çok büyük hacimli otomobillerin emisyon oranları çok küçük hacimli motorlarla eş değer düzeye gerilemiş durumda. Kaldı ki yenilenen teknolojilerle her yıl farklı bir motor pazara çıkarak emisyon hakkında resmen çığır açıyor. Kabul edelim ki Ankara’daki kimsenin oturup hangi marka ne yapıyor gibi oturup düşünmesi de pek mümkün değil. 

Öte yandan, Volkswagen’in yaptığı gibi sahtecilik uygulamaları da emisyona bağlı vergi sistemlerinin cazibesini azaltıyor.

Dolayısıyla, Türkiye artık bu vergi sistemine alışmak durumunda çok aksi bir durum söz konusu olmadığı taktirde ne sistemsel olarak ne de oran bazlı bir yükselme ya da alçalma beklememek gerekiyor. 

Peki, geçmişte gündeme gelen ara bir vergi sınıfı söylentileri ne durumda… Öncelikle, neden bir ara sınıf ihtiyacı var onu inceleyelim. Özellikle emisyon baskıları nedeniyle neredeyse tüm üreticiler ki başı Avrupalı üreticiler çekiyor, küçük motor üretimine geçmek zorunda kaldılar. 

Bu durum geçmişte kelimenin tam anlamıyla premium, lüks ve ulaşılması güç olarak farklı bir konumda bulunan Mercedes, BMW gibi otomobillerin, bir alt seviyeden vergilendirilmesine olanak sağladı. Örneğin, Mercedes’in tüm dünyada en fazla satış artıran lokasyonu Türkiye oldu. Ha keza, BMW de hatırı sayılır bir başarıya ulaştı. Geçmişte 3-4 binli adetlerde satılan bu markaların rakamları bir anda 20 binleri geçti. Bu durum otomotiv sektörünün cari dengesine de doğal olarak negatif etki yapmaya başladı. Kaldı ki devletin de önemli bir vergi kaybı oluştu. Bu donelerden yola çıkan Ankara, 1.6 litrelik vergi diliminin içine yeni bir dilim açmak üzere düğmeye basmış ve çalışmalara başlamıştı. Ancak, gelen son duyumlara göre söz konusu çalışma rafa kalkmış gibi duruyor. 

Rafa kalkmasındaki en önemli etkenlerden bir tanesi ise çalışmanın etkileyeceği firmalar… Biraz daha açmak gerekirse, 1.6 litrenin altında yapılacak ara dilim bazı firmaları mutlu bazılarını mutsuz edecektir. Burada çizgiyi nereden çektiğiniz çok önemli değil. Örneğin, 1.0-1.3 litre diye bir aralık belirlediğinizde yerli olarak üretilen birçok otomobili negatif etkiliyorsunuz. Farklı bir çizgi belirlediğinizde ise Türkiye’de liderlik el değiştirebilir. O yüzde, Maliye statükoyu korumaya devam etme kararı almış gibi duruyor. 

Sonuç olarak, Türkiye’de fiktif olarak bir milyon adede koşan pazarda gerçek tüketicilerin gelir seviyesine oranla makul fiyata otomobil alması da giderek zorlaşıyor. 

Burada, “ama Pazar artıyor” sesleri gelse de o konuyu da haftaya inceleyelim. Çünkü, 1 milyona koşuyoruz, ama nasıl koşuyoruz….

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Hep bana… 18 Mart 2019
Baskınla olmaz 21 Ocak 2019
Rotası olmayan gemi 07 Ocak 2019
Umuda yolculuk 31 Aralık 2018
Otomobile soğan muamelesi 10 Aralık 2018
Feragat edilmiş 19 Kasım 2018
Nereye koşuyoruz… 12 Kasım 2018
Rica ederim yapmayın 05 Kasım 2018
Kurcalama arabayı 22 Ekim 2018
Çelik bile erir 08 Ekim 2018