Vergide özel ödeme zamanları, sorunlar ve yargı kararları
Vergi ödeme zamanları
Vergiler, her vergi türünü ihdas eden kanunlarında gösterilen süreler içinde ödenir. Gelir vergisinde yıllık beyanname ile e beyan edilen hallerde izleyen yılın mart ve temmuz aylarında ödenir. Aylık muhtasar beyanname ile beyan halinde gelir vergisi izleyen ayın 26’ncı günü ödenir. Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu ve diğer kanunlarda ödeme vadeleri belirlenmektedir.
Kanunlarında yer alan hükümlerle belirlenen normal ödeme zamanları yanında, ikmalen, re’sen ve idarece tarh edilen vergilerle ilgili olarak Vergi Usul Kanunu’nun 112’nci maddesi ile özel ödeme zamanları belirlenmiştir. Bu gün yazımızda tartışmalara yol açan ve Anayasa Mahkemesi’nin bazı hükümleri hakkında iptal kararı verdiği vergilerde özel ödeme zamanları üzerinde duracağız.
Özel ödeme zamanları
6322 Sayılı Kanun’la yapılan değişiklikler de dikkate alındığında, 112’nci maddede özel ödeme zamanı belirlenen özel haller aşağıda olduğu gibidir.
1) İkmalen, re’sen veya idarece tarh olunan vergiler taksit zamanlarından evvel tahakkuk etmişse taksit süreleri içinde; taksit süreleri kısmen veya tamamen geçtikten sonra tahakkuk etmişse; geçmiş taksitler, tahakkuk tarihinden başlayarak bir ay içinde ödenir.
2) Memleketi terk ve ölüm gibi mükellefiyetin kalkmasını gerektiren haller dolayısıyla beyan üzerine tarh olunan vergiler, beyanname verme süreleri İçinde ödenir. Vadeleri bu süreden sonra gelen mükellefe ait diğer vergiler de ayrı süre içinde alınır.
Memleketi terk edenlerin, ölenlerin veya benzeri haller dolayısıyla mükellefiyetleri kalkanların ikmalen, re’sen veya idarece tarh olunan vergileri tahakkuk tarihinden başlayarak bir ay içinde ödenir.
Yukarıda belirtilen tahsil süreleri Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun mucibince teminat gösterildiği takdirde, Vergi Kanunu ile belli taksit zamanına kadar ve taksit zamanı geçmiş ise üç ay uzatılabilir.
3) Vergi mahkemesinde dava açma dolayısıyla 2577 Sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanunu’nun 27’nci maddesinin 3 numaralı fıkrası gereğince tahsili durdurulan vergilerden taksit süreleri geçmiş olanlar, vergi mahkemesi kararma göre hesaplanan vergiye ait ihbarnamenin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödenir. Ayrıca ikmalen, re’sen veya idarece yapılan tarhiyatlarda:
a) Dava konusu yapılmaksızın kesinleşen vergilere, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, son yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar;
b) Dava konusu yapılan vergilerin ödeme yapılmamış kısmına, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, yargı organı kararının tebliğ tarihine kadar;
Geçen süreler için 6183 sayılı Kanun’a göre tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanır. Gecikme faizi de ayrı süre içinde ödenir. Gecikme faizinin hesaplanmasında ay kesirleri nazara alınmaz. Uzlaşılan vergilerde gecikme faizi; uzlaşılan vergi miktarına, yukarıda (a) belirtilen tarihten itibaren uzlaşma tutanağının imzalandığı tarihe kadar geçen süre için uygulanır. Dava açılması nedeniyle tahsili duran vergi ve cezalar mükellefler tarafından istenildiği takdirde davanın devamı sırasında da kısmen veya tamamen ödenebilir.
4) Fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergiler, fazla veya yersiz tahsilatın mükelleften kaynaklanması halinde düzeltmeye dair müracaat tarihi, diğer hallerde verginin tahsili tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanun’a göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz ile birlikte, 120’nci maddede yer alan düzeltme hükümlerine göre mükellefe red ve iade edilir.
5) Vergi kanunları uyarınca iadesi gereken vergilerin, ilgili mevzuatı gereğince mükellef tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden üç ay içinde iade edilmemesi halinde, bu tutarlara üç aylık sürenin sonundan itibaren düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanun’a göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz, 120’ nci madde hükümlerine göre red ve iadesi gereken vergi ile birlikte mükellefe ödenir.
6. İhtirazı kayıtla beyan edilip ödendikten sonra yargı kararına göre iade edilip yine yargı kararı uyarınca tahsili gereken vergilere, iade tarihinden yargı kararının vergi dairesine tebliği tarihine kadar geçen süre için bu maddede yer alan esaslara göre 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a göre belirlenen tecil faizi oranında gecikme faizi hesaplanır.
Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilen hükümler
112’nci maddenin 4. fıkrası 4369 Sayılı Kanun’la 1.1.1999 tarihinden geçerli olmak üzere maddeye eklenmiştir. Hüküm şöyledir. “Fazla veya yersiz olarak tahsil edilen veya vergi kanunları uyarınca iadesi gereken vergilerin, ilgili mevzuat gereğince mükellef tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden üç ay içinde iade edilmemesi halinde, bu tutarlara üç aylık sürenin sonundan itibaren düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 Sayılı Kanun’a göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz, 120’nci madde hükümlerine göre red ve iadesi gereken vergi ile birlikte mükellefe ödenir.’’
Yukarıda yer alan fıkra hükmü aşağıdaki gerekçelerle Anayasa’ya aykırı bulunarak Anayasa Mahkemesi’nce 10.02. 2011 tarihinde iptal edilmiştir.
Hukuk devleti ilkesinin en önemli gereklerinden biri kuşkusuz kuralları uygulayacak devlet işlerini yürütecek olan yönetimin hukuk düzenine bağlı olmasının sağlanmasıdır. Yine hukuk devletinin en önemli unsurlarından birisi de yasaların genel olması ilkesidir. Bunun gereği ise yasa önünde eşitliktir. Buna göre aynı hukuki koşullarda idare ile vatandaş arasında farklılık olmaması, başka bir ifade ile idare için getirilen koşulların, aynı pozisyondaki vatandaş için de getirilmesi (nimet veya külfetçe eşit olması) gerekir.
Bu bağlamda somut ihtilaf ele alınacak olursa; 213 sayılı Yasa’nın 112’ maddesinde vergi mükellefleri için bazı yükümlülükler dolayısıyla vergi idaresi lehine bazı düzenlemeler getirilmiştir. Buna göre yasanın ilk iki fıkrasında özel ödeme zamanları düzenlenip, 3. fıkrada yasal vadelerinde tahsilatı yapılmayan vergilerde 6183 sayılı Yasa’da tespit edilen oranda gecikme faizi alınacağı 4. fıkrada, fazla ve yersiz olarak tahsil edilen ve vergi kanunları gereği iadesi gereken vergilere, mükellefin belge bilgi temininden sonraki üç ay içinde iade yapılmaması halinde üç aylık sürenin sonundan itibaren 6183 sayılı Yasa uyarınca belirlenen tecil faizi oranında faiz ödeneceği, 5. fıkrada ise; ihtirazı kayıtla beyan edilip ödendikten sonra yargı kararıyla iade edilip yine yargı kararı uyarınca tahsili gereken vergilere iade tarihinden itibaren 6183 sayılı Yasa’ya göre belirlenen tecil faizi oranında gecikme faizi ödeneceği düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, idarelerin vergi alacaklarının geciken kısmı için vade tarihinden itibaren gecikme faizi (veya zammı) oranında faiz uygulanırken, vatandaştan haksız tahsil edilen vergilerin vergi kanunları uyarınca iadesinde ise “mükellefin belge bilgi temininden sonraki 3 ay içinde iade edilmemesi halinde 3 aydan sonraki süre için tecil faizi oranında faiz öngörmektedir. Bir nevi burada devlet alacağında hemen vade tarihiyle faiz başlatılırken devletin borcu söz konusu olunca mükellefin belge bilgi temininden sonraki 3. ay sonrasına faiz işletilmektedir. Ayrıca devlet alacağında gecikme zammı oranında faiz alınmakta iken devlet borcuna tecil faizi oranında faiz verilmektedir.
112’nci maddenin en önemli olan ve bu ihtilafın konusu olan handikapı ise; mahkeme kararıyla hukuka aykırılığı sabit hale gelen ancak vatandaşın iyi niyetle ödediği verginin iadesi söz konusu olunca bunun için faiz öngörülmemesidir. Oysa mahkeme kararıyla hukuka aykırılığı ortaya konulan ve tahsil edilen vergi de; haksız tahsil edilen vergi olup, aylar veya yıllar sonra iadesi sırasında enflasyonist ortamda faiz uygulanmaması mükellef yönünden ekonomik eksilme idare yönünden ise sebepsiz zenginleşme sonucunu doğurmaktadır.
Sonuç olarak, 6322 sayılı Kanun’la madde de, Anayasa Mahkemesi Kararı da dikkate alınarak düzenlemeler yapılmıştır. Ancak, Anayasa’ya aykırılıklar tümüyle giderilememiştir. Fazla ve yersiz olarak tahsil edilen vergilerin idari işleme göre ya da yargı kararına istinaden iade edilmesi halinde, ilgili verginin tahsil edildiği tarihten iade edildiği tarihe kadar geçen süre için gecikme faizi oranında hesaplanacak faiz ile birlikte ödenmesi yönünde düzenleme yapılmalıdır.