Vergide ceza yığılması yargı freni
İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunması Dair Avrupa Sözleşmesi’ne (İHAS) ek 7 no’lu protokol, Türkiye tarafından her hangi bir çekince veya beyan konulmaksızın 1985’de imzalanmış, ancak uzunca bir süre her hangi bir işlem yapılmamıştır. Söz konusu protokolün nihayet 10.3.2016 tarih ve 6684 sayılı Kanun'la onaylanmasını (Resmi Gazete 25.3.2016; 29664) müteakip Bakanlar Kurulu tarafından da 28.3.2016 tarih ve 2016/8717 sayılı Karar'la (Resmi Gazete 8.4.2016; 29678) onaylanmış ve 1.8.2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Bu protokolün vergi hukuku açısından önemini 29 Mart'ta yayımlanan yazımda aktarmıştım.
7 no’lu Protokol ile kişilerin aynı fiilden dolayı iki kez yargılanmaması ve cezalandırılmaması hakkı olarak da ifade edebileceğimiz ve doktrinde “non bis in idem” şeklinde yer alan kuralın, artık Türk hukuku bakımından resmen kabul edilmiştir. Bu kural, kişilerin aynı suçtan dolayı birden fazla kere soruşturulamayacağını, kovuşturulamayacağını ve cezalandırılamayacağını ifade etmektedir.
Burada bir fiilin, bizim Vergi Usul Kanunu'muzda (VUK) olduğu gibi, hem hürriyeti bağlayıcı ceza (md. 359) hem de idari para ceza cezası (kabahat) olarak (md. 344) yaptırıma bağlandığı hallerin özel olarak değerlendirilmesi gerektiğini, konunun ayrıca aynı fiil için birden fazla vergi dolayısıyla kesilen idari para cezaları dolayısıyla da ayrıca değerlendirilmesi gerektiğini, yazımda da belirtmiştim. Yazımın sonunda da Maliye Bakanlığı’nın bir an önce konuyu gündeme alması ve vergi suç ve ceza düzenini gözden geçirmesi gerektiğini vurgulamıştım.
O günden bu güne vergi suç ve cezalarına ilişkin düzenlemelerde hiçbir iyileştirme sağlanmadı. Bu noktada konu yargının takdirine kaldığı gibi ileride aynı fiil dolayısıyla birden fazla yaptırım uygulanan hallerde bireysel başvuru ve İHAM nezdinde de sıkıntı yaşanacağı açıktır.
Bilindiği gibi uluslararası sözleşmeler de, Vergi Usul Kanunu gibi kanun hükmündedir. Özünde eşit statüdedir. Ancak normlar hiyerarşisinde uluslararası sözleşmeler, eşitler içinde önde gelen (primus inter pares) kabul edilerek (Anayasa Mahkemesi'ne götürülememesi dolayısıyla), kanunlara nazaran tercih edilmesi gereken hukuki metinler olarak kabul edilmektedir.
Nitekim söz konusu sözleşmeye göre Vergi Usul Kanunu'nda bir iyileştirme sağlanamayınca, yargı 7 no’lu Protokulün 4. maddesini, -zorunlu olarak- re’sen uygulamaya başlamıştır. İşte bir örnek;
“Anayasamızın “Milletlerarası Andlaşmalan Uygun Bulma" başlıklı 90. maddesinin son fıkrasında, usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalann kanun hükmünde olduğu kuralına yer verilmiş olup, bu kapsamda bulunan İHAS’a ek 7 Numaralı Protokol'ün 4. maddesinde ise hiç kimsenin aynı suçtan dolayı iki defa cezalandırılamayacağı düzenlenmiştir.
Nitekim, Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi 16.06.2009 tarihli Ruosalainen-Finlandiya davasında (Başvuru No: 13079/03) verdiği kararda; başvuranın aynı olaydan dolayı iki defa para cezası ödemek zorunda kaldığı, başvurana uygulanan her iki müeyyidenin de cezai yaptırım olduğu, her iki idari yaptırımın da aynı olgular üzerine bina edildiği, dolayısıyla mükerrer işlem söz konusu olduğu ve Sözleşmeye ek 7 no’lu protokolün 4. maddesinin ihlal edildiğine hükmetmiştir
Dava konusu olayda da davacı adına kesilen vergi ziyaı cezası ile özel usulsüzlük cezasının da cezai yaptırım olması ve her iki yaptırımın da avnı fiilden, sahte fatura kullanma fiilinden kaynaklanmış olması mükerrer cezalandırmaya sebep vermiş olup. İHAS’a ek 7 Numaralı Protokol'ün 4. maddesi ihlal edilmektedir.
Bu nedenle usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmünde olup. İHAS’a ek 7 numaralı Protokol'ün 4. maddesi uyarınca hiç kimse aynı suçtan dolayı iki defa cezalandırılamayacağından sahte fatura düzenleme filinden dolayı mükerrer cezalandırmaya sebep veren özel usulsüzlük cezası, bu yönüyle de hukuka aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle; davanın (…) özel usulsüzlük cezası yönünden kabulüne ve özel usulsüzlük cezasının iptaline (…)” (İstanbul 7. Vergi Mahkemesi E.2017/381 K.2017/2301 T.30.11.2017)
Şimdi sıra sanırım, hem hürriyeti bağlayıcı ceza hem de idari para cezası olmaz diyen kararlarda.