Vergide bitmeyen tartışmalar (6)
Vergide yıllardır devam eden, bir türlü netleşmemiş ve tartışılmaya devam edilen konulara devam ediyoruz. Bugün, henüz kronik hale gelmemiş ancak bu potansiyeli taşıyan Ar-Ge faaliyetleriyle ilgili seçtiğim örnek birkaç konudan bahsetmek istiyorum.
Bugün bahsedilecek konunun bir başka boyutu da, konuyla ilgili kamu otoritelerinin konuya yaklaşımındaki giderilemeyen farklılıktır.
Ar-Ge teşviklerinin uygulamasında ücret tanımı
Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun’un 3. maddesinde teşvik unsurları düzenlenmiştir. Bunlardan ikisini gelir vergisi stopajı teşviki ve sigorta primi desteği oluşturmaktadır. Düzenlemeye göre, Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinde çalışan Ar-Ge ve destek personelinin;
Bu çalışmaları karşılığında elde ettikleri ücretlerinin bir kısmı gelir vergisinden müstesnadır.
Bu çalışmaları karşılığında elde ettikleri ücretleri üzerinden hesaplanan sigorta primi işveren hissesinin bir kısmı, Maliye Bakanlığı bütçesinden karşılanacaktır.
Kanunda yer alan düzenlemeye bakıldığında, her iki teşvike ilişkin uygulamanın birbiriyle uyumlu ve paralel olması beklenir. Teşvik çalışana ödenen ücret esas alınarak hesaplanacaktır.
Ancak uygulamada böyle olmamıştır. Teşviki uygulayacak kurumlar, kendilerince iki ayrı ücret tanımı yapmışlardır. Maliyeye göre ücret farklı, SGK’ya göre ücret farklıdır.
Maliye Bakanlığı, ücret tanımını geniş anlamıyla yapmakta, gelir vergisi matrahına dahil edilen bütün ödemeleri ücret tanımı içinde değerlendirmektedir. Bu tanıma göre personele sağlanan bütün menfaatler (ikramiye, yakacak parası, bayram parası, yemek yardımı, kira yardımı, yol yardımı, hayat sigortası ve sağlık sigortası primi ödemesi vb.) ücret kabul edilmekte ve teşvike konu edilmektedir.
SGK ücreti farklı tanımlamaktadır. SGK, ikramiye ve prim ödemelerini dahi ücret tanımı içinde görmemektedir.
Görüldüğü üzere, aynı konuda, aynı kanun içinde yer alan bir kavram (ücret), iki kamu otoritesi tarafından tamamen farklı tanımlanmış, yedi yıllık sürede bu uyumsuzluk giderilmemiştir.
Öte yandan, bir taraftan da yıllardır Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ar-Ge personelinin performansının sürekli olarak değerlendirilmesini, bir ödül sistemi oluşturulmasını ve başarılı Ar-Ge personelinin prim ve ikramiyelerle ödüllendirilmesini istemektedir. Diğer taraftan personele verilen ikramiye ve primler sigorta primi desteğine konu edilmeyerek bir başka kamu kurumunca cezalandırılmaktadır. Bu tür kurumlar arası politika ve uygulama farklılıkları sıkça karşılaşılan bir durum olup bu da teşvikin etkisini azaltmakta bazen de yok edebilmektedir.
Faiz ve kira giderlerinin Ar-Ge indirimine konu olup olmayacağı
Hem Kurumlar Vergisi Kanunu’nda yer alan düzenlemede, hem de Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun’da yer alan düzenlemede, Ar-Ge harcamalarının %100’ünün kurum kazancından indirimi öngörülmüştür.
Hangi harcamaların Ar-Ge harcaması kabul edileceği ve indirime konu edileceği, yukarıda adı geçen iki kanun itibariyle ayrı ayrı açıklanmıştır.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nda yer alan Ar-Ge indirimiyle ilgili açıklamaların yer aldığı genel tebliğde, Ar-Ge faaliyetleriyle ilgili faiz ve kira harcamalarının Ar-Ge indirimine konu olacağı açıklanmıştır.
Buna karşılık, Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun’da yer alan Ar-Ge indirimiyle ilgili açıklamaların yer aldığı yönetmelikte, Ar-Ge faaliyetleriyle ilgili olarak indirilecek harcamaların içinde faiz ve kira harcamalarına yer verilmemiştir.
Faiz ve kira giderlerinin indirime konu olup olmayacağıyla ilgili Gelir İdaresi'nin görüşü de açık ve tek değildir.
Her iki kanunda da Ar-Ge harcaması kavramı geçmesine karşılık, faiz ve kira harcamalarının farklı değerlendirilmesi açıklanabilir değildir. Bu harcamalar Ar-Ge harcaması ise her iki kanun uygulamasında da indirime konu edilmelidir.
Ar-Ge indiriminden yararlanmak için YMM tasdiki gerekliliği
Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun’un yürürlüğe girmesi sonrasında, o zamanki adıyla Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından yayımlanan tanıtım kitapçığında, Ar-Ge merkezleri ile rekabet öncesi işbirliği projeleri dışında, Ar-Ge indiriminin uygulanabilmesi için YMM tasdik raporu düzenlenmesine gerek bulunmadığı yazılmıştır.
Bakanlığın bu görüşü zannediyorum, konuyla ilgili yönetmelikte yer alan düzenlemenin farklı yorumundan kaynaklanmıştır.
Oysa Maliye Bakanlığı, yöntem ne olursa olsun, kurumlar vergisi beyannamesinde yararlanılan Ar-Ge indiriminin "doğru hesaplandığı ve uygulandığı"na ilişkin yeminli mali müşavir tasdik raporunun da süresi içinde bağlı bulunulan vergi dairesine verilmesini istemektedir.
Bir kitapçıkta yer alan bir cümle ne kadar önemli olabilir ki diye düşünebilirsiniz. Kitapçıkta yazdığı için tasdik raporu düzenletmediyseniz ve bu nedenle Ar-Ge indiriminiz reddedilirse bu oldukça önemlidir.