Vergide bitmeyen tartışmalar (3)

Recep BIYIK
Recep BIYIK VERGİ PORTALI [email protected]

Vergide yıllardır devam eden, bir türlü netleşmemiş konulara devam ediyoruz. Bugün konu, kusurdan kaynaklanan nedenlerle ödenen tazminatların gider yazılıp yazılamayacağıyla ilgili. Yıllardır tartışılmış ve uygulanmış ama netleşmemiş bir konu.

Yasal düzenleme ne diyor?

Kurumlar Vergisi Kanunu, işle ilgili olmak şartıyla, sözleşme, mahkeme kararı veya kanun emri gereği ödenen tazminatların gider olarak kurum kazancından indirimine izin vermektedir. Bu genel kuralın istisnası olarak, kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi tazminatlar indirim konusu yapılamamaktadır.

Sorun ne?

Yukarıda özetlenen iki kural oldukça açık görülmekle birlikte, uygulaması görüldüğü kadar basit ve sorunsuz yürümüyor. Sorun esas olarak zannediyorum ilgili maddenin gerekçesinde yer alan bir ifadeden kaynaklanıyor. Maddenin gerekçesinde, “Kurumun ve bentte sayılan diğer kişilerin kusurlarından doğan tazminatlar, işle ilgili olsa dahi kurum kazancından indirilemeyecektir.” cümlesi yer alıyor.

Gelir İdaresi maddede geçen “suç” kavramı yerine gerekçedeki “kusur” kavramını esas alıyor. Dolayısıyla da ortada bir suç olmasa da, ödenen tazminatın gider yazılması kabul edilmiyor.

Suç mu, kusur mu?

Ben kanundaki ifadenin esas alınması gerektiğini düşünüyorum. Kanun “suç” dediğine göre “suç” kavramını esas alırım.

Aslında madde son derece açık ve ilave argümanlara, yargı kararlarına, hukukçu yorumlarına ihtiyaç yok ama bu görüşü destekleyen, 1987 tarihli bir de Danıştay kararı da var. Danıştay kararında, ceza kovuşturmasına konu teşkil etmeyen bir fiil nedeniyle ödenen tazminatın gider olarak matrahtan indirilebileceği söyleniyor.

Gelir İdaresinin görüşü açık ve aynı yönde mi?

Gördüğüm kadarıyla değil.

Gelir İdaresi tarafından verilen çok sayıda özelgede; ödenen tazminatın, kusur oranındaki kısmının gider kaydedilemeyeceği söyleniyor. Tazminatın zaten kusur nedeniyle verildiği dikkate alınırsa, aslında kusurlu olunan kısma isabet eden kısım diye bir şey de olmaz. Tazminatın tamamı kusur nedeniyledir, dolayısıyla ya tamamen gider yazılır veya hiç gider yazılamaz. Bu yönüyle bu yöndeki özelgelerdeki görüş kendi içinde tutarlı değil.

Bazı özelgelerde, kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının kusurlarından kaynaklanan bir nedenle tazminat ödenmişse, kusur oranına bakılmaksızın, ödenen tazminatın gider kabul edilmeyeceği söyleniyor. Bu yöndeki özelgeler, tazminatın tamamının kusurdan kaynaklandığı ve dolayısıyla gider kabul edilemeyeceği görüşü açısından tutarlı. Ancak yasallığı tartışılabilir.

Gelir İdaresi, kişilerin veya kurumların kusurundan doğan tazminatları gider kabul etmiyorsa, o zaman hangi tazminatların gider kabul edilebileceği akla geliyor. Aslında geriye bir şey kalmıyor. Belki kusursuz sorumluluktan kaynaklanan tazminatlar kalıyor olabilir.

Peki Gelir İdaresi kusursuz sorumluluktan kaynaklanan tazminatları kabul ediyor mu? İki örnek özelge zannediyorum konuyu özetler.

Gelir İdaresi'nce verilen;
25.08.2011 tarihli özelgede, kurumıun çalışanlarının suçlarından doğan tazminatların gider kabul edilmeyeceği gerekçesiyle, firmaya ait kamyonun sürücüsünün kusuru nedeniyle mahkeme kararına göre ödenen tazminatın gider kabul edilmeyeceği,
04.09.2013 tarihli özelgede, Borçlar Kanunu’nun “istihdam edenin kusursuz sorumluluğu” hükümleri çerçevesinde katlanılan tazminat yükümlülüğünün, teşebbüs sahibinin suçundan doğan tazminat olarak kabul edilmeyeceği gerekçesiyle, ücretli olarak çalışan avukatın verdiği zararlar için ödenen tazminatın gider kabul edileceği,
belirtiliyor. Görüldüğü gibi iki özelge aynı şeyi söylemiyor.

Bu arada, Halen TBMM gündeminde bulunan Gelir Vergisi Kanunu tasarısının ilgili maddesinde, “… teşebbüsün işletilmesinden kaynaklanan kusursuz sorumluluk halleri hariç olmak üzere teşebbüs sahibi tarafından işlenen suçlardan doğan tazminatlar”ın gider kaydedimemesini öngören bir düzenlemeye yer veriliyor.

Tasarıda yer alan bu hüküm ne anlama geliyor?

Mevcut düzenlemeye göre, kusursuz sorumluluktan doğan tazminatlar gider kaydedilebiliyorsa, tasarıya konan bu ifade gereksiz. Gereksizden de öte, geriye doğru sorun çıkartacak nitelikte. Bu tazminatlar gider kabul edilmiyor ve tasarıyla gider yazılması olanaklı hale getirilmek isteniyorsa, Haziran 2013’de TBMM’ye sevk edilen tasarıdaki bu hükme rağmen, Eylül 2013 tarihli yukarıda özetlenen özelge ne anlama geliyor?

Ne yapmalı?

Kanunun lafzı açıktır. Gerekçedeki ifadeye bakmak bu nedenle gereksizdir.
Yukarıda da bahsedilen Danıştay kararında belirtildiği gibi, teşebbüs sahibinin ceza kovuşturmasına tabi bir suçundan bahsedilemediği durumda, hukuk mahkemesince hükmedilen tazminatın gider kaydedilmesinde hukuka aykırılık yoktur. Bu karar konuyla ilgili anahtar kavramları vermekte, hangi tazminatların gider kaydedilemeyeceğini açıklıkla göstermektedir.

Uygulama, kusurdan kaynaklanan tazminatların gider olarak matrahtan indirimine izin vermemek şeklinde yapılmak isteniyorsa da, kanun değiştirilerek maddede yer alan suç kavramı yerine kusur kavramı kullanılmalıdır. Ancak bir şey unutulmamalıdır ki, suç kavramı bu şekilde geniş yorumlanacak olursa, tazminatların hiçbir şekilde gider kaydedilemeyeceği de iddia edilebilir. Suç veya kusur yoksa neden tazminat ödenmiş olsun ki.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar