Vergi yasalarında Anayasa Mahkemesi kararlarına uyum amacıyla yapılan de
22.10.2009 tarihli yazımızda açıklandığı üzere; Anayasa Mahkemesi'nce 15 Ekim 2009 tarihinde yapılan toplantıda alınan karar uyarınca,
1- Gelir Vergisi tarifesindeki en yüksek oran olan %35 ibaresi ücretliler yönünden iptal edilmiş,
2- Dar mükelleflerin GVK geçici 67'nci madde kapsamındaki menkul kıymet gelirlerinden yapılacak %"0" tevkifat oranı iptal edilmiş,
3- Gelir Vergisi Kanunu'nun geçici 69'uncu maddesindeki yatırım indirimi hakkının kullanımını 2006, 2007 ve 2008 yılları ile sınırlayan ibare iptal edilmiş,
4- Zaman aşımını durduran nedenler arasında sayılan, "idarenin matrah takdiri için takdir komisyonuna müracaatı" ile ilgili madde iptal edilmişti.
Anılan iptal kararlarının bir kısmı Anayasa Mahkemesi kararının Resmi Gazete'de yayımı tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş, bir kısmının ise, kamu düzeninin bozulmaması ve tanınan süre zarfında yeni yasal düzenlemelerin yapılabilmesi amacıyla, ileri bir tarihte yürürlüğe girmesi öngörülmüştü.
Gerek Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen söz konusu kanun hükümlerinin mahkemenin gerekçeli kararları dikkate alınarak yeniden düzenlenmesi gerekse Orta Vadeli Programda öngörülen; vergi politikalarının uygulanmasında istikrarın ve vergilendirmede öngörülebilirliğin esas alınması, vergi mevzuatı ve uygulamalarında sadeliği ve istikrarı sağlamak amacıyla yasal altyapının güçlendirilmesi ve vergi idaresinin denetim ve uygulama kapasitesinin arttırılması amaçlarıyla Bakanlar Kurulu'nca 18 / 4 / 2010 tarihinde kararlaştırılan "Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulmuştur.
Anılan yasa tasarısının gerekçesinde de belirtildiği üzere, öngörülen düzenlemeler şöyle özetlenebilir:
- 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun vergi nispetlerini belirleyen 103'üncü maddesinde ücret gelirleri bakımından tarifenin 3'üncü ve 4'üncü dilimlerinde değişiklik yapılmaktadır. Buna göre, ücret gelirlerinde 22.000 TL ile 76.250 TL arasındaki gelirlerin %27 oranında, bu tutarı aşan gelirlerin ise %35 oranında gelir vergisine tabi tutulması ve bu uygulamanın 01 / 01 / 2010 tarihinden itibaren geçerli olması öngörülmektedir. 2010 takvim yılına ilişkin olarak yapılmış ücret ödemeleri için anılan kanunun yayımlandığı tarihe kadar yapılmış olan Gelir Vergisi tevkifat tutarlarının, 103'üncü maddede bu kanunla yapılan değişiklik hükmü uyarınca hesaplanan vergiden fazla olması halinde fark vergi tutarının terkin edileceği; tahsil edilmişse mükelleflerin sonraki dönemlerde ödeyecekleri gelir vergisinden mahsup edileceği; mahsup imkânının olmaması halinde ise mükellefe red ve iade olunacağı düzenlenmiştir.
- 193 sayılı Kanun'un geçici 67'nci maddesinde yer alan dar mükellef gerçek kişi ve kurumlar için uygulanmakta olan %0 (sıfır) stopaj oranına ilişkin hüküm kaldırılarak, tam ve dar mükellefler arasındaki farklılık giderilmekte, sermeye şirketleri (yatırım fonları dâhil) için %0 oranında stopaj yapılması öngörülmektedir.
- Yatırım indirimine yönelik süre kısıtlaması ortadan kaldırılmakta, ancak, mükelleflerin hak kazandıkları yatırım indirimi tutarına ulaşıncaya kadar, her yıl için yararlanabilecekleri indirim tutarı, döneme ilişkin kazanç tutarının %25'i ile sınırlanmaktadır.
- Matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması halinde duran zamanaşımı süresine ilişkin olarak yapılması öngörülen düzenlemeyle; zamanaşımının durmasına yönelik sürenin bir yılı geçmemesi sağlanmaktadır.
- Karar ve ilam harcı ödenmeksizin yargısal işlemlere devam edilebilmesine yönelik düzenleme yapılmaktadır.
- Finansman şirketlerince kullandırılacak kredilerin temini ve geri ödenmesi amacıyla düzenlenecek kâğıtlar ve sözleşmeli tarımı teşvik etmek amacıyla, tarımsal üretim sözleşmeleri damga vergisinden istisna edilmektedir.
- Kamu kurum ve kuruluşları tarafından işletilen sağlık kuruluşlarının, teşhis ve tedaviye yönelik olarak birbirlerine yapacakları teslim ve hizmetler katma değer vergisinden istisna edilmekte, bu teslim ve hizmetler nedeniyle bu kuruluşlara kurumlar vergisinden muafiyet sağlanmaktadır.
- Gider Vergileri Kanunu'nun banka ve sigorta muameleleri vergisini düzenleyen maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemlerin devamlılık arz edecek şekilde yapılmasından ne anlaşılması gerektiği hususundaki, uygulamada sorunlara neden olan ve gerçekte bankerlikle ilgisi olmayanların banker olarak nitelendirilebilmesine yol açan muğlaklık ortadan kaldırılmakta ve yapılması öngörülen düzenlemeyle, banker sayılmak için aranan devamlılık şartı, söz konusu işlemleri esas iştigal konusu olarak yapanlar şeklinde değiştirilmektedir. Böylece, ödünç para verme işlemini esas iştigal konusu olarak yapmayan, ticari icaplar gereği borç para verenler banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamı dışına çıkarılmakta, bu işlemlerinin ticari kazanç kapsamında olması halinde, finansman hizmeti kapsamında katma değer vergisine tabi tutulması sağlanmaktadır.
- Türkiye'de vadeli işlem ve opsiyon borsalarının gelişmesi ve işlem hacminin genişlemesini sağlamak amacıyla, banka ve sigorta muameleleri vergisi mükelleflerinin, Türkiye'de kurulu vadeli işlem ve opsiyon borsalarında gerçekleştirdikleri vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri nedeniyle lehlerine kalan tutarlar için banka ve sigorta muameleleri vergisi istisnası getirilmektedir.
- Gelir idaresinin etkinliğinin ve mükelleflerin vergiye uyumunun artırılması ile
incelenecek mükelleflerin nesnel risk analizlerine dayalı olarak seçilmesine yönelik düzenlemeler yapılmaktadır.
- Vergi incelemesine tabi olanların belirli süreler dâhilinde her hal ve takdirde incelemeye alınması hüküm altına alınmaktadır.
- Mükellef haklarının korunması bakımından, vergi incelemelerinin vergi mevzuatına uygun şekilde yürütülmesi, öngörülebilir bir süre içerisinde tamamlanması ve incelemelerde yöntem ve uygulama birliği sağlanmasına yönelik düzenlemeler yapılmaktadır.
- İdari para cezalarının tahsili sırasında zamanaşımı hesabının, vergi ve diğer kamu alacaklarında olduğu gibi yapılmasını temin etmek amacıyla değişiklik yapılmaktadır.
Tasarıyla, Maliye Bakanlığı'nın vergi inceleme ve denetim amaçlarına ulaşmasını sağlamak, vergi inceleme ve denetimleri ile raporlamaya ilişkin standart, ilke, yöntem ve teknikleri geliştirmek, inceleme ve denetim rehberleri hazırlamak, vergi inceleme birimleri arasında koordinasyonu, bilgi akışını ve uygulama birliğini temin etmek ve Yıllık Vergi İnceleme ve Denetim Planını hazırlamak ve uygulamayı izlemek üzere Vergi İnceleme ve Denetim Koordinasyon Kurulu'nun oluşturulması öngörülmektedir.
Tasarıyla ayrıca, 2886 ve 4706 sayılı kanunlar kapsamında yürütülen bu iş ve işlemlere ilişkin olarak uygulamada yaşanan sorunların giderilmesi ve böylece Hazine taşınmazlarının daha etkin ve verimli olarak yönetilmesinin sağlanması amaçlanmaktadır.