Vergi yağmurlarında beraber ıslanırken şemsiye ihtiyacı

Avukat Prof. Dr. Funda BAŞARAN YAVAŞLAR
Avukat Prof. Dr. Funda BAŞARAN YAVAŞLAR [email protected]

Beklemiyor değildik bu yağmurları. Hatta ne şekilde olacağı konusunda tahminlerde bulunuyorduk. Görünen köy kılavuz istemez misali, doğruluğu şüphe götürür ekonomi politikaları, depremler, genel seçimler, EYT’nin çözümü, asgari ücrete, memura, emekliye zam derken kuruyan bütçeye yağmurun şart olduğunu biliyorduk da, belki naif bir şekilde insaflısını umuyorduk. Ne yazık ki öyle olmadı.

TBMM’ye gelen ve Hükümet tarafından “Milli Dayanışma Paketi” şeklinde isimlendirilen torba yasada yer alan kurumlar vergisi (KV), ek motorlu taşıtlar vergisi (EMTV) ve özel tüketim vergisi (ÖTV) ile ilgili düzenlemelerin gök gürültüsüyle uyanıp, en azından TBMM’de değiştirilerek hukuka uygun ve adil yağsın diye çabalarken, ertesi gün Cumhurbaşkanı’nın katma değer vergisi (KDV), -tüketici kredileri üzerindeki- banka ve sigorta muameleleri vergisi (BSMV), şans oyunları vergisi oranları ile harçları artırmasıyla “dolu” altında kaldık. Üstelik, harçlar (ve maktu vergiler) daha 1 Ocak 2023’de zaten artırılmışlardı.

Bunu, “yağmurdan kaçarken doluya tutulmak” diye tanımlamak mümkün değil; dolu yağdı ama yağmur halen Meclis’de bekliyor. Üstelik, er ya da geç buna fırtına da eşlik edecek gibi. Çünkü, hükümet kanadından bir açıklama yok ama, bazı ekonomistler tüm bu vergi ve harç artışlarının (EMTV dahil) bütçeye yaratacağı gelirin 200 milyar TL civarında olacağını tahmin ediyorlar.

Oysa, 7 Temmuz Cuma günü TBMM’ye sunulan ek bütçenin büyüklüğü 1.1. trilyon TL. Şu ana kadar yapılan vergi oranı ve harç artışları ile getirilmek istenen vergi artışlarının (EMTV dahil) doğrudan etkilediği üç kesim var: 1. şirketler (/kurumlar), 2.motorlu kara taşıtı ve hava taşıtı sahipleri, 3.nihai tüketiciler (çünkü; KDV, ÖTV gibi dolaylı vergiler, mal ve hizmetin fiyatı içinde doğrudan onlara yansıtılıyor, yani vergiyi nihai tüketici ödüyor) ile harç konusu mal veya hizmeti alanlar. Bunlar arasında en fazla mağdur olanlar, dar gelirliler.

Çünkü, onlar, hayatta kalabilmek için, gelirlerinin tamamını tüketmek, başka bir deyişle mal ve hizmet satın almak zorundalar. Ancak, bu, kurumlara getirilen vergi artışı ile motorlu kara ve hava taşıtı sahiplerinden bir kez daha alınmak istenen MTV’nin hukuka uygun olduğu anlamına gelmiyor. Yat sahiplerinden değil, mütevazi araç sahiplerinden MTV alınmak isteniyor.

Pek çok kurumun 2023 kazançları zaten Ek-KV ile yüklenmişken şimdi bir de %5 daha yüksek KV’nin konusu haline getiriliyor. Özel tüketim vergisinin petrol ürünleriyle ilgili kısmı bakımından altı ayda bir YÜFE oranında otomatik artış ve Cumhurbaşkanı’nın bu şekilde artan vergi miktarlarını her bir mal itibarıyla en yüksek vergi tutarının “beş katına kadar” artırabilmesi (mevcut ÖTVK’da otomatik artış yok ve Cumhurbaşkanı’nın yetkisi “en yüksek vergi tutarının “yarısına kadar” artırma ile sınırlı) mümkün kılınarak, yasama organının dahi sahip olup olmadığı tartışmalı bir yetki yürütme organına verilmek isteniyor.

Peki, bu düzenlemelerdeki hukuka aykırılık açık olmasına rağmen Hükümet neye güveniyor? Cevabı, herhalde yargının bazı eski içtihatları. Ancak, “sui misal emsal olmaz”. Yargının doğru içtihatları da var ve örnek alınması gereken onlar. Gündemde olağanüstü bir değişiklik olmazsa, gelecek haftaki yazımda bu konuya değineceğim.

Umarız ki TBMM’de hukuka aykırılıklar ortadan kaldırılır. Adil olan çözüm, zaten pandemi öncesinden başlayan ve halen devam eden ekonomik sorunlarla artık bunalmanın zirve noktasına gelen dar gelirlerin üzerine gitmek yerine, mali gücü yüksek kesimin üzerine gitmek. Bu, dolaylı vergilerde lüks tüketimin, doğrudan vergilerde ise mali gücü yüksek kesimin gelirinin/kazancının ve servetinin konu alınmasıyla olur. Eğer böyle olmazsa, bir hukuk devletinde ıslananları yağmurdan koruyacak şemsiye yargıdır.

Yargının -“Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.” şeklindeki Anayasa md.73, f.2’yi dikkate alıp- bütçeyi rahatlatacak hukuka uygun, adil başka çözümler olduğu bilinciyle anayasal düzenlemelere uygun karar vererek kendisini korumasını beklemek, tüm vatandaşların hakkıdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İhtiyati haciz dalgası! 10 Eylül 2024