Vergi tasarısında önerge rekoru kırılacak gibi…
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından oluşturulan Alt Komisyon'da geçtiğimiz hafta salı günü Gelir Vergisi Kanun Tasarısı ele alındı. Toplantıya; Alt Komisyon'un üyeleri ile Maliye Bakanı ve bürokrasisi yanı sıra meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşları adına 20’yi aşkın yapının temsilcileri katıldı. Aslında bu toplantının amacı, anılan kuruluşlardan yazılı veya sözlü görüşlerini almaktı. Nitekim bu da yapıldı.
Gelir Vergisi Kanunu ile ilgili tasarının özü; hali hazırda yürürlükte bulunan Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanunu'nun birleştirilmesi idi. Malum, Gelir Vergisi Kanunu ile ilgili olarak geçmişte çok sayıda kalıcı veya geçici düzenlemelerin yapıldığı; ancak kurumlar vergisi kanununun kökten değiştirilerek 2006 yılında yürürlüğe girdiği biliniyor. Yani Kurumlar Vergisi Kanunu ile ilgili daha henüz ikinci mevzuat bile tamamlanmış; aynı şekilde kanunun uygulamasından kaynaklı içtihat da oluşmuş değil.
Aslında tasarı ile bu iki kanunun birleştirilmesinin gerekçesini anlamak zor. Niçin böyle bir düzenlemeye gidildiğinin nedeni çok iyi anlatılmış değil. Kanunun genel gerekçesinden, madde gerekçelerinden, düzenlemelerden bu birleştirmenin nedeni tam olarak ortaya konulamamış.
Böyle bir uygulama dünyada da hemen hemen hiç yok gibi. OECD ülkelerinde yapılan araştırmaya göre; tek bir kanun altında her iki düzenlemenin mürekkep (birleşik) halde uygulandığı ülkeler Estonya, İrlanda, Malta ve Güney Kıbrıs. Yani küçük ada ülkeleri. Türkiye gibi 80 milyon nüfusa ulaşan bir ülke için uygun bir model değil.
Yapılan şey şu: Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanunu üst üste getirilmiş ve mürekkep (birleşik) maddelerle toplam 91 maddede toparlanmaya çalışılmış. Ancak; maddeler çok uzun hale gelmiş ve fıkra, bent ve alt bentlerin sayısı artmış. Birileri otursa pösteki sayar gibi önceki iki kanunun ve bu yeni tasarının maddelerindeki kelimeleri saysa hiç de fark olmadığını görür.
Aslında bu getirilen yeni düzenlemenin geçmişi var. Şöyle ki; gelir ve kurumlar vergisinin birleştirilip TBMM’ye verildiği ilk tarih 12 Haziran 2013. Sonra bu kanun tasarısı 5 Ocak 2016 tarihli Başbakanlık yazısıyla TBMM’ye aynen sevk edilmiş. Nitekim Başbakanlığa sunuş yazısında; bu yeni metnin, önceki Gelir Vergisi Kanun Tasarıs'ının yenilenmesi olduğu açık olarak belirtilmiş.
Gelir vergisi ile ilgili kanun tasarısının genel çerçevesi ile ilgili şunlar söylenebilir:
Hedef ve ilkeleri tutarlı değil.
Bu ilkelerin bir arada gerçekleştirilmesi imkansız.
Tasarının vergi geliri sağlama ve vergiyi tabana yayma amacı belirsiz.
Tasarıda sosyal ve ekonomik gerekçeler çok daha fazla önde.
Mevcut istisna ve muafiyetlere yenileri eklenmiş durumda.
Vergi güvenlik önlemleri yok.
Yukarıdaki eleştirel başlıklara çok daha yenileri eklenebilir.
Bizim burada ortaya koymak istediğimiz başka bir husus.
Bu tasarı daha Meclis’e gelir gelmez revizyon ihtiyacı ortaya çıkmış. Onun için de Maliye bu revizyonları önergelerle yapmaya karar vermiş.
Peki önergelerle revizyon yapılacak başlıklar neler?...
Önceki Gelir Vergisi Kanun Tasarısı'nın Meclis’e sunulduğu Haziran 2013 tarihinden bu güne kadar yani tam 3 yılda yapılmış olan düzenlemeler bu tasarıdan çıkarılacak. Onun için önergeler verilecek.
Tasarının görüşmeleri sırasında hükümetin dikkate alabileceği yeni öneriler olabilecek. Bu kabuller için de önergeler hazırlanacak.
Tasarıda olmadığı halde 1 Kasım 2015 seçimlerinden sonra iş başına gelen 64. Hükümet'in programında yer alan ve bugüne kadar gerçekleştirilen düzenlemeler gözden geçirilerek. Dolayısıyla bu ayıklama işi de önergelerle yapılacak.
Yürürlükteki gelir vergisi kanunundaki örneğin ilk başlarda yer alan istisna ve muafiyetler ilgili kazanç ve irat sedüllerine yerleştirilerek vergi sistematiğinde değişikliğe gidilecek. Bu sistematik değişikliği için önergeler kullanılacak.
Meslek örgütleri ile sivil toplum kuruluşlarının getirdikleri önerilerden benimsenenler tasarıya dahil edilecek. Bunun için önergelere başvurulacak.
Mevcut vergi kanunundaki bazı tanımlar değiştirilecek. Bu amaçlar önergeler verilecek.
Ayrıca bazı müessese veya münferit düzenlemeler de ayıklanacak ve bunlar için önergeler hazırlanacak. Örneğin; iştirak kazançları ile gayrimenkul kazançları istisnası birbirinden ayrılacak, telif kazançları istisnası gözden geçirilecek, kira gelirlerindeki götürü gider oranı düşürülecek, tek işverenden ücret geliri elde edenler için belli hadleri aşanların kademeli olarak beyanname vermesi imkanı sağlanacak.
Öyle anlaşılıyor ki bu önergelerin büyük bir kısmı Alt Komisyonda verilecek. Sonra ana Komisyonda ve hatta genel kurulda yenileri gündeme gelebilecek.
Bu noktada iki soru akla geliyor?
Birincisi, Hükümet bu tasarının “reform” olduğuna inanıyor mu ve gerçekten istiyor mu? Muhalefetin bu tasarının çıkması yönündeki iştahının farkında mı? Özellikle gayrimenkul vergileme sistemindeki değişikliklerin yaratacağı riskleri biliyor mu?
İkincisi, niye bu kadar aceleyle eskisini getirip yeni formatına ulaşmak için onlarca önerge verilmesi ihtiyacı duyuyor? Büyük tecrübe sahibi bakanlık bürokrasisi bu tasarıyı kendi mutfağında hazırlayıp son şeklini Meclis’e sunamaz mıydı?
Kaldı ki bu gidişata göre söz konusu tasarının Meclis’e gelmesi ve yasalaşması zor.