Vergi rekortmenleri üzerine…

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA [email protected]

Geçtiğimiz hafta sonunda Türkiye’nin gelir vergisi rekortmenleri açıklandı. Geçmişte hem Hesap Uzmanı olarak verginin denetiminde ve hem de Gelirler Genel Müdürü olarak verginin yönetiminde bulunduğum vergi konusu olunca bir şeyler yazmak gerekiyor. 

Hemen herkesin hem fikir olduğu gibi, ülkenin en önemli yapısal sorunlarından birisidir “vergi” konusu. Ama; ne yazık ki yılda sadece bir gün gündemi işgal eden bir konu haline gelmiş. Ne hükümet, ne Maliye, ne akademik çevreler ve ne de iş dünyası bu konu ile hemhal değil; daha doğrusu ilgili değil. Hatta büyük bir kesim de vergi dairesinin yolunu bilmiyor ve vergi ile tanışık ya da barışık değil. 
Oysa tam bugünlerde İngiltere’de bir bayan gelir vergisi yükümlüsünün sadece 6 sterlin (evet yazıyla da belirtelim altı sterlin) vergi borcuna karşılık evinin 160 bin sterline satılması konusu gündemi işgal etmişti. Konu, sadece 6 sterliklik bir vergi borcuna karşılık yükümlünün evinin satılmasının doğru olup olmadığı noktasında tartışılmıştı. Yargıya taşınan konu hakkında mahkeme, vergi dairesinin yaptığı işlemi doğru bulmuş ve evin satılması kararını onaylamıştı. Kararın gerekçesi de aynen şuydu: “1 sterlin vergi kaybı veya kaçağı ile 1 milyon sterlin vergi kaçağı arasında fark yoktur. Vergi borcunun miktarı değil varlığı önemlidir. Olayda da vergi dairesinin yaptığı işlem doğrudur”.

Demokrasinin beşiği bir ülkede vergiye bakışa bakın; bir de bizim gibi demokrasinin olduğu sanılan bir ülkedeki verginin nasıl algılandığına bakın. 

İngiltere’de 6 sterlin için yükümlünün evi satılırken, Türkiye’de bu iktidar döneminde 6 defa vergi affı çıkarılıyor! Bu noktada tek ortak payda, “6” rakamı. Diğer farklılıklar siyah-beyaz kadar birbirine zıt…
Her neyse. Gelelim vergi rekortmenleri listesine…

Öncelikle iki tespiti baştan yapalım. Birincisi; 77 milyonluk nüfusu olan bir ülkede sadece 1.9 milyona yakın gelir vergisi yükümlüsünün bulunması çelişki. Yani her 100 vatandaşımızdan sadece 2.5 kişisi gelir vergisi beyannamesi veriyor. Kira geliri beyan edenleri ekleyince bu sayı 3 milyon oluyor. Açıkçası bu sayı çok düşük. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde, nüfusa oranı bu kadar düşük olan bir gelir vergisi yükümlüsü sayısı yok. 

İkinci çelişki de; vergi beyannamesi verme kapsamına giren gelir kategorilerin çok sınırlandırılmış olması. Yani kimi gelirlerin beyan dışı kalıp sadece stopajla vergiye tabi tutulması.

Dolayısıyla vergi tabanının darlığı ve vergi yükünün adaletsizliği, bu iki çelişkiden kaynaklanıyor. 
Listede yıllardan beri aynı aileleri görüyoruz. Koç Ailesi, koç gibi uzunca yıllardan beri liderliğini koruyor. 2013 yılı gelirleri ile ilgili olarak da Koç Ailesi'nin 6 ferdi, listenin başına arka arkaya yerleşmiş durumda.

Listeye baktığımızda ülkenin bildiği 3-5 aileyi görüyoruz. Sanki bu ülkede sadece bu aileler yaşıyor veya sadece bu aileler gelir elde ediyor. 

Geçmişi 10 yılı bile bulmayan yeni yetme zenginler, milyar dolarlık özelleştirmelerde boy gösteren patronlar, aynı şekilde milyar dolarlık ihaleleri kapan müteahhitler hiç ortada yok. Listede bir tane yeni yetme konjonktür zengini adı var mı? Bunların hiç biri Acun Ilıcalı kadar gelir elde etmiyor galiba! Bundan kim utanmalı?... Listede yer alan 3 sanatçının yıllık toplam gelirini neredeyse günde veya haftada kazananlar yok mu? Asıl listede bunların olması gerekmez mi?

Bu listenin bir garip tarafı da “utangaç” vergi şampiyonlarının sayısı. 100 yükümlünün 32 tanesi ismini gizlemiş. Gizlenenlerin sayısı da yıldan yıla artıyor. Bu gidişle bir kaç yıl sonra bu liste gizli hale gelmiş olacak. 

Asıl vergi vermeyenlerin utanması gerekirken; burada vergi verenlerin utanarak isimlerini gizlediğini görüyoruz . Açıkçası her şey garip olunca liste de garip görüntü veriyor ve böylece garabetler oluşuyor.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar