Vergi rekabeti artıracak
Herkes otomotivde fiyat üstünden vergi alımının lüks sınıfa yönelik atılan bir adım olduğunu düşünüyor. Nitekim, yüzde 80 ithal ağırlıklı olan bir pazarda örneğin Mercedes E Serisi ile pazarın en ucuz otomobilinin aynı vergi dilimine girmesi gerek cari açık anlamında gerekse sosyal ve mali adalet anlamında çok doğru değil.
Bununla birlikte “Otomobil cari fazla veriyor” tezine de çok katılmak mümkün değil.
Benim düşünceme göre istatistiksel değerlendirmeler kişi ve kurumların “nereden baktığına bağlı olarak herkesin kendi doğrusunu, umudunu ya da umutsuzluğunu bulabileceği saptamalardır.
Sadece otomobil satışlarına bakıldığında iç pazar cari açıdan çok parlak değil. Dolayısıyla Maliye’nin öncelikleri arasında hükümet ve partilerden bağımsız olarak bu durumu ülke ekonomisi lehine düzeltmek asli görevlerinden bir tanesi konumunda. Ancak, uluslararası anlaşmalar nedeniyle elleri bağlı olduğu için farklı enstrümanları deniyorlar.
Eskiden araçların bu kadar teknolojik olmadığı bir dönemde vergi tespiti gayet kolaydı. Motor hacmi, ağırlık gibi parametreler vergiye baz alınabiliyordu. Bugün ise bu durum giderek zorlaşıyor. Motor hacimleri ve emisyon bazlı vergi sistemleri günün modası olsa da 4 ya da 5 yıl sonra bu sistemlerin de işe yaramayacağı ortada.
Zira, teknoloji değişiyor ve 1.8 litrelik bir motorun, 1.0 litrelik bir motordan çok daha az emisyon saldığı teknolojiler yolda. Ya da bugün sıfıra yakın olan elektrikli araç vergilerinin, önümüzdeki yıllarda artacağı da aşikar. Çünkü, dizel devri kapanıyor ve elektrikli araçlar artacak. Bu çerçevede elektrikli araçların satışları artarken Maliye’nin oradaki pastadan pay almayacağını düşünmek biraz saflık olur.
Kaldı ki otomotiv sektörü yöneticilerinin hep ortaya attığı emisyon durumu da Türkiye gerçeklerine uygun değil. Kişisel ısınmasını kömür ile sağlayan bir milletin, evdeki lambaları doğalgaz yakarak aydınlatan bir yönetimin, çevre ile ilgisinin çok sınırlı olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Daha önce yazdığım gibi çevre bir zengin sorunudur. Dolayısıyla bizde tüketiciler aracın arkasından çıkan dumandan ziyade ceplerinden çıkan paraya daha çok dikkat ederken, Maliye’de yine aynı şekilde emisyon oranının düşüklüğünden ziyade oradan gelecek vergi oranına bağlı geliri ön plana alır. Durum böyle olunca da bu kadar değişik parametre ile uğraşmaktansa vergi “Fiyat üstünden alalım” fikri ile gayet kolay bir zemine oturuyor. Çok basit bir anlatımla, kaportanın altında ne olduğu bundan sonra kimseyi ilgilendirmeyecek. Kim kaportanın altına hangi teknolojiyi koyarsa koysun, tüketici ve maliye için kıstas, kaputun üstündeki fiyat etiketi olacak.
Bu hareketle Maliye bence vergiyi ülke dışında geliştirilen ve kontrol edilemeyen teknolojik gelişmelere bağlamaktansa, ülke içinde yapılan satışlara endeksleyerek işin içinden sıyrılıyor.
Bence bu durum pazardaki gerçek rekabeti oturtacak bir sistem olacak. Evet belki firmaların karları düşecek. Ama, otomotiv satışının düşmeyeceğini söyleyebilir, sadece adetler belirli sınıf ve modeller arasında kayacak.
Çok net ifade etmek istediğim bir konu. Gelişmiş ülkelerde ÖTV gibi bir saçmalık olmadığı için vergi oranları üzerinde parametre değiştirmek çok daha kolay. Ama biz de ÖTV kalkacağını düşünmek, hayal kurma sınırlarının bile ötesine geçtiği için fiyat bazlı sistemin ehven-i şer olduğunu düşünüyorum.
Maliye bugün hangi markanın hangi modelinden ne kadar kar ettiğini çok iyi biliyor. Tüm veriler ellerinde ve veriler ışığında ne kazanıp ne kaybedeceklerini iyi hesap etmişlerdir diye düşünüyorum. Ama yine de kimin haklı olduğunu bize zaman gösterecek.