Vergi kayıpları ve hürriyeti bağlayıcı cezalar
VERGİNİN GÜNDEMİ / Akif AKARCA - Dr. Mehmet ŞAFAK
Bilindiği gibi Türk Vergi Sistemi vergilemede mükellefin gönüllü beyan esasına dayanır. Ancak beyanın doğruluğunun denetimi ve eksik vergi ödenmesi halinde vergi zıyaı cezası kesilmesi de sistemin ayrılmaz parçasıdır. Ayrıca bazı fiillerin işlenmesi halinde hürriyeti bağlayıcı cezalar da söz konusu olur. Bu gün yazımızda bu konuyu ele alacağız.
Vergi kanunlarına aykırı hareket edenler, vergi cezaları dışında, belli bazı hallerde ceza mahkemelerince hükmolunacak hürriyeti bağlayıcı cezalarla da karşı karşıya kalabilirler. Kaçakçılık suçu, bu kapsamdaki ana suç grubunu teşkil eder. Kaçakçılığa iştirâk hali de buna bağlı diğer bir suç grubudur. Ayrıca,vergi mahremiyetini ihlal edenler ve mükellefin özel işlerini yapan memurlar da ceza mahkemelerince hükmolunacak cezalara muhatap olurlar.
Hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren fiiller
Hürriyeti bağlayıcı cezalarla cezalandırılacak fiillerin ilk grubunu kaçakçılık suçu teşkil eder. Tanımı, Vergi Usul Kanunu'nun 359'uncu maddesinde iki ana grup halinde yapılmıştır.
Sahte kayıt, yanıltıcı belge
-Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hilesi yapılması, gerçek olmayan veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan kişiler adına hesap açılması veya deftere kaydı gereken hesap ve işlemleri vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde tamamen veya kısmen başka defter, belge ve diğer kayıt ortamlarına kaydedilmesi,
-Defter, kayıt ve belgelerin tahrif edilmesi veya gizlenmesi veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmesi veya bu belgelerin kullanılması,
Filleri birinci grup olarak sayılmıştır.
Mevcudiyeti noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi gizleme olarak tanımlanmıştır.
Muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge, gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belge olarak tanıma bağlanmıştır.
Defter ve belgelerin yok edilmesi ve sahte belge
-Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan; defter, kayıt ve belgelerin yok edilmesi veya defter sahifelerinin yok edilerek yerine başka yapraklar konması veya hiç yaprak konmaması veya belgelerin asıl ve suretlerinin tamamen veya kısmen sahte olarak düzenlenmesi veya bu belgelerin kullanılması,
-Belgelerin, Maliye Bakanlığı ile anlaşma bulunmadığı halde basılması, sahte olarak basılması veya bu belgelerin kullanılması,ikinci grup fiilleri oluşturmaktadır.
Sahte belge, gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde, varmış gibi düzenlenen belge olarak tanımlanmaktadır..
Vergi ziyaı şartı aranmamaktadır
VUK 359'uncu maddede belirtilen fiiller, 344'üncü maddeye göre, vergi ziyaı cezasının üç kat olarak uygulanmasını gerektirmektedir. Ancak bunun için vergi ziyaının doğmuş olması şartının aranacağı tabiidir. Hürriyeti bağlayıcı cezalar bakımdan ise 359'uncu maddede, vergi ziyaı şartına yer verilmiş değildir. 359'uncu maddenin a/1 bendinde "vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde" ifadesi kullanılmışsa da, bu sadece çift defter kullanmakla ilgilidir. Vergi ziyaı şartını da bütün haller için içermekte değildir. Ayrıca, zararlı hallerde vergi ziyaı doğmadan da vergi matrahının azalması sonucu doğabilir.
Sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgelerde "bilerek kullanma" durumu
359'uncu maddenin değişiklik öncesine göre taşıdığı önemli bir farklılık, eski hükümdeki, sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgenin bilerek kullanılması şartındaki "bilerek" sözcüğünün kaldırılmasıdır. Buna göre, herhangi bir tedarik ile ilgili alış belgesinin sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı olması hürriyeti bağlayıcı ceza için yeterlidir. Vergi ziyaı da doğmuş olduğunda mükellef hakkında ayrıca vergi ziyaı cezası üç kat olarak uygulanacaktır. Kasıt unsurunun aranmaması önemli bir eksikliktir.
4369 sayılı kanunla yapılan yukarıdaki değişikliğin uygulamada yarattığı sakıncalar, "bilerek kullanma" şartının bu defa idari yorumla yeniden getirilmesini gerektirmiştir. 306 no'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği açıklamasına göre, inceleme elemanlarınca sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgenin bilerek, istenerek kullanıldığı sonucuna varılması halinde vergi suçu raporu düzenlenecektir. Aksi takdirde suç duyurusu yapılmayacağı gibi, vergi ziyaı cezasının üç kat uygulaması yoluna da gidilmeyecektir.
Uygulanacak cezalar
359'uncu maddede kaçakçılık suçunun cezası da suç teşkil eden fiillere paralel olarak ikili bir esasta tespit edilmiştir.
Birinci grup fiiller
Bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunacağı belirtilmiştir. İlgili mahkeme Asliye ceza mahkemeleridir.
16.06.2009 tarih ve 5904 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun'la bir yıllık asgari süre 18 aya çıkarılmıştır.
Bu grup fiillerle ilgili hapis cezasının para cezasına çevrilebileceği de kabul edilmiştir. Bu takdirde hapis cezasının her bir günü için sanayi sektöründe çalışan 16 yaşından büyük işçiler için yürürlükte bulunan asgari ücretin bir aylık tutarının yarısı esas alınacaktır. Bu cezanın ertelenebileceği de maddede belirtilmiştir.
İkinci grup fiiller
Bu grupta yer alan fiiller daha ağır fiiller olarak kabul edilmiş ve on sekiz aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunacağı belirtilmiştir. Görevli mahkeme Asliye ceza mahkemesidir.
Bu gruptaki hapis cezasının, para cezasına çevrilmesi ve ertelenmesi imkânı yoktur.
İştirak
Vergi Usul Kanunu'nun 360'ıncı maddesinde;
"Birden fazla kişi 359'uncu maddede sayılan fiillerin icrasına iştirâk ettikleri takdirde fiili irtikâp edenlerden veya doğrudan doğruya beraber işlemiş olanlardan her biri bundan ayrı maddi menfaat gözetmek şartıyla o fiile mahsus ceza ile cezalandırılır. Söz konusu fiilleri işlemeye azmettirenlere de aynı cezalar hükmolunur.
Bu fiillere maddi menfaat gözetmeksizin iştirak edenlere fiile mahsus cezanın yarısı hükmolunur."
Hükmüne yer verilmiştir.
Diğer suçlar ve cezaları
VUK'nun 5'inci yazılı vergi mahremiyetine uymaya mecbur olan kimselerden bu mahremiyeti ihlal edenler, Türk Ceza Kanunu'nun 239'uncu maddesi hükümlerine göre cezalandırılır.(Madde 362)
Bu kanunun 6'ncı maddesinin son fıkrası gereğince, mükelleflerin vergi kanunlarının uygulanması ile ilgili hesap, yazı ve sair özel işlerini yapmaları yasak edilen memurlardan bu yasağa aykırı harekette bulunanlar Türk Ceza Kanunu'nun 257'nci maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre cezalandırılır. Bu hareketlerle vergi ziyaına neden olunması halinde, kişiye ayrıca bu kanunun 344'üncü maddesine göre vergi ziyaı cezası kesilir. (VUK Md 363)
Pişmanlık hali ve cezalar
Vergi Usul Kanunu 359'uncu maddede belirtilen fiillerini ve vergi kayıplarını, 371'inci maddede yazılı pişmanlık şartlarına uygun olarak, ilgili makamlara bildirenler hakkında madde hükmü uygulanmaz. Ayrıca, fiilin işlenip, dönem beyannamesinin verilmesi ile hüküm ifade eder hale gelmesinden sonra bile, pişmanlık hükümleri dairesinde ıslah imkânı tanınınca, mükellefin gerekli düzeltmeyi, dönem kapanmadan kendiliğinden yapmasının farklı bir değerlemeye tabi tutulması da mümkün olamaz.
Cezaların etkinliği
Vergi Ususl Kanunu ile düzenlenmiş vergi ziyaı cezaları ve hürriyeti bağlayıcı cezalar incelendiğinde diğer batı ülkelerinin vergi kanunlarında yer alan cezalara göre önemli farklılıklar yoktur. Bazı ülkelerde hürriyeti bağlayıcı cezalar biraz daha ağırdır.
Vergi denetimi ele alındığında, yapılan incelemelerde önemli miktarlarda vergi matrahlarının gizlendiği tespit edilmektedir. Ayrıca yukarıda belirtilen fiillerin işlenmesine bağlı olarak vergi suçu raporu düzenlenmekte önemli sayıda mükellefle ilgili olarak ceza mahkemelerinde dava açılmaktadır. Ortalama her yıl on bin civarında dava açılması söz konusudur. Davaların yaklaşık %45'i mahkumiyetle sonuçlanmaktadır. Bu duruma rağmen kayıtdışılık hala önemli boyutlardadır.
Vergi kayıp ve kaçağının önemli ölçüde azaltılması yeni tedbirler alınmasına ihtiyaç göstermektedir. Af kanunlarının artık çıkarılmaması ve toplumsal anlayışın bu yönde oluşması önemli katkı sağlayabilir. Böylece vergisini zamanında ve tam ödeyenler zarara uğradıklarını düşünmezler.
Vergi suçlarının işlenmesi dolayısıyla verilen hapis cezalarının paraya çevrilmemesi ve ertelenmemesi de alınabilecek bir diğer tedbir olabilir.
Vergi denetimleri oran ve miktar itibariyle artırılabilir. Böylece daha çok sayıda vergi mükellefinin denetimden geçmesi sağlanabilir.
Alınabilecek tedbirler çerçevesinde başka öneriler de getirilebilir. Ancak başta gelen husus vergi ödemenin toplum düzeni ve ülke kalkınması için gerekli ve önemli olduğunun hepimiz tarafından kabul edilmesidir.