Vergi kapitülasyonuna yargı freni
ANKARA'dan / Taylan ERTEN [email protected] Mali sektör bankalardan ibaret değil. Sigorta şirketleri var, özel finans kurumları var, aracı kurumlar var. Yabancılara sadece bankalar satılmıyor. Sigorta şirketleri de, aracı kurumlar da satılıyor. Hesap şu: Mali sektördeki yabancı sermaye ağırlığı yüzde 60'larda. Borsanın yüzde 70'i onlarda. Yani, mesele sırf bankalar değil. Yabancılara devredilen, tüm mali sektörün "stratejik" kontrolü. İş öyle bir noktaya geldi ki, o bankayı, o sigorta şirketini, o aracı kurumu iyi yönetsin, büyütsün; ekonomik değerini, gücünü, etkisini artırsın diye zirveye "CEO" edilen kişilerin "başarısı" ölçülürken artık kârın, kazancın, şunun bunun dışında bir de yönettiği kurumu yabancılara satma becerisine bakılıyor. Bu kamuda da böyle. Türkiye'de "en başarılı" kamu bankası, kamu işletmesi yöneticisi, yönettiği kurumu en iyi fiyatla yabancılara satabilendir! Tabii, artık "en iyi" hükümet, "en iyi" iktidar olmanın ölçütü de budur. Kamunun tüm ekonomik varlıklarını, değerlerini yabancılara satabilen hükümetler "başarılı" hükümetlerdir! Ancak, bir hükümetin "en başarılı" olması için kamunun ekonomik varlıklarını yabancılara satması yetmez. Türkiye'yi dünyanın "en yüksek faiz cenneti" haline getirmesi; ekonominin "mali damarlarını" yabancı fonların "vantuzlarına" bağlaması; üstüne üstlük bir de "vergi kapitülasyonu" sağlaması gerekir! Vergisiz vantuzlama 7 Temmuz 2006'da AKP çoğunluğunun oylarıyla kabul edilen 5527 sayılı kanunla, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 67. maddesi değiştirildi. O tarihe kadar yerlilerle birlikte Hazine bonosu, devlet tahvili, borsa ve benzeri gelirleri için yüzde 15 vergi (stopaj) ödeyen yabancılar bu yükümlülükten kurtarıldı! Yerlilerin vergisi ise yüzde10'a düşürüldü. O günden beri yabancılar Türkiye'de sağladıkları bu tür kazançlar için tek kuruş vergi ödemiyorlar. "Vantuz", vergisiz çalışıyor! Fakat ne yazık ki yabancı yatırımcılara sağlanan "vergi kapitülasyonuna" karşı tepki göstermek, hukuk yollarına başvurmak iş dünyası meslek örgütlerinin aklına gelmedi. Bir süre yakındılar. Sonra o da bitti! Bu düzenlemenin CHP tarafından iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesi de, "sıcak para eleştirmenlerinin" dikkat alanına pek girmedi. CHP'nin açtığı dava halen Yüksek Mahkeme'nin "ilgisini" bekliyor. TÜDEF'in duyarlılığı İş dünyasının anlı şanlı meslek örgütleri yabancılara sağlanan bu eşitsiz, haksız, Anayasa ihlalli "vergi kapitülasyonu" karşısında sessiz ve eylemsiz kalırken, soruna Türkiye Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) sahip çıktı. TÜDEF'in Anayasa'ya aykırılık teziyle açtığı iptal davasını "yerinde" bulan Ankara 3. Vergi Mahkemesi, davayı aynı istemle Anayasa Mahkemesi'ne sevk etti. TÜDEF'in bu girişimini kutlamak gerekir. Çünkü, doğrudan çıkarı bulunmayan bir konu olmasına rağmen, yabancılara kendi vatandaşlarının "üstünde" hak tanıyan siyasi zihniyet ürünü bu düzenlemeye karşı, keskin bir duyarlılık ve sorumluluk göstermiştir. Hukuk mücadelesine girişmiştir. Ve, herkese örnek olacak bir hukuk kazanımı sağlamıştır. Ankara 3. Vergi Mahkemesi'nin gösterdiği "yargısal hassasiyeti" de kutlamak gerekir. Mahkeme TÜDEF'in Anayasa'ya, vergi hukukuna, vergi tekniğine aykırılık tezini yerinde bularak, Anayasa Mahkemesi'nin takdiri çerçevesinde iptal yolunu açmıştır. Aynı zamanda, yabancıları kendi vatandaşından "üstün hak sahibi" görenlere de gereken mesajı vermiş olmalıdır. Tabii, anlayan çıkarsa!