Vergi indirimi alan her mükellef bir gün geri ödemeyi tadacak
DR. YUSUF İLERİ
Ne zaman vergi konulu bir af, bir yapılandırma yasası çıksa, “vergisini süresinde ödeyen mükellefl ere de avantajlar sağlanması” yönünde talepler yükselir. Yapılandırma yasaları, iki üç yıl gibi sürelerle rutine bağlanınca, bu indirimin yapılması mecburiyeti hasıl oldu. “Vergiye Uyumlu Mükellefl ere Vergi İndirimi” adı altında, Gelir Vergisi Kanunun (GVK) mükerrer 121. maddesinde yapılan düzenlemeyle, gelir ve kurumlar vergileriyle sınırlı bir indirim geldi. Maliye Bakanlığı, yayımladığı 301 Seri No.lu GVK Genel Tebliği’yle uygulamaya start verdi. Yüzde 5 olarak belirlenen indirimden; ticari, zirai ve mesleki faaliyet nedeniyle beyan edilen kazancın toplam gelir vergisi matrahı içerisindeki oranı dikkate alınacaktır. Gelir vergisi mükellefi de olsa kira, menkul sermaye, ücret ile diğer kazanç ve irat sahipleri indirimden faydalanamayacaklardır. Kurumlar vergisi mükellefl erinden ise, finans ve sigorta kesimi uygulamanın dışında tutulmuştur. Bu bir vergi indirimi olduğu için özellikle ücret geliri elde edenler yönünde, Anayasa’nın 10. maddesinde geçen “Kanun önünde eşitlik” ilkesinin ihlal edildiği düşünülebilir. Ancak “ücret geliri artan oranlı vergilendirmeye tabi tutulurken, ücret dışı gelirlerin sıfır oranla tevkifata tabi tutulmasını” Anayasa Mahkemesi 19.3.1987 tarih E: 1986/5, K: 1987/7 sayılı kararıyla, “gelir kaynaklarının farklılığını” gerekçe göstererek “Kanun önünde eşitlik” ilkesinin ihlali olarak kabul etmemiştir.
2017 yılı ile bu yıldan önceki son iki yıl olan 2015 ve 2016 yıllarına ait beyannamelerin süresinde verilmesi indirimden yararlanmanın ilk koşulu oldu. Bu üç yıllık dönem, her yeni yıl başa alınarak bir kayma ile belirlenecek. İkinci koşul ödemeler hususunda. Üç yıllık döneme denk gelen beyannamelerle tahakkuk eden vergilerin süreleri içerisinde ödenmesi gerekiyor. Her bir beyanname için 10 liraya kadar eksik ödemeler ihlal sayılmıyor. Toplamda ise vadesi geçmiş vergi aslı ve vergi cezasının bin lirayı aşmaması gerekiyor. Bu da vergi borçlarının zamanında ödenmesini daha da önemli kılmaktadır. Tebliğe göre indirimin hesaplanacağı beyannamenin verildiği an itibariyle borç tutarına bakılacağından mükelleflerin beyannamelerini vermeden önce borç durumuna bakmalarından yarar vardır. İndirimin hesaplanmasına esas alınan üç yıllık dönem içerisinde herhangi bir tarhiyata maruz kalmamak üçüncü koşul olmuştur. Yapılan tarhiyatların ise; kesinleşmiş yargı kararları, uzlaşma veya düzeltme hükümlerine göre tamamen ortadan kaldırılması gerekmektedir. Kanunda süre belirlenmediği halde, Tebliğ’de gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinin verildiği tarihe kadar tarhiyatın kaldırılması indirim koşulu olmuştur. Yani mükellef aklansa, tarhiyat kaldırılsa dahi yine de indirim hakkını yitirmiş olacaktır. Burada izaha muhtaç bir durum da düzeltme gibi zamanlaması tamamen idarenin takdirine bağlı bir işlemde, beyannamenin verildiği tarihe kadar düzeltmenin yapılmasının indirim koşulu olabilmesidir. Mahsup talepleri idare tarafından yerine getirilmeyen önemli bir mükellef kesimi kendilerinden kaynaklanmayan nedenlerle indirimden faydalanamayacaktır. Peki, uzlaşma gibi tarafl arın karşılıklı fedakarlıkla anlaşmalarının öngörüldüğü bir alanda, tarhiyatın tamamının kaldırılmasının indirim koşulu yapılmasını nasıl açıklamalı? Uzlaşma müessesesinin özüne aykırı olan bu koşulun uzlaşmayı işlevsiz kılacak bir tarafı vardır.
İndirimi elde etmek yetmiyor, korumak da gerekiyor. İndirimden yararlandıktan sonra herhangi bir vergiye ilişkin beyanın gerçek durumu yansıtmadığının tespiti halinde indirim nedeniyle noksan tahsil edilen tutarlar tarhiyata konu edilecektir. Gerçeğe aykırı durum için kasıt aranmadığı gibi indirimin tazminini gerektiren tutarlara asgari bir sınır getirilmemiştir. Üstelik mükellef sadece gelir veya kurumlar vergisi indiriminden faydalanacağı halde; sıra indirimi elde etme ve korunmasına gelince, Maliye Bakanlığı’na bağlı vergi dairelerine bu üç yılda verilmesi gereken tüm beyannameler yönünden beyan, ödeme, tarhiyat ve gerçeğe aykırı fiillere bakılacaktır. Bu, ihlali hayli kolaylaştıran bir unsurdur. Yıllık 1 milyon liraya kadar indirim alınabileceği dikkate alınırsa, bir lira için dahi 1 milyonun geri ödenmesi işten bile değildir. Vergisel işlemlerin karmaşık olan doğası en uyumlu mükellefl eri dahi istemeden tarhiyat gerektiren küçük tutarlı basit hatalara düşmeleri sonucunu doğurmaya elverişlidir. Zamanaşımının tarhiyatın kesinleşmesinden sonra işletilmeye başlanması ise, indirimden faydalanılacak tutarın tazmin süresini belirsiz hale getirmiştir. Hülasa düzenlemenin ismi “vergi indirimi” de olsa, bu indirimi gecikme faizleriyle birlikte ziyadesiyle tazmin ettirecek bir potansiyeli de içermektedir.