Vergi ihtilaflarında küresel tablo
Yusuf PENEZOĞLU-KPMG Türkiye Vergi İhtilafı Çözüm Hizmetleri Bölüm Başkanı, Şirket Ortağı
KPMG’nin “2016 Küresel Vergi İhtilafl arı Araştırması” sonuçları geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Araştırma sonuçlarını içeren “Küresel Vergi İhtilafl arı Ortamı” isimli rapor, şirketlerinin vergi ihtilafı çözüm sürecini yönetmekten sorumlu ekiplerin karşılaştığı sorunları, bu tür güçlüklerle baş etmek için sahip oldukları süreçleri, uygulamaları ve kaynakları derinlemesine inceliyor.
Türkiye’de de vergi inceleme sayıları hızla artış gösteriyor. Maliye Bakanlığı tarafından risk değerlendirmesi yapılıyor ve riskli görülen sektörler ve konular inceleme konusu olarak belirleniyor. Belirli konular için uzman inceleme ekipleri oluşturuluyor ve inceleme konularının başında transfer fiyatlandırması geliyor.
KPMG’nin Küresel Vergi İhtilafl arı Araştırması’nda yer verilen bulgular, 35 ülkede tüm ana sektörlerden şirketlerin vergi operasyonlarından sorumlu 270 kişiyle yapılmış bir çalışmaya dayanıyor. Araştırmaya katılanların üçte ikisi halka açık şirketlerde çalışıyor. Katılımcı şirketlerin yaklaşık üçte ikisinin yıllık gelir veya cirosu 5 milyar ABD dolarının altındayken üçte birinin yıllık gelir veya cirosu 5 milyar ABD Doları’ndan fazla. Katılımcı şirketlerin yüzde 40’ından fazlası tüm dünyada 10 binden fazla çalışana sahipken, yaklaşık yüzde 60’ının 10’dan fazla ülkede şubeleri, bağlı kuruluşları veya kalıcı işletmeleri var. Dolayısıyla rapor, küresel bazda vergi ihtilafl arının 2016 yılındaki seyrine ışık tutuyor.
Araştırma sonuçlarına göre;
• Katılımcılar genel olarak, vergi gelirlerini artma adına vergi idarelerinin uluslararası işlemleri daha çok incelemeye başladıkları görüşünde.
• Katılımcıların yaklaşık yarısı, vergi idarelerinin risk değerlendirmesi yapma ve yüksek riskli olarak tanımladığı konularda, mükellefl ere ve sektörlere özel personel ayırma konusunda uzmanlık kazandığını düşünüyor.
• Katılımcıların yaklaşık yarısı, vergi denetimlerinin sonuçlanma sürelerinin uzadığını düşünüyor. Katılımcıların büyük kısmı, 3 yıl önceye göre vergi idareleri arasındaki bilgi değişiminin arttığını söylüyor ve bunun giderek de artacağını tahmin ediyor.
• Katılımcıların yüzde 85’i, vergi incelemelerinde odaklanılan konu olarak transfer fiyatlandırması ve kâr aktarımı meselelerini göstermiş.
• Katılımcıların yarısından fazlası, ihtilafl arı çözebilmenin giderek zorlaştığını söylüyor. • Katılımcıların üçte ikisi, vergi idarelerinin daha da sertleştiğini ve artık eskisi gibi uzlaşmaya yanaşmadığını; bu nedenle dava sayısında artış artığını vurguluyor.
• Rapora göre katılımcılarda vergi ihtilafl arının alternatif yollarla çözülmesi (vergi idaresi ile işbirliği, peşin fiyatlandırma anlaşmaları vs.) yolunda bir istek olsa da, katılımcıların üçte birinden az bir kısmı, alternatif ihtilaf çözme yöntemlerinin uygulanmasına tanık olmuş durumda.
• Araştırmaya katılan şirketlerin sadece yüzde 20’sinde, vergi denetimlerini ve ihtilafl arını özel olarak ele alan bir ekip var. Bu ekiplerin ise yaklaşık yarısında, vergi ihtilafı yönetimi konusunda tecrübeli kişiler bulunuyor. Vergi ihtilafı için içsel ekibi olan şirketlerin yüzde 29’u, ihtilaf yönetimiyle ilgili görevler için dış kaynak kullanmaya devam ediyor.
• Katılımcı şirketlerin yaklaşık yüzde 54’ü vergi ihtilafl arını yönetmek için ayrı bir bütçe ayırıyor ve bunların yüzde 40’ı tarafından ayrılan bütçe, vergi fonksiyonunun genel bütçesinin yüzde 10’undan fazla.
Araştırma sonuçları ile Türkiye’deki durum karşılaştırıldığında, vergi incelemeleri ve ihtilafl arı alanında dünyaya entegre olduğumuz söylenebilir.
Nitekim Türkiye’de de vergi inceleme sayıları hızla artış gösteriyor. Maliye Bakanlığı tarafından risk değerlendirmesi yapılıyor ve riskli görülen sektörler ve konular inceleme konusu olarak belirleniyor. Belirli konular için uzman inceleme ekipleri oluşturuluyor ve inceleme konularının başında transfer fiyatlandırması geliyor. Türk vergi idaresi de eskiye oranla uzlaşmaya yanaşmıyor. Buna rağmen Türkiye’de de alternatif ihtilaf çözüm yöntemlerinin uygulaması seyrek sayıda tecrübe edilebiliyor. Bu durum, Türkiye’de de vergi davası sayısını hızla artırıyor.
Türkiye’nin dünya sonuçlarından farklılaştığı nokta ise şirket bünyesinde vergi ihtilafına yönelik özel bir ekip bulundurma sayısının dünya ortalamasının oldukça altında seyretmesi ve vergi ihtilafının halen ticari hayatın bir parçası olarak görülme ortamının oluşmaması. Ancak, bu durumun orta vadede değişme ihtimali oldukça fazla. Önümüzdeki dönemde Türk şirketlerinin de vergi ihtilafl arı için özel ekip oluşturma çalışmalarını tecrübe edebiliriz. Bu anlamda, ülkemizde şirketlerin vergi ihtilafl arına ayırdığı bütçelerde hızlı bir artış beklenmesi oldukça muhtemel…