Vergi cezaları ve etkinliği

Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK
Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK VERGİNİN GÜNDEMİ [email protected]

Dr.Mehmet Şafak

[email protected]

Devletlerin en önemli varlık sebebi kendisini meydana getiren kişilerin belirli ortak değerler içinde homojen, uyumlu, huzur ve barış içinde yaşayan toplum olmasını sağlamaktır. Bu da her şeyden önce, toplumsal düzeni kurup işletmek ve milli savunma ve adaleti tesis etmekle gerçekleşebilir. Bu temel görev için devletler "milli savunma", "adalet" ve "toplumsal düzeni sağlayıcı" hizmetleri etkili bir şekilde sağlayacak yapılanmaya gitmekte ve bu hizmetler için bütçelerinde önemli kaynaklar ayırmaktadırlar.

Devletin nitelik ve fonksiyonlarında zaman içinde önemli değişiklikler meydana gelmiştir. Çağdaş devlet sadece yukarıdaki fonksiyonları icra eden devlet değil, ekonomik ve sosyal refah devletidir de. Bu özelliğiyle ekonomik ve sosyal hayatı düzenleyen pek çok kural koymakta ve düzenlemeler yapmaktadır. Ekonomik büyümenin sağlanması da sosyal refah devletinin görevleri arasındadır.

Devletin üstlendiği fonksiyonları gerektiği gibi yerine getirebilmesi ülke kaynaklarının önemli bir bölümünün bütçelere kaynak olarak aktarılmasını gerektirir. Bu amaçla vergi kanunları yürürlüğe konulur. Vergilerin tarh, tahakkuk ve tahsiline ilişkin düzenlenmelerle diğer kurallara uyulmamasını müeyyideleri kanunlarla belirlenir.

Vergi cezaları

Her ülkede vergi kanunlarında öngörülen kurallara aykırı hareketlere karşı cezai müeyyideler ön görülmüştür. Kayıt ve belge düzenine uyulmaması halinde usulsüzlük cezaları, vergi kaybına neden olunması halinde vergi ziyaı (vergi kaybı) cezası ön görülmektedir. Sahte belge düzenlemek, sahte hesaplar açmak gibi bir takım hileli hareketler işe hürriyeti bağlayıcı cezalarla karşı karşıya kalır.

Türkiye'de vergi cezaları

Ülkemizde Vergi Usul Kanunu ile düzenlenmiş cezalar usulsüzlük, özel usulsüzlük ve vergi ziyaı cezaları ile hürriyeti bağlayıcı cezalardır.

Usulsüzlük cezası

Vergi kanunlarında yer alan, vergilendirmeyle ilgili ödevlerin yerine getirilmesi sırasında dikkate alınması gereken şekle ve usule ilişkin bir takım kurallara uyulmaması sonucunda usulsüzlük fiili işlenmiş olur. Bu durumda, söz konusu fiiller usulsüzlük cezası ile cezalandırılır. Usulsüzlük cezasını gerektiren fiiller Vergi Usul Kanunu'nun 352. maddesinde belirtilmiştir. Kesilecek usulsüzlük cezasının miktarı kanuna ekli tabloda mükellefler 6 gruba ayrılarak, usulsüzlük dereceleri itibariyle gösterilmiştir. Kesilecek usulsüzlük cezası miktarı 2008 yılı için 160 liraya kadar ulaşabilmektedir.

Özel usulsüzlük cezası

Vergi Usul Kanunu'nun 353. maddesinde belirtilen hallerde özel usulsüzlük cezası kesilir. Bu hallerden bazıları şöyledir:

- Fatura ve benzeri evrak verilmemesi ve alınmaması ile diğer şekli ve usul hükümlerine uyulmaması,

- Üzerindeki eksiklikler dolayısıyla hiç düzenlenmemiş sayılan belgeler,

- 7 günlük fatura düzenleme süresi içinde düzenlenmemiş faturalar,

- Serbest meslek makbuzu yerine fatura düzenlenmesi

- Perakende satış fişi, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, yolcu listesi gibi düzenleme zorunluluğu getirilmiş olan belgelerin düzenlenmemesi, bulundurulmaması, aslı ile örneğinin farklı tutarları içermesi gibi durumların tespiti.

Özel usulsüzlük cezası idare ile mükellef arasında sık sık uyuşmazlık konusu olmaktadır. Bu konuda istikrar kazanan yargı kararları bakanlık düzenlemeleri ile uygulamaya yön vermektedir. 2008 yılında yukarıdaki fiiller için kesilecek cezalar 149 YTL'den az olmamak üzere yıllık 68.000 YTL'sına kadar ulaşabilmektedir.

Vergi ziyaı cezası

Vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi nedeniyle, verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesi ile oluşur. Şahsi, medeni haller veya aile durumu hakkında gerçeğe aykırı beyanlar ile diğer şekillerde verginin noksan tahakkuk ettirilmesine veya haksız yere geri verilmesine neden olunması da vergi ziyaı olarak kabul edilir.

Ancak bazı hallerde mükellefe veya vergi sorumluları; mücbir sebebler gibi iradeleri dışındaki nedenlerle vergilendirmeye ilişkin ödevlerini yerine getirememektedirler. Bu durumlarda, mükellefiyetle ilgili ödevlerin yerine getirilememesi nedeniyle vergi ziyaı suçu oluşmayacaktır.

Mükellef veya sorumlunun Vergi Usul Kanunu'nun 341. maddesinde yazılı hallerde vergi ziyanıa neden olması "vergi zıyaı suçu" olarak nitelendirilir. Bu suçu işleyenlere, vergi kaybına bağlı olarak verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilmesi yoluna gidilir.

Vergi ziyaı cezasının, vergi aslına, vergi aslı üzerinden hesaplanan gecikme faizinin yarısının eklenmesi suretiyle hesaplanmasına dair hüküm Anayasa Mahkemesi'nin 06.01.005 tarih ve E.2001/3 ve 2005/4 sayılı kararı ile iptal edilmiş ve bu hüküm 08.04.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5479 sayılı kanun ile yapılan değişiklik uyarınca da ziyaa uğratılan verginin bir katı olarak yeniden düzenlenmiştir. Ortaya çıkan haksızlık ve yarattığı belirsizlik giderilmiştir.

Kanunda "nitelikli" olarak değerlendirilen VUK 359'uncu maddede belirtilen fiillerin işlenmesi nedeniyle vergi kaybına neden olunması halinde, hapis cezasının yanında vergi ziyaı cezasının da üç kat olarak kesilmesi öngörülmüştür.

Vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden önce verilmek şartıyla, kanuni süresi geçtikten sonra kendiliğinden verilen vergi beyannameleri için kesilecek vergi ziyaı cezası %50 oranında uygulanacaktır. Bu beyannamelerin pişmanlıkla verilmesi halinde vergi ziyaı cezası kesilmez.

Hürriyeti bağlayıcı cezalar

Vergi Usul Kanunu'nun 359 maddesinde yer verilen hapis cezasının gerektiren nitelikli fiiller aşağıdaki gibidir:

Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen, saklanma veya ibraz zorunluluğu bulunan;

- Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapılması, sahte isimlere hesap açılması veya işlemlerin matrahı azaltacak şekilde başka kayıt ortamalarına aktarılması,

- Defter, kayıt ve belgelerin tahrif edilmesi veya gizlenmesi, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmesi veya bunların kullanılması,

- Defter, kayıt ve belgelerin yok edilmesi veya değiştirilmesi, sahte belge düzenlenmesi veya bunların kullanılması,

- Maliye Bakanlığı ile anlaşma yapılmaksızın belge basılması, sahte belge basılması veya bunların kullanılması.

Yukarıdaki ilk iki fiilin işlenmesi halinde hükmolunacak ceza altı aydan üç yıla kadardır. Son iki fiilin işlenmesi halinde ise 18 aydan üç yıla kadar ceza hükmolunabilir. Vergi ziyaı cezası da ayrıca kesilir.

Gecikme zammı ve gecikme faizi

Kesinleştiği halde vadesinde ödenmeyen kamu alacakları için aylık %2,5 arasında gecikme zammı uygulanmaktadır. (24.04.2006 tarihinden itibaren uygulanan oran) Bilindiği gibi amme alacağının tanımı 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un birinci maddesinde yapılmıştır. Buna göre, devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur. İdarelerin akitten, haksız fiilden ve haksız iktisaptan doğan alacakları amme alacağı niteliğini haiz olmadığı için bu tür alacaklar hakkında 6183 sayılı kanun uygulanmayacaktır. Bu tür alacaklar genel hükümlere göre tahsil edilir. Bu alacakların vadesinde ödenmemesi durumunda 3095 sayılı kanuni faiz ve temerrüt faizine ilişkin kanun hükümlerine göre kanuni faiz uygulanır.

Vergi Usul Kanunu'nun 112/3. maddesine göre, ikmalen, re'sen veya idarece yapılan tarhiyatlarda; dava konusu yapılmaksızın kesinleşen vergilere, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, son yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar; dava konusu yapılan vergilerin ödeme yapılmamış kısmına, kendi vergi kanunlarında belirtilen tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, yargı organı kararının tebliğ tarihine kadar geçen süreler için 6183 sayılı kanuna göre tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanır. Gecikme faizi de aynı süre içinde ödenir. Gecikme faizinin hesaplanmasında ay kesirleri nazara alınmaz.

Vergi cezalarının etkinliği

Bilindiği gibi, ülkemizde kayıt dışı ekonominin boyutu oldukça büyüktür. Yapılan araştırmalar Gayri Safi Milli Hasıla'nın %35-45 için kayıt dışı olduğunu göstermektedir. Maliye Bakanlığı denetim birimlerinin açıkladıkları vergi inceleme sonuçları da genellikle beyan edilen vergi matrahlarının yarısından fazlası tutarında beyan dışı bıraktıklarını göstermektedir.

Yukarıda görüleceği üzere beyan dışı bırakılan vergi tutarı oranında vergi ziyaı cezası kesilmektedir. Ayrıca aylık %2,5 oranında gecikme faizi alınması söz konusudur. Buna rağmen kayıt dışılık azalmamakta ve devletin vergi kaybı önlenememektedir.

Kayıpların önlenmesi amacıyla kayıt ve belge düzeni ile ilgili önlemler alınmaktadır. Bazı gelirlerin bankalar aracılığı ile gelir sahiplerine intikal ettirilmesi düşünülmüştür. Bilindiği gibi kira gelirleri ile ilgili tebliği yayınlanmıştır. Ücretlerin bankaya yatırılması da yakın bir gelecekte söz konusu olacaktır. Ticari işlemlerle ilgili olarak miktarı 8000 YTL'sını aşan ödemelerin bankalar aracılığı ile yapılması hükme bağlanmıştır.

Bakanlıkça alınan ve alınabilecek tedbirler yanında Vergi Usul Kanunu değişikleri sırasında vergi cezalarının etkinliği de tartışılmalıdır. Bu çerçevede, birçok batı ülkesinde olduğu gibi, usulsüzlük cezaları ağırlaştırılabilir. Uzlaşmalarda ceza indirimine ilişkin bazı sınırlayıcı belirlemeler yapılabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Aramalı vergi incelemesi 26 Eylül 2019