Vergi cennetleri, bilgi değişimi ve değişim rüzgarları üzerine

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Ramazan Biçer - Adv. LL. M.  Centrum Danışmanlık Ortak, Danışmanlık Hizmetleri Lideri

Bugünlerde herkes vergi cennetlerini konuşuyor. Siyasi tartışmalar devam ede dursun, konunun tartışılmayan vergisel boyutu üzerinde durmanın faydalı olacağını düşünüyorum
Vergi cenneti adından da anlaşılacağı üzere, hiç verginin olmadığı ya da çok düşük verginin uygulandığı ülkeleri ifade ediyor. Vergi cenneti denilince akla ilk olarak ada ülkeleri geliyor ama aslında sıradan bir ülke de vergi cenneti kapsamına girebilir.

Günlerdir tartışılan vergi cennetleri konusu aslında çok da yeni bir konu değil. Vergi cennetleri ile mücadele 90’lı yıllarından beri ülkelerin gündeminde. Ama son döneme kadar vergi cennetleri konusunda kararlı adımlar atılamadı. Peki ne oldu da ülkeler vergi cennetleri ile ilgili yaklaşımlarını değiştirdiler? Yanıtı hepimiz kolayca tahmin edebiliyoruz: büyük vergi kayıp ve kaçakları. İşin ucu bir çok gelişmiş ekonomiye de dokunduğu için artık vergi cennetleri konusu daha ön plana çıkmış durumda.

Aslında, medya ve sivil toplum kuruluşlarının da bunda önemli bir katkısı var. Son birkaç yılda çok sayıda gizli doküman ortalığa çıktı. En sonuncusu da Cennet Belgeleri (Paradise Papers).

Bilgi değişimi ile ortaya çıkan sorunlar

Bu tür belgelerin ortaya çıkmasının bizim hayatımıza nasıl bir etkisi olacak diye soranlar çıkacaktır. Çok sayıda gizli belgenin ortaya çıkmış olması aslında birçok kişiyi yakından ilgilendiren sonuçlar doğurdu.Son birkaç aydır yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızdan ve sivil toplum kuruluşlarından onlarca telefon ve email aldığımı öncelikle belirteyim. Herkesin sorduğu soru aynı: “Bilgi değişimi diye bir şey varmış. Türk Hükümeti bizim Türkiye’deki hesaplarımızı buradaki Maliye’ye bildirecekmiş. Sosyal yardımlarımızı keserler mi?” Gördüğünüz üzere, sorun vergi boyutundan ileriye gitmiş, hatta ekonomik ve siyasi bir boyut kazanmış durumda. Yurtdışındaki vatandaşlarımızın bu konuda seslerini çeşitli kanallardan duyurmaya çalıştığını yakından tanık oluyorum. Ancak, bazı şeyleri bundan sonra değiştirmek pek kolay görünmüyor.

Bilgi değişimi kimleri etkiliyor, vergi cennetleri ile ilişkisi nedir?

Bilgi değişimi Türkiye’de yaşayan ve yurt dışında varlığı bulunan kişiler ile yurt dışında yaşayan ancak Türkiye’de varlıkları bulunan Türk vatandaşlarını çok yakından ilgilendiriyor. Bu kişilerin Türkiye’deki varlıkları diğer vergi idareleri ile paylaşılacak ve aynı şekilde Türk Maliyesi de yurt dışı varlıkları olanların mali bilgilerine ulaşabilecek.

Görüldüğü üzere, oyunun kuralları değişti. Bilgi değişimi vergi cenneti olarak kabul edilen ülkeleri de kapsıyor olacak çünkü bu tür ülkelerin birçoğu bilgi değişiminde bulunmayı ya kabul etti ya da taahhüt etti. Burada akla gelen soru “Şeffaf bir dünyaya mı doğru gidiyoruz?” şeklinde.

Kimilerine göre evet. Kimileri ise Mali İdareler arasında değişilecek bilgilerin kötüye kullanılacak olmasından korkuyor. Başta yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız olmak üzere birçok kişi ciddi mali cezalar ile karşılaşmak ve sosyal yardımların kesilmesinden endişe duyuyor.

Olayın vergi boyutuna dönecek olursak, vergi cennetlerini kullanarak vergiden kaçınmak artık mümkün görünmüyor. Maliye Bakanlığı inceleme birimlerinin de vergi cennetleriyle yapılan işlemleri takibe aldığını zaman zaman medyadan duyuyoruz. Bu durumda vergi cennetlerini kullanmanın mazide kaldığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Dolayısıyla, şirketlerin de yeni getirilen bilgi değişimi kurallarından yakından etkilenmeleri söz konusu. Kişisel tavsiyem, özü olmayan tüm off-shore yapıların -gerçek ticaretin olduğu istisnai durumlar hariç- tasfiye edilmesi yönünde.

Keza kişi ya da kurumların off-shore’lar ile adının anılması geldiğimiz dünyada hiç de olumlu karşılanmıyor ve kamuoyundan tepki çekiyor. O zaman yapılması gereken yurtdışı şirket yapılarını yeniden yapılandırmak. Ancak, bunun da vergi başta olmak üzere farklı boyutları bulunuyor. O yüzden iyi kurgulanması gerektiği şüphesiz.

Değişim rüzgarları üzerine

Değişimin başladığını ve giderek hızlanacağını yukarıdaki tartışmalardan rahatlıkla anlaşıldığını düşünüyorum. Gelelim değişimden ülke ve bireyler olarak nasıl faydalanabiliriz konusuna. İşin sadece olumsuz taraflarına bakılmamalı.

Bilgi değişimi konusundaki kişisel kanaatim, bu tür uygulamaların demokratik toplumun oluşmasına katkıda bulunacak olmasıdır.

Bireysel değil de özellikle kamusal açıdan konuya baktığımızda bilgi değişiminin Türkiye dahil birçok toplumun genelinin yararına olacağını düşünüyorum.

Ancak, hükümetlerin de bilgi değişimini kötüye kullanmamaları da gerekliliklerin başında geliyor. Örneğin, bilgi değişimi yurtdışında birikimlerini değerlendiren ve çeşitli şekillerde mali yatırım yapmış Türk vatandaşlarının aleyhine kullanılmamalı diye düşünüyorum. Aksi taktirde toplumsal barışı ve ekonomik gelişimi ülke olarak sağlamamız zorlaşacaktır.

O nedenle, bilgi değişiminin gerçekten amacına hizmet etmesi ve hem bireylerin hem de şirketlerin gelişimine katkıda bulunacak şekilde kullanılması tüm tarafların yararına olacaktır.

Türkiye bilgi değişiminden kaçabilir mi?

Öncelikle söylemek gerekirse, bilgi değişimi kapsamına temelde kişi ve kurumların mali hesaplarına ilişkin bilgilerin ülkeler arasında karşılıklı değişimi giriyor. Bu da artık büyük oranda herhangi bir talebe gerek duyulmaksızın otomatik olarak yapılacak. Türkiye, uluslararası düzeyde mali konularda bilgi değişimini 2018 yılı itibariyle yapacağını taahhüt etti ve bununla ilgili yasal düzenlemeleri de büyük oranda çıkardı. Tüm bunlar olurken, son günlerde medyada Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) tarafından vergi cenneti olarak ilan edileceği haberleri dolaştı. Neyse ki korkulan olmadı ve AB Türkiye’yi kara listeye almadı. Ancak, Türkiye’nin yapması gereken ev ödevleri var çünkü AB nezdinde Gri listedeyiz. İlk olarak zararlı vergi rejimi olduğu iddia edilen düzenlemeleri kaldırmamız ya da yeniden düzenlememiz gerekiyor.

Ayrıca, Türkiye’nin etkin bir şekilde bilgi değişimi yapabiliyor olması şartı bulunuyor. Tüm bunları Türk Hükümeti AB dahil uluslararası düzeyde resmi olarak taahhüt etmiş durumda. Kişisel görüşüm doğru adımlar atıldığı yönünde ancak gerisinin de gelmesi gerekiyor. Aksi taktirde bir takım mali yaptırımlar ile karşı karşıya kalmamız içten değil. Ayrıca, belirli büyüklükteki çok uluslu Türk şirketlerinin mali bilgilerinin değişimi konusu da mevcut. OECD, Türk Maliyesinden “Ülke Bazlı Raporlama” adlı düzenlemeyi çıkarmasını uzun süredir talep ediyor ancak şu ana kadar yasal bir düzenleme çıkmış durumda değil. Tüm bunlar da gösteriyor ki Türkiye’nin bilgi değişiminden kaçması mümkün görünmüyor. Aksi taktirde sistemin dışına itilmek söz konuş olabilir. Bu da bizi ekonomik olarak ciddi şekilde sıkıntıya düşürecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar