Vergi anlaşmaları bakımından hata-düzeltme başvurusu

Doç. Dr. Ayhan Selçuk ÖZGENÇ
Doç. Dr. Ayhan Selçuk ÖZGENÇ [email protected]

Vergi anlaşmalarının her ne kadar iki devlet arasında olası uyuşmazlıkları anlaşma düzeninde öngörülen uyuşmazlık çözüm yolları ile çözeceği umulsa da öyle olmayabiliyor. Bazen çeşitli teknik nedenlerle, anlaşmalarda yer alan Karşılıklı Anlaşma Usulü yerine iç hukuktan hareketle uyuşmazlıklar çözülmeye çalışılıyor.

Anlaşmanın yanlış uygulandığından ve fazla vergi ödendiğinden hareketle ihtirazi kayıtla beyan üzerine süresi içinde dava açma yolu usuli açıdan sorunsuz biçimde işlemektedir. Ancak dava açma süresinin geçtiği hallerde iç hukukta yer alan hata düzeltme başvurusu uygulaması, yabancılık unsuru taşıyan ilişkiler ve anlaşma uygulaması bakımından problemli bir görünüm taşıyor.

Hata- düzeltmenin kapsamı

Vergi Usul Kanunu’nun 116. maddesinde, vergi hatası, vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olarak tanımlanmış, 117. maddesinde “Hesap  hataları”, 118. maddesinde ise “Vergilendirme  hataları” sayılmak suretiyle belirtilmiştir. Kanunun devam maddelerinde mükelleflerin, vergi muamelelerindeki  hataların düzeltilmesini vergi dairesinden yazı ile isteyebilecekleri, vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri redd olunanların şikayet yoluyla Maliye Bakanlığına müracaat edebilecekleri kabul edilmiştir.

Anlaşma kapsamında örnekler

Mühendislik faaliyetinde bulunan dar mükellef bir kurum, Türkiye’de herhangi bir iş yeri olmaması, hiçbir alt yüklenici veya taşeron kullanmadıkları, hiçbir iş ortaklığı içinde bulunmadıkları, faaliyetin “serbest meslek” olduğu ve hak ediş ödemelerinden tevkifat yoluyla tahsil edilen kurumlar vergisi kesintisinin iadesi istemiyle bu yola başvurabilir. Yurt dışı mukim şirketlere verilen reklam hizmeti ödemeleri nedeniyle kesilen gelir (stopaj) vergisinin mevzuda hata olduğu ve iadesi istemiyle bu yol işletilebilir. Yurt dışında mukim şirketin ortağı olduğu TR’de mukim şirketin yararlandığı yatırım indirimi tutarı üzerinden yapılan vergi kesintisinin iadesi için de bu yola gitmek mümkündür.

İçtihatlarda genel eğilim

 Anlaşma merkezli uyuşmazlıklara ilişkin son yıllarda verilen içtihatlarda genel eğilim, dava açma süresi geçtikten sonra ancak kanunda belirtilen durumlarla sınırlı olarak, hukuki ihtilaf içermeyen basit ve açık hataların düzeltme ve şikayet yolu ile dava konusu edilmesinin mümkün olduğu, aksi yaklaşımın her türlü uyuşmazlığın düzeltme zamanaşımı içinde dava konusu edilebilmesi sonucunu doğuracağı şeklindedir. Anlaşılacağı üzere, bu yolun usuli açıdan kullanılamayacağına karar verilmektedir.

Uluslararası hukuk-mülkiyet hakkı ihlali

İçtihatlardaki bu genel eğilim eleştiriye açıktır. Anlaşma uygulaması bakımından iç hukuk özelliği gösteren uyuşmazlıklara uygulanan bakış açısının -ki o yaklaşım da ayrıca eleştirilebilir- yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklara doğrudan uygulanması Viyana Anlaşmalar Hukuku Sözleşmesi’nin (VAHS) ihlalini gündeme getirebilir. VAHS anlaşma yorumunun genel kurallarını belirtmiştir.

En genel biçimde, “Bir andlaşma, hükümlerine andlaşmanın bütünü içinde ve konu ve amacının ışığında verilecek alelade manaya uygun şekilde iyi niyetle yorumlanır” (m.31). O nedenle, anlaşmaya ilk bakışta belirli bir gelir türü bakımından hangi devlete vergilendirme yetkisi verildiyse bunun dikkate alınması gerekir. O ya da bu nedenle anlaşmada tahsis edilen vergilendirme yetkisinin dışına çıkılması bizzat anlaşmanın ihlali ve aşımı sorunlarını ve buna bağlı olarak mülkiyet hakkı ihlalini gündeme getirecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar