Vergi affının uluslararası boyutu
RAMAZAN BİÇER
Değerli okuyucular, vergi dünyasının bugünlerdeki en önemli gündemi vergi affı. Konuyla ilgili çok şey duyduğunuzdan eminim. Sürenin de uzatılmasıyla çoğu kişinin bu konuda daha ciddi düşündüğünü tahmin ediyorum. Peki, vergi affı bizleri sadece Türkiye açısından mı etkiliyor? Yurtdışında varlığı ya da şirketi bulunmayanlar için yanıtımız evet. Para, döviz, altın, menkul kıymet gibi yurtdışında varlığı bulunanlar için ise durum biraz farklı.
Öncelikle söylemek gerekirse yurtdışında bulunan varlıkların af kapsamında Türkiye’ye getirilmesi durumunda;
• Bu varlıklar vergiye tabi kazancın tespitinde dikkate alınmayacak,
• Bunlar için vergi incelemesi ve tarhiyatı yapılmayacak,
• Söz konusu varlıklar için herhangi bir araştırma, inceleme, soruşturma ve kovuşturma yapılmayacak,
• Ayrıca vergi cezası ve idari para cezaları da kesilmeyecek.
Durum böyle olsa da piyasada yurtdışı varlıkların Türkiye’ye getirilmesi konusunda ciddi sayılabilecek tereddütlerin olduğunu görüyoruz. Bu durumda, yurtdışı varlıkların af kanunu kapsamında Türkiye’ye getirilmemesi durumunda ne olacağı sorusu gündeme geliyor? Sorunun yanıtını uluslararası gelişmeleri de dikkate alarak vermeye çalışalım.
Otomatik bilgi değişimi aftan yaralanmayanları nasıl etkileyecek?
Türkiye, 2015 yılında ABD ile “Foreign Account Tax Compliance Act (FATCA)” adlı bir anlaşma imzaladı. Anlaşmaya göre Türk ve Amerikan vatandaşlarının belirli bir tutarı aşan mali hesaplarına ait bilgileri iki ülke karşılıklı olarak otomatik değişime tabi tutacak.
Ayrıca, OECD ülkeleri 2017 yılından itibaren “Common Reporting Standard” adı verilen düzenleme ile banka hesapları dâhil finansal hesaplara ilişkin bilgileri kendi aralarında otomatik olarak değişiyor olacaklar. Her ne kadar henüz yasal düzenleme yapılmamış olsa da Türkiye de 2017 yılı hesapları için 2018 yılından itibaren otomatik bilgi değişiminde bulunmayı taahhüt etti.
Ayrıca, iki taraflı bilgi değişim anlaşmaları kapsamında geçmişe dönük bilgi değişimi talebinde de bulunmak mümkün olacak. Keza mevcut çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarında da bu tür bilgilerin talep edilmesine imkân veren hükümler mevcut.
Dolayısıyla, Türk Vergi İdaresi vergi affı kapsamında Türkiye’ye getirilmeyen mali varlıklar hakkında yakın bir zamanda daha sistematik ve kolay bir şekilde bilgi sahibi olacak. Sonuç olarak, yurtdışı varlıklardan İdarenin bir şekilde haberdar olması kaçınılmaz görünüyor.
Bu durumda, akla gelen diğer bir soru ise vergi affı için belirlenen başvuru süresi dolmadan yurtdışında bulunan varlıklar için başvuruda bulunarak bunların Türkiye’ye getirilmesinin doğru olup olmayacağı.
Mevcut düzenlemeye bakıldığında yurtdışı varlıkların Türkiye’ye af kapsamında getirilmesi mükelleflerin lehine görünüyor. İdare her halükarda bu varlıklara ilişkin bilgiyi önümüzdeki birkaç yıl içinde zaten öğreniyor olacak. Ayrıca, yukarıda da belirttiğim gibi bu tür bir transfer nedeniyle Türkiye’de herhangi bir vergi ya da ceza ile karşı karşıya da kalınmayacak.
Tabi bazı ülkelerin bilgi değişiminde bulunmayacağını, o nedenle mevcut pozisyonu koruyarak varlıkları Türkiye’ye getirmemenin daha iyi olduğunu iddia edenler de çıkabilir. Fakat gelişmeler durumun hiç de düşünüldüğü gibi sonuçlanmayacağını gösteriyor. Daha geçen hafta Guernsey, Jersey ve The Isle of Man gibi geçmişte vergi cenneti olarak kabul edilen ülkeler otomatik bilgi değişimi konusunda OECD düzeyinde anlaşmaya imza attılar.
Bu tür gelişmeler de gösteriyor ki dünya gittikçe şeffaflaşıyor. OECD/G-20 ülkelerinin bu işin içinde olduğunu da düşünürsek, Türkiye’nin bilgi değişiminin dışında kalması zor görünüyor.
Köprüden Önce Son Çıkış mı?
Vergi affını uluslararası boyutuyla ele aldığımızda durumu köprüden önce son çıkışa benzetebiliriz. O nedenle, köprü geçildikten yani vergi affı başvuruları bittikten sonra yurtdışında varlıkları olup beyan etmeyenler Türkiye’de vergisel anlamda bir korunmaya sahip olmayacaklar.
Bilgi değişiminin başlamasının ardından Maliye’nin yurtdışı mali hesaplara ilişkin bilgileri ne yönde kullanacağını şu an için bilmiyoruz; ancak otomatik bilgi değişiminin arkasında yatan amaç mali açıdan uluslararası şeffaflığı artırmak ve risk analizi için etkin bir araca sahip olmak şeklinde özetlenebilir.
O nedenle, konunun bu boyutuyla da değerlendirilmesinde fayda var. Ardından yurtdışı varlıklar için af başvurusunda bulunmaya karar vermek daha kolay.
Ne dersiniz, bu defaki düzenlemede bildirim konusu edilen yurtdışındaki varlıklar için vergi dahi öngörülmemesinin temel nedeni gelecekte yaşanabilecek hasarları baştan önlemek olabilir mi?