Ve tedavi
Ben şirket ihtiyaçlarının nasıl saptanacağını tıp metaforlarıyla anlatmaya çalıştığım bu yazı dizisini bitirip de tedaviyi anlatmaya başlayana kadar hasta (şirket) muhtemelen sizlere ömür olmuştur. Olsun. Daha çok şirket var. Doktor az. Teşhisi koydunuz. Tedaviye değeceğine karar verdiniz. Şimdi gelelim tedaviye. Elbette tedavi teşhise göre tasarlanmalıdır. Teşhis hemen her zaman kaynak kullanımı becerilerinin eksikliği alanlarından birinde olacaktır. Yani yönetimde. Geriye kalan hemen her şey sonuçtur. Yani semptomdur. Eskiler o zamanlar İstanbul’un hemen her mahallesinde arsızca yetişen ebegümeci bitkisini özellikle çocuklara sevdirmek için kellikten körlüğe her derde deva ebegümeci diye lanse ederlerdi. O yaşlarda büyüklerimizin evin karşısındaki bayırdan topladıkları ebegümecinin bize çok uzak olan kelliğe iyi gelmesi bizi pek ilgilendirmezdi. Neyse, her derde deva şirket yardımı da yoktur. Önce şifa yöntemlerine bir değinelim. HK’lar yardım etmek istedikleri kurumlara üç şekilde ulaşabilirler. Eğitim, rehberlik ve danışmanlık. Siz sormuyorsunuzdur ama dostlarınız arasında peki bilgi dağıtımı (raporlar, broşürler, vs.), para dağıtımı, vs., onlar hangi sınıftan diye soranlar varsa kendilerine kalbimi kırdıkları için üzgün olduğumu iletin lütfen. Bunlar kaynak dağıtımının ‘enformasyon ve knowhow’ ile ‘mali kaynaklar’ sınıfl arından olup işin başından beri kaynak dağıtarak sorun çözemezsiniz dediğimi onlara hatırlatın. Bahsettiğim yöntemler kaynak kullanım becerisine ilişkin ihtiyaçların giderilmesi amacına yönelik yöntemler. Önce eğitim nedir ne değildir bir ona bakalım. Maalesef bu kelime mesleğe gönül vermiş, ekmeğini buradan kazananlar tarafından bile yanlış kullanılıyor. Eğitim kelimesini İngilizce ‘education’ karşılığı olarak tutup, talim-terbiye kelimelerini de yine İngilizce ‘training’ kelimesi yerine kullanırsak daha iyi olacak. Talim-terbiye kişinin İŞİNDE başarısını arttırmak için kendisine bilgi aktarılması, beceriler kazandırılması ve İŞE ilişkin tutumlarının olumlu bir biçimde değiştirilmesi tasarlanan programlara verilen isimdir. Anahtar kelime İŞ. Talim-terbiye gören kişinin işinin tanımı yapılmadan kendisine “İşini şu bilgileri kullanarak, bu becerilerle ve şu tutumlarla yürütüyorsun. Halbuki şu bilgi, beceri ve tutumlara sahip olmalısın” diyemezsiniz. Bu “Ne yaptığını bilmiyorum ama daha iyi nasıl yaparsın hele bir dinle” demeye benzer. İş içerikli olmayan talim ve terbiye manava işkembe-paça, kasaba da patlıcan-salata dersleri vermeye benzer. O nedenle talim-terbiye programları “İşin budur; şimdi böyle yapıyorsun, öyle yapma; böyle yap” denilen programlardır. Akla hayale gelen her şeye eğitim programı diyen kurumlara biraz daha titiz olmalarını öneririm. Öte yandan eğitim programları, kaynak dağıtımı programları haricinde, en kolay programlardır. Alt tarafı bir konu seçeceksiniz, bir eğitici bulacaksınız, gerisi tanıtım. Doldurursunuz bir kaç düzine katılımcıyı bir salona. Eğer eğitici de iki ayağı üstünde iyi duruyorsa yıl sonu faaliyet raporlarınıza yazarsınız “Şu kadar yönetici eğittik” diye. Bir de katılımcı memnuniyeti istatistiği verirsiniz oldu bitti. Sağlıcakla kalın .