Vatandaşlıktan gelen 4 milyar dolar gelir savunma sanayi ihracatı ile yarışıyor
Geçtiğimiz aylarda Portekiz’de bir toplantıda, sohbet arasında konumuz ülkedeki oturum izniydi.
Bir arkadaşım, “Portekiz vatandaşlığı almanın zorlaştığından bahsedince aslında konunun vatandaşlık değil, Altın Vize adıyla verilen oturum izni olduğundan bahsettim. Hatırlayacağınız üzere Dünya Gazetesi’nde bu konuyla ilgili haberler yapmış, Türkler’in oturum izni başvurularında Portekiz’de ilk 5 ülke arasında olduğunu kaleme almıştık.
Ancak son dönemde internette okuduğum haberlerde ısrarla bazı firmaların Portekiz’in uyguladığı oturum rejimini “Vatandaşlık” olarak pazarlayanları görünce işin uzman isimlerinden biri olan dünyaca ünlü İsviçreli Henley & Partners’ın Türkiye Direktörü Burak Demirel ile konuştum. Demirel, son dönemde bu tür yanıltıcı bilgilerin akışında artış olduğunu, Portekiz’in bir dönem konut alımında oturum izni verdiğini, şu anda da bu rejimin de askıya alındığını dile getirdi.
Demirel ile sohbetimize Covid-19 pandemi süreci ile başladık. Bu süreçte geçmiş yıllarda dünyanın en güçlü pasaportları listesini yayınlayan Henley & Partners’ın sıralamasındaki değişimden bahseden Demirel, “Japon pasaportu dünyanın en güçlü pasaportlarından olmasına rağmen pandemi döneminde Afrika ülkeleriyle aynı güce düştü. Japon pasaportu, 80 tane ülkeye girebilecek duruma geriledi. Böyle olunca insanlar yeni bir pandeminin gelme ihtimaline karşın alternatif yapabildiği tüm planlamaları yapmaya başladı.
Bugün bir İtalyan ya da Karayipler'den vatandaşlık sahibi oluyor veya bir Amerikalı gelip Avrupa'dan oturum programlarına dâhil oluyor. Bunun nedeni de pandemide ABD’li Avrupa'ya giremedi. Avrupa'da Amerika'ya gidemedi. Karşılıklı olarak ticaret yapan, yatırımları olan insanlar var. Dünyada artık bu vatandaşlık ve oturum planlama bir sigorta ürünü olarak, bir finansal ürün olarak tüm finans merkezlerinde var” diyor.
Portekiz, konutu programdan çıkardı
Türkiye’deki vatandaşlık rejimindeki durumu sorduğumda ise Demirel, ilginç rakamlar veriyor. “Tahmini rakamlara göre yılda 10 bin tane aile, Türkiye vatandaşlık programına dahil oluyor. Dünyada gelişmiş ülkelerde yabancı yatırımcının ülkeye çok büyük katkıları var. Ama bu yatırımcıları sık eleyerek dokuyarak alıyorlar.
Bugün 10 bin tane aile varsayımıyla çıktığında Türkiye'ye gelen yatırım miktarı 4 milyar dolar. Bu miktar Türk savunma sanayisinin yıllık ihracatıyla aynı seviyede. Öncelikli olarak bu yatırımların daha sürdürülebilir ve katma değerli yatırımlara dönüştürülmesi gerekiyor. Sadece gayrimenkul olmamalı” diye konuşuyor.
Bildiğiniz üzere son 2 yıldır Türkiye’de emlak piyasası gündemin ana konusu. Artan konut fiyatları ve kiralarının göç ve vatandaşlık programı nedeniyle arttığını hatırlatan Demirel, “Portekiz bu süreci sert yaşadı. Fiyatlar kontrol edilemez hale gelince Lizbon Yönetimi gayrimenkulü komple kapattı. Sadece fon yatırımları üzerinden oturum veriyorlar” dedi.
Stratejik yatırım yapana verilmeli
Türkiye’deki vatandaşlık programının katma değerli hale getirilmesi gerektiğini dile getiren Demirel, “Bugün dünyada en gelişmiş göçmenlik sistemi Kanada'da.
Birini işe alırken istihdam yapar gibi nasıl puanlamayla alınıyorsa aynı şekilde Kanada'da tek tek göçmenlik verdiği insanlara insani durumlar haricinde puanlar vererek nitelikli göçmeni kabul ediyor. Bizim de ülkemize nitelikli göçmeni kabul etmemiz gerekiyor. Her ülkenin kendi özel durumları var, iç dinamikleri var. Devletlerin uzun dönemli yabancı doğrudan yatırım stratejileri var.
Stratejik sektörler ülkeden ülkeye değişiyor. Türkiye'de de devletin stratejik belirlediği alanlara yatırım yönlendirilebilir. Katkı sağlayacak projeler haline dönüştürülebilir. Mesela Türkiye'nin enerji açığı var. Cari açığın büyük bir kısmı enerji açığından kaynaklanıyor. Bundan dolayı enerji sektörü stratejik alan. ‘Green field’ adını verdiğimiz projeler, daha çok istihdam sağlayacak, topluma fayda getirecek projelere de yatırım yapan fonlar olabilir” diye konuştu.
Afet fonu kurulabilir inovasyon öne çıkarılabilir
Her ülkenin kendine özgü oturum, vatandaşlık programları var. Demirel’in verdiği bilgilere göre örneğin Portekiz fon yatırımlarıyla devam ediyor. İnsanlar 7 yıl içerisinde vatandaşlığa gitme ihtimali olabiliyor.
Avrupa'daki oturum programları içerisinde Portekiz tek vatandaşlığa gidebilen program. Karadağ, hem yatırım hem de bağış talep ediyordu. Türkiye’nin de kendine has bir vatandaşlık programı oluşturması gerekiyor. Henley & Partners, şu anda devletlere de bu tür çalışmalara danışmanlık veriyor.
Şu anda 70’e yakın ülke ile temasta olduklarını dile getiren Demirel, “Türkiye’de kendine has bir program oluşturulabilir. Mesela, Karadağ’daki gibi bir bağış sistemi olmalı. Odaklanacağımız noktalardan biri de beyin göçünü tersine çevirecek, yatırım ile istihdam oluşturabilecek, katma değer yaratacak bir program olmalı. Örneğin start-up’ları geliştirecek, inovasyona odaklı çalışmalar da yapılmalı.
Bir başka model ise altyapıya odaklı Afet Fonu tarzında bir çalışma da yapılabilir. Bunu Karayipler yönetimi yaptı. Hazine veya Maliye Bakanlığı'nın altında özel bir fon kuruldu. Bu fon ile vatandaşlık programından gelen kaynaklar, afet bölgelerine aktarılabilir. Türkiye bu yıl tarihinin en büyük felaketini; Kahramanmaraş merkezli depremleri yaşadı. Benzer çalışma Türkiye’ye de başarıyla uygulanabilir” dedi.