Vatandaş TÜFE’ye işte bu tablo yüzünden inanmıyor
Tüketici fiyatlarının nisan ayında yüzde 2.5 dolayında artması bekleniyordu. Hatta kimi tahminlerde, ki biz de o görüşteydik, yüzde 3’e yakın bir oran beklentisi daha ağır basıyordu. TÜİK’in açıkladığı oran ise tahminlerin çok altında kalındığını gösterdi.
TÜİK’e göre TÜFE nisan ayında yüzde 1.69 arttı. Böylece dört aylık artış yüzde 4 düzeyinde oluştu, nisandan nisana yıllık artış da yüzde 19.50 oldu.
Bir ayda yüzde 1.69 artış aslında hiç de düşük değil. Gelişmiş ülkeler bu düzeyleri neredeyse bir yılda yaşıyor ama biz bu oranı memnuniyete karşılayabiliyoruz.
Ama TÜİK’in oranı vatandaş tarafından yine de hiç inandırıcı bulunmuyor. Vatandaş yaşadığı enflasyonun çok daha yüksek olduğu görüşünde.
İyi de acaba vatandaş neye dayanarak böyle düşünüyor?
“Yemeden olur mu?”
Geçenlerde bir pazarda yapılan röportajda her halinden orta, hatta düşük gelirli olduğu belli bir kadın şöyle diyordu:
“Giyimden tasarruf edebiliriz, ediyoruz hem, ama boğazımızdan ne kadar kısabiliriz ki...”
TÜFE’deki gıda ve alkolsüz içecekler grubunun payı yüzde 23.29 ile neredeyse toplamın dörtte biri kadar. Bu pay, gelir düzeyi geriledikçe daha da artıyordur, bu da normal.
Peki TÜFE’deki artışın lokomotifi hangi gruptaki ürünler? Yanıt açık; gıda maddeleri. Gıda maddeleri arasında da taze meyve ve sebzeler.
Nisan ayında, ocak-nisan döneminde ve son bir yılda fiyatı en çok artan 25 mal ve hizmeti sıraladık. Bu sıralama TÜİK’in TÜFE’yi oluştururken kullandığı fiyatlara göre yapıldı. Yani kaynak TÜİK.
Tablo ne söylüyor?
Nisan ayında fiyatı en çok artan ürünler arasında ilk üç sıra taze meyve ve sebzeye ait.
İlk dört aydaki artışta köprü geçiş ücreti ve özel lise ücreti araya girmiş olsa da yine ilk sıralarda ağırlık taze meyve ve sebzede. Köprü ücreti yılda bir kez arttığı için bu dönemde yüksek geldi; aynı şekilde lise ücreti de benzer şekilde artırılıyor.
Son bir yıldaki artışlara bakıyoruz; köprü ve lise ücretini ayrı düşünürsek ağırlık tümüyle meyve ve sebzede. Öyle oranlar var ki hayret etmemek elde değil. Gerçi bu oranları zaten yaşıyoruz da TÜİK’in veri setinde görmek bir başka oluyor doğrusu.
Son bir yılda kuru soğan tam yüzde 289, patates yüzde 212, sivri biber yüzde 167, çarliston biber yüzde 155, dolmalık biber yüzde 113, domates yüzde 110 zam görmüş.
Patlıcan, sarımsak, salça ve havuca da yüzde 80-90 dolayında zam gelmiş durumda.
★ ★ ★
TÜİK’ten bir veri daha aktaralım. Vatandaş yakınmaya yakınıyor ama nisanda taze meyve ve sebze fiyatları TÜİK’e göre artmak bir yana yüzde 3.67 geriledi. Ne var ki nisandaki bu gerilemeye rağmen taze meyve ve sebze fiyatlarında ilk dört ayda yüzde 38.74, son bir yılda ise yüzde 73.66 artış yaşandı.
Yeni bir endekse ihtiyaç var
Tüketici fiyatları endeksi elbette Türkiye’deki tüm hanelerin ortalama tüketimlerindeki fiyat değişimini ölçüyor. Dikkat edelim, tüm tüketim ölçülüyor. Bu yüzden TÜFE kapsamında kimi hanelerin hiçbir zaman alamayacağı, çoğu hanenin ise ancak beş yılda, on yılda bir alabildiği, değiştirebildiği otomobil de var; çok uzun dönemde değiştirilebilen beyaz eşya da, kahverengi eşya da...
Bir tüketici fiyat endeksinde bunlar tabii ki kapsanmalı. Ama vatandaşın gerçek harcamasındaki tutarı görebilmenin bu şekilde pek mümkün olamadığı da bir gerçek.
Harcamasının neredeyse yarıdan fazlasını gıda maddelerine, ağırlıklı olarak da taze meyve sebzeye ayırmak durumunda kalan vatandaşı mevcut TÜFE işte bu nedenle hiç mi hiç ilgilendirmiyor.
Zaten açıklanan oranlar da bu yüzden inandırıcı bulunmuyor. TÜİK inanırlığını gün geçtikçe yitiriyor.
İşte bu yüzden belki de TÜFE’yi bu haliyle koruyup bir de buna ek olarak adı ister geçinme endeksi olsun, ister başka bir ad bulunsun yeni bir endeks hesaplamak gerekiyor.