Vatandaş enflasyonun azalacağına bir türlü ikna olmuyor
TÜİK şubatta TÜFE artışını yüzde 2,3 olarak açıkladı. Böylece yıllık artış yüzde 42,1’den yüzde 39,1’e geriledi. Merkez Bankası da bu 300 baz puanlık azalmayı dikkate alarak politika faizini 250 baz puan indirerek yüzde 45’ten 42,5’e çekti. Reel faizi az da olsa pozitif alanda tutmaya devam ediyor. Buraya kadar söylenecek fazla bir şey yok. Enflasyonun görünümüyle ilgili olarak da şu birkaç nokta vurgulanabilir.
Hizmet enflasyonu hala çok yüksek. Şubatta eğitimde artış yüzde 9,9, kirada yüzde 5,6, konutta yüzde 4,6, lokanta-otellerde yüzde 3,1. Şubatta mevsim etkilerinden arındırılmış TÜFE artışı ise arındırılmamış artış ile aynı. MEA TÜFE artışı eylül-ekim-kasım döneminde yüzde 2,7 civarında seyrettikten sonra aralıkta yüzde 1,9’a gerilemiş, ocakta ise yüzde 3,5’e yükselmişti. Bu rakamlar enflasyonun direncinin kırılmasında büyük güçlükler yaşandığını bir kez daha bize hatırlatıyor.
Enflasyon beklentileri
Bu direnç bağlamında enflasyonla mücadelenin pek değinilmeyen farklı bir yönünü ele almak istiyorum. Bilindiği gibi bu mücadelede enflasyon beklentileri önemli bir role sahiptir. Tüm merkez bankaları gibi TCMB de bu beklentileri önemsiyor ve üç farklı kesimin aylık enflasyon beklentilerini yayınlıyor. Birinci kesim TCMB’nin adlandırmasıyla “piyasa katılımcıları.” Bu kesimi, işleri icabı finans piyasasını takip ettiklerinden, “piyasa profesyonelleri” olarak adlandırmak daha doğru olur. İkinci kesim yine TCMB’nin adlandırmasıyla “reel sektör”. Bu kesimi (firma yöneticileri) “fiyat yapıcılar” olarak adlandırmak da açıklayıcı olacaktır. Üçüncü kesim “hanehalkı” yani vatandaşlar.
Bu yazıda vatandaşların beklentilerini mercek altına almak istiyorum. Ama önce diğer iki kesimin beklentilerinin ne durumda olduğuna kısaca göz atalım. TCMB anketine göre Şubat itibariyle piyasa profesyonelleri 12 ay sonrasının yıllık enflasyonunun yüzde 25,3 olmasını bekliyorlar. TCMB hedefinin en az 4-5 puan üzerinde.
“O kadar da olur” diyebilirsiniz. Buna karşılık fiyat yapıcıların beklentisi yüzde 41,9. Neredeyse TMCB hedefinin iki katı. TCMB hangisine daha fazla önem veriyor bilmiyorum ama bana sorarsanız fiyat yapıcıların beklentisi daha büyük öneme haliz çünkü ismi üstünde fiyatları onlar belirliyor ve belirlerken de kendi beklentilerini dikkate alıyor olmalılar. Tabi yanılabilirler ama bu beklentilerin enflasyonun direncini arttırdığı da görmezden gelinemez.
Vatandaş enflasyonun düşeceğine inanmıyor.
Hanehalklarının beklentilerine gelince. “Vatandaşların enflasyon beklentisi ne kadar önemli olabilir ki” diye sorabilirsiniz. Önemi özetle şöyle: Hanelerin harcama, tasarruf ve yatırım gibi iktisadi davranışlarını belirleyen etkenler arasında enflasyon beklentileri de yer alır. Haneler enflasyonda artış beklediklerinde dayanıklı tüketim mallarına ve gayrimenkul varlıklara olan yatırımlarını öne alırlar. Aksi durumda ise azaltırlar. Hanelerin enflasyon beklentileri aynı zamanda kredi faizlerinin gelecekteki seyrine dair öngörülerini de etkiler. Dolayısıyla para politikası tasarımında merkez bankaları vatandaşın beklentilerini dikkate alırlar.
Vatandaşın beklentilerine gelince, aralıkta bu beklenti ortalamada yüzde 63,1’di. Ocakta yüzde 58,8’e geriledi ama şubatta yüzde 59,2’ye yükseldi. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplamsal Araştırma Merkezi’nin (Betam) İstanbul Research iş birliği ile ilk kez şubat ayında yayınladığı bundan böyle her ay yayınlayacağı “Hanehalkı Enflasyon Beklentileri” anket sonuçları da TCMB anket sonuçlarına çok yakın ve aynı yönde. Aralıkta vatandaşın 12 ay sonrasının ortalama enflasyon beklentisi yüzde 64,6 iken ocakta yüzde 58,6’ya gerilediği şubatta ise yüzde 62,8’e yükseldiği görülüyor.
Yine TCMB anketine göre şubatta TÜFE’nin “daha hızlı ya da ayın oranda artmasını bekleyen” vatandaşların oranı yüzde 71,8. Ocak’ta bu oran yüzde 69,2 idi. İstanbul Research anketinde bu konuda daha ayrıntılı bilgi var. Vatandaşların yüzde 31,2’si 12 ay sonra enflasyonun yüzde 41- 60 arasında, yüzde 18,4’ü yüzde 61-80, yüzde 33,4’ü de daha yüksek olmasını bekliyor. TÜFE’nin 12 ay sonra yüzde 21-40 arasında olmasını bekleyen vatandaşların oranı ise yüzde 17’den ibaret. Bu vesileyle TCMB’nin yayınlamadığı ama BETAM notunda yer alan ilginç bir ayrıntıyı da not edeyim. Kadınların enflasyon beklentileri erkeklerden belirgin ölçüde daha yüksek.
Uzun lafın kısası çoğu vatandaş enflasyonun düşeceğine inanmıyor. Bu beklenti abartılı olabilir ki bence öyle. Ama öte yandan vatandaş çoğunlukla enflasyonun düşmeyeceğine hatta yükseleceğine inanıyorsa iç talebin yeterince dizginlememesinde ciddi güçlükler yaşanması da kaçınılmazdır.
TCMB de bunun farkında. Para Politikası Kurulu’nun 250 baz puanlık faiz indirimi vesilesiyle yaptığı açıklamadan dikkatle formüle edilmiş şu cümleyi aktararak yazıyı noktalayayım: “Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları iyileşme eğilimi sergilemekle birlikte (vatandaş pek böyle düşünmüyor), dezenflasyon süreci bakımından risk unsuru olmaya devam etmektedir.” TCMB endişelenmekte haklı.