Vatandaş bankalara devletten daha mı çok güveniyor?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Hazine ve Maliye Bakanlığı vatandaşa ve şirketlere döviz cinsinden devlet tahvili satmaya çalışıyor. "Çalışıyor" diyoruz, çünkü satış hiç de iyi gitmiyor. Gitmediği nereden mi belli; hem peş peşe süre uzatımı kararları alınıyor, hem de daha önemlisi Bakan Berat Albayrak'ın yaptığı açıklamaya göre satılan tahvil tutarı çok az.

Bir süre önce döviz cinsinden sözleşme yapılmasının yasaklandığını ve var olan sözleşmelerin TL'ye döndürülmesinin kararlaştırıldığını hepimiz biliyoruz. Bu karara rağmen devletin döviz cinsinden tahvil ihracına girişmesi başlı başına bir çelişki; ama hadi geçelim bunu...

Sorun, vatandaşın devletin çıkardığı tahvili almaya pek yanaşmıyor olması.

Dolar ve euro cinsi tahvil ihracına ilişkin ilk duyuru 12 Aralık'ta yapıldı. Bakıldı ki pek talep yok, 20 Aralık'taki açıklamayla süre uzatımına gidildi. Yine olmadı, 24 Aralık'ta bir açıklama daha yapılarak başlangıçta yalnızca gerçek kişilerin alabileceği tahvil için tüzel kişilere de alım olanağı tanındı. Ve son açıklama 3 Ocak'ta yapıldı, bu kez sürenin 1 Şubat'a uzatıldığı duyuruldu. Tahviller kapış kapış gidiyor olsaydı herhalde bu süre uzatımı kararlarına gerek duyulmazdı.

95 bankaya, 5 devlete!

Döviz cinsi devlet tahvili için başvuru 17 Aralık Pazartesi günü başladı. Söz konusu günün sabahında, bir başka ifadeyle 14 Aralık Cuma mesai bitiminde mevduat bankaları ve katılım bankalarındaki döviz tevdiat hesaplarının bakiyesi 187.1 milyar dolardı. 28 Aralık gününe geldik, döviz tevdiat hesapları 190.5 milyar dolara çıktı. Yani döviz hesapları iki haftada 3.4 milyar dolar arttı.

Döviz cinsi tahvil için başvurular 26 Aralık'ta bitti ama o gün için döviz hesabı tutarını bilme şansımız yok, çünkü veriler hafta sonları itibarıyla açıklanıyor. O yüzden 28 Aralık'taki düzeyi esas alıyoruz.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak bir hafta kadar önce döviz cinsi tahvile 1.1 milyar liralık talep geldiğini açıkladı. Döviz cinsi bir uygulamada talebin TL olarak açıklanması kamuoyunda yadırganmadı değil. 1.1 milyar lira, kabaca 200 milyon dolar demek.

14 Aralık-28 Aralık arasında bankalardaki döviz hesapları 3.4 milyar dolar arttı. Bu dönemde döviz cinsi devlet tahviline de 200 milyon dolarlık talep geldi. Düz mantık yürütürsek, bu iki haftada vatandaşın ve şirketlerin 3.6 milyar dolarlık döviz cinsi tasarrufta bulunduğunu söyleyebiliriz.

Şu durumda vatandaşlar ve şirketler, her 100 dolarlık tasarruflarının 95 dolarını bankaya yatırmışlar, 5 dolarını devlet tahviline yönlendirmişler.

Mevduatın faizi mi yüksek tahvilin faizi mi?

Döviz tevdiat hesaplarındaki artışla tahvile gelen talep arasında çok büyük uçurum var. Bu uçurumun oluşmasına faiz mi yol açıyor acaba? Pek değil... Hele hele euro cinsi devlet tahviline verilen yıllık yüzde 2.5 faiz, bankaların ortalama faizinin üstünde. Bankalar, hiçbir vadede devlet tahviline verilen yüzde 2.5 faizi aşmıyorlar.

Dolar cinsi döviz hesaplarına uygulanan faiz ise bazı vadelerde devlet tahvili faizinin üstüne çıkıyor. Dolar cinsi devlet tahvili yüzde 4 faizli. Bankaların dolar cinsi hesaplara uyguladığı faiz ise bazı vadelerde tahvil faizinin üstünde bulunuyor.

Ama genel olarak yaklaşarak vatandaşın ve şirketlerin devlet tahviline fazla ilgi göstermemesini faizle açıklamak mümkün değil.

Kaldı ki vadesi bir yıl olmakla birlikte bu tahviller istenildiği an işlemiş faiziyle birlikte satılabilecek. Faiz iyi, vade sonunu beklemek gerekmiyor; ama yine de bu tahvillere ilgi yok. Yani şu durumda vatandaş bankaları daha mı güveniliyor buluyor? İyi de bankalara güven duymamız da Türkiye Cumhuriyeti Devleti sayesinde değil mi...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar