Varsayımları çökerten gelişmeler!
Gerçekçi olamayanların büyük hayal kırıklıkları yaşamak zorunda kalacağı bir dönem bizi bekliyor olabilir. Piyasalarımızın yarıyıl bilançolarını olduğundan çok daha iyi imiş gibi göstermek adına finansal fiyatları manipüle etmeye çalıştığı bir dönemde yaşanan siyasi gelişmeler, evdeki hesabın çarşıya uymayabileceğine işaret ediyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, güney komşumuz Suriye’nin parçalanmasını önlemek ve koridor oluşturulmasını engellemek üzere siyasi irade tarafından görevlendirilmesi görmezden gelinebilecek bir gelişme değildir; olası koalisyon ve erken seçim olasılıklarını derinden etkileyebilir! Bölgemize ilişkin belirsizlik ve kırılganlık algısının yeni rekorlara koşmaya başlayabileceği anlamındadır. Diğer taraftan Yunan Hükümetinin, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Merkez Bankası ile IMF tarafından hazırlanan son öneriyi reddederek referandum kararı alması gelişmelerin kontrolden çıkmasına sebep olabilir. Her iki konu da, ciddi açmazları bünyesinde taşıyor!
Suriye’nin parçalanmasına kayıtsız kalsanız çok daha büyük bir kaosa yol vermiş, ciddi ve uzun süreli bir istikrarsızlığın fitilini ateşlemiş olacaksınız! Önlemeye çalışmak adına müdahil olsanız ekonomik ve siyasi kırılganlığın sert bir şekilde artmasına katlanmak durumundasınız! Orta vadeli hesaplar müdahil olunmasını, kısa vadeli ihtiyaçlar ise kayıtsız kalınmasını gerektiriyor! Gerçekler ile yüzleşmek gereği kapıyı sarsıcı bir şekilde çalıyor!
Yunan Hükümetinin 5 Temmuz da baskın şeklindeki referandum kararı ise, siyaseten karşı tarafın önerilerine direnmeye devam etmek ve seçmen nezdindeki itibarını korumaya çalışmak anlamına geliyor. Topluluk genelinde, sisteme karşı direncin büyümeye devam etmesi olasılığını güçlendiriyor. Halk oylamasından evet yanıtı çıkması durumunda bir rahatlama yaşanmayacak, fakat hayır yanıtı söz konusu olur ise ortalık iyice karışacak!
Bu iki konuda finansal piyasaların fiyatladığı beklentiler gerçekleşmedi: Türkiye’nin güneyindeki gelişmelere kayıtsız kalacağı, Yunan Hükümetinin direncinin ise kırılacağı ve sorunun bir şekilde aşılacağını öngörülüyordu. Ayrıca dış finansörleri ve içeride finansal piyasaları üzmeyecek bir koalisyon Hükümetinin oluşacağı varsayılıyordu! Fakat olmadı, evdeki hesaplar çarşıya uymadı! Yarıyıl bilançolarını olduğundan iyi göstermek için çaba harcayarak kimsenin almak istemediği riskleri üstlenenler, iş üstünde yakalandılar!
Bu aşamada sormak gerekiyor: bundan sonra neler yaşanacak? İş üstünde yakalananlar öncelikle sakin olmaya çalışarak ve herkesi böyle davranmaya davet edecek ve Salı günü kapanışına kadar direnmeye çalışacaklar! Diğer yandan da askeri müdahaleyi önlemeye veya geciktirmeye, kendi çıkarlarına uygun koalisyon hesaplarını canlı tutmaya odaklanacaklar! Gelişmelerin kontrolden çıkmak üzere olduğunun farkında olanlar ise, muhtemelen bu fırsattan yararlanmaya ve risklerini azaltmaya yoğunlaşacaklar! Ne olup bittiğini anlamadan eski alışkanlıklarını tekrarlamaya çalışanların canı ise çok yanabilir! Oyun Teorisi yaklaşımı, bu olasılıkların daha güçlü olduğuna işaret ediyor.
Finansal piyasalarımızdaki işlem hacimleri, önümüzdeki haftanın ilk iki gününde sürpriz sayılabilecek seviyelere ulaşabilir, fiyat oynaklıkları ise daha fazla yükselmeyebilir! Fakat daha sonraki üç iş günü kırılganlık algısını yükseltebilecek türde tatsız gelişmelere sahne olabilir; likidite tuzakları oluşabilir, işlem hacimleri çökerken fiyat oynaklıkları yeni rekorlara koşabilir, beklentiler olumsuzlaşır ve güvensizlik büyüyebilir!
Özetle söylemek gerekirse, finansal piyasalarda başların çok ağrıyacağı ve herkesin kafasının olabildiğince karışacağı bir kırılma haftası bizi bekliyor olabilir. Birikmiş korkuların esiri olanlar, olduğu gibi görünmekten kaçınmak ve hesapsızca daha fazla risk alarak kendilerini olumlu yönde ayrıştırmaya çalışmak zorunda kalabilir! Bu yaklaşım, yanlışı yeni yanlışlar ile düzeltmeye çalışarak gerçeklerden kaçmak ve sürüden ayrılmak anlamındadır! Sürüden ayrılanların kurtlara yem olma riski yüksektir!