Varsa açık bir sözün
İnsan olmak kolay bir iş değil.
Şâtıbî'nın El-Muvâfakât adlı kitabının birinci cildinin ilk sayfasında, "… dinin, insan hayatının, aklın, neslin ve malın korunmasını" yaşamın "zorunlulukları" arasında sayar. Endülüs'ün parlak döneminde yaşamış olan Şâtıbî'nın belirlediği bu beş "insani sabiti" içselleştirmeliyiz.
Vizyon sahibi olmanın iki bileşeni var: Biri, "güçlü bir ideal" sahibi olmadır. Hemen onun ardında kendini "yaratmak istediğin sonuçlar " vardır. Bu iki bileşenin bağlamları arasında "Bilgi tek başına yetmez, onu sezgilerle zenginleştirip anlamaya" taşımak gerekir.
Kimi zaman, bireyler ve toplulukların "hayırcı" tavrı öylesine yaygınlaşır ki, "evet" denebilecekler olanlar da "hayırcı baskının" altında ezilir yok olur.
Hayatta hiçbir şey kesin bir "hayır" ve şaşmaz bir "evet"e sığmayacak kadar sığ ve yalın değil. "Fikir sahibi" olmanın, ciddi fikirleri sloganlara boğdurmamanın yolu, olurları, olmazları, hayırları ve evetleri çok farklı açılardan irdelemedir. Tek yönlü bir abanma, indirgemeci bir algılama hep tuzaklı yol olmuştur.
Ne yapmak istediğimizi bilme, ilkelerle kendimize sınır koyma, olumlu gelişmeleri besleyen kültürel çerçeveye sahip olma, ahlâki değerlerle o kültürü besleme ve adalet duygusu ile kitlelerle paylaşma da bizi aydınlık geleceklere götürür.
Eğer bütün bunları küçük bir manzum yazıda aktarmak istersek neler söyleyebiliriz. Gelin bir denemeyle düşündüklerimizi anlatmaya çalışalım:
İnsan ömrü çok kısa
Otuz bin günden de az
Zenginlikle dolmazsa
Eğik baş dik duramaz
Güçlü bir idealin
Net anlatan bir dilin
Yoksa gerçek bir sezgin
Engeller aşılamaz
Her şeye muhalifsen
Fikirlerden uzaksan
Sen zihninde tuzaksan
Çözüm sana uğramaz
Ne yapmak istiyorsun
Varsa açık bir sözün
Olumlu duran özün
Engele fırsat vermez
İlken ne rehber olsun
Değerin anlam bulsun
Dost sana ortak olsun
Birlik çiçeği sönmez
Kültür temeli varsa
Ahlâk onu sararsa
Adalet yol ararsa
Işık yanar hiç sönmez
Gülağa etme tasa
Gelen gider bu yasa
Boş dağarcık dolarsa
Yanılmak kader olmaz