Varlık barışında cevaplanan/cevaplanmayan sorular
Kamu alacaklarının yapılandırılmasına ilişkin 7143 sayılı Kanun’un vergi barışına ilişkin tebliği bir süre önce yayımlandı ve uygulaması başladı. Kanunun varlık barışına ilişkin düzenlemeleriyle ilgili genel tebliğ ise henüz yayımlanmadı. Geçtiğimiz çarşamba günü taslak tebliğ Gelir İdaresi'nin internet sitesine kondu ve görüş ve önerilerin gönderilebileceği duyuruldu.
İlgilenenler için görüş ve önerilerin iletilmesinin tam zamanı. Ben bu hakkımı bir bakıma bu makaleyle kullanıyorum.
Tebliğ taslağında cevabı beklenen soruların büyük bir bölümünün cevabı açıkça var. Benim ilk bakışta hala cevap aradığım veya kendimce cevapladığım ama genel olarak tereddüt edilebileceğini düşündüğüm konular da var. Aşağıda, yurt dışı varlıklarla sınırlı olarak, hem netleşen konuları, hem de hala tereddüt yaratabileceğini düşündüğüm birkaç konuyu özetledim.
Yurt dışındaki varlığa sahip olma zamanı önemli değil
Varlık barışı kapsamına giren varlıklara yurt dışında hangi tarih itibarıyla sahip olunduğunun düzenlemeden yararlanılması açısından herhangi bir önemi yok.
Yurt dışındaki varlık için vergi dairesine beyan yok
Gerçek ve tüzel kişilerce, yurt dışında bulunan varlıklar 30 Kasım 2018 tarihine kadar, tebliğ ekinde yayımlanacak form ile bankalara veya (menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarıyla sınırlı olarak) aracı kurumlara bildirilebilecek. Gerçek ve tüzel kişilerce, söz konusu varlıklara ilişkin olarak vergi dairelerine herhangi bir beyanda bulunulmayacak
Kapsam dışı varlıkların dönüştürülerek getirilmesi mümkün
Yurt dışında bulunan ancak kapsama girmeyen varlıkların (örneğin taşınmazların) 30 Kasım 2018 tarihine kadar kapsamdaki varlıklara dönüştürülmesi ve düzenleme hükümleri çerçevesinde Türkiye’ye getirilmesi mümkün.
Uygulamadan yararlanabilmek için varlığın getirilmesi şart
Varlık barışından yararlanabilmek için, diğer koşullar yanında, bildirime konu edilen varlıkların, bildirimin yapıldığı tarihten itibaren üç ay içinde Türkiye’ye getirilmesi veya Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi şart.
Fiziki olarak getirilmesi mümkün olmayan varlıkların bildirimi yeterli
Tebliğ taslağında Türkiye’ye getirmeden ne anlaşılması gerektiği açıklanmış. Taslağa göre, para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının fiziki olarak Türkiye’ye getirilmesi veya bu varlıkların Türkiye’deki banka veya aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi gerekiyor. Ancak fiziki olarak Türkiye’ye getirilmesi mümkün olmayan menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının aracı kurumlara bildirilmesi yeterli görülüyor. Tebliğin en önemli açıklamalarından birisi bu denebilir.
Getirilen varlıkların değerinin nasıl belirleneceği açık
Tebliğ taslağında, varlık barışı kapsamında banka veya aracı kurumlara bildirilen varlıkların değerinin nasıl belirleneceği açıklanmış. Bu çerçevede örneğin; döviz Merkez Bankası döviz alış kuruyla, altın rayiç bedeliyle, hisse senetleri ve tahviller varsa borsa rayici, borsa rayici yoksa rayiç bedeli, bu da tespit edilemiyorsa alış bedeliyle, yatırım fonu katılma belgeleri ilgili piyasasında belirlenmiş kapanış fiyatıyla değerlenecek ve beyan değeri bulunacak.
Bildirim değerinin maliyet bedeli olduğu açık değil
Defter tutan mükellefler tarafından bildirilen ve yasal defterlere kaydedilen varlıkların, tebliğ taslağında açıklanan değeriyle deftere kaydedileceği ve bundan sonraki vergi uygulamalarında bu değerin esas alınacağı bence açık. Ancak gerçek kişiler tarafından beyan edilen, yasal defterlere kaydedilmeyen varlıkların daha sonra elden çıkartılmasında, elden çıkartmadan doğan kazanç vergiye tabi ise kazancın tespitinde esas alınacak maliyet bedelinin ne olduğu açık değil. Bildirilen değerin maliyet bedeli olması gerektiğini düşünüyorum ama tebliğde, bildirilen ve daha sonra elden çıkartılan varlık nedeniyle doğan örneğin değer artış kazancının nasıl hesaplanacağına, bu hesaplamada varlığın beyan değerinin maliyet bedeli olarak kabul edileceğine ilişkin bir açıklama mutlaka olmalı diye düşünüyorum.
Banka ve aracı kurumların beyan yükümlülüğü var ancak varlığa ilişkin belge vermeleri gerekmiyor
Banka ve aracı kurumlar, kendilerine bildirilen varlıklara ilişkin olarak %2 oranında hesapladıkları vergiyi, 31 Aralık 2018 tarihine kadar vergi sorumlusu sıfatıyla beyan edecek ve tarh edilen vergiyi bu süre içinde ödeyecekler. Bildirime konu edilen varlıklara ilişkin olarak banka veya aracı kurumlar tarafından, bildirimde bulunanlardan herhangi bir belge istenilmeyecek. Banka veya aracı kurumlardan, bildirime konu edilen varlıklara ilişkin olarak vergi dairelerince de herhangi bir belge istenilmeyecek.
Bildirilen varlıklar nedeniyle vergi incelemesi ve tarhiyat yapılmayacak
Tebliğ taslağında, kanunda yer alan hüküm tekrarlanıyor. Kapsama giren varlıkların Türkiye’ye getirilmesi nedeniyle, hiçbir suretle vergi incelemesi ve tarhiyatı yapılmayacağı belirtiliyor.
Korumanın sınırları net değil
Bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle, hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacağına ilişkin açıklama bana iki nedenle yeterli gelmiyor.
Birincisi, bildirilen varlıklar nedeniyle değil ama başka nedenlerle inceleme yapılıp yapılmayacağı açık değil. Başka devletlerden bilgi değişimi çerçevesinde gelen bilgilerden veya bir ihbarla gelen bilgiden hareketle inceleme yapılıp yapılmayacağı netleştirilmeli.
İkincisi, bildirilen varlıklardan kaynaklanan ve ilgili dönemlerde beyan edilmeyen gelirler için koruma olup olmadığı açık değil. Bir önceki varlık barışı kanunu olan 6736 sayılı Kanun’la ilgili olarak yayımlanan 4 seri no.lu Tebliğ'de bu konuda daha ayrıntılı açıklama yapılmış ve oldukça kapsamlı dört ayrı örnekle konu ayrıntılandırılmıştı. Örneklerden birinde; bir gerçek kişinin sahip olduğu nakit para ile 2011 yılında İngiltere’de hisse senedi aldığı, söz konusu hisse senetlerinden 2012 yılında temettü geliri elde ettiği ve aynı yıl içinde bu hisse senetlerini satarak değer artışı kazancı elde ettiği, daha sonra, bu işlemlerden elde ettiği gelirler de dahil olmak üzere, yurt dışındaki toplam varlığını eurobond alımında kullandığı, sonraki tarihlerde eurobondların elde tutulma sürecinde faiz geliri, ayrıca bu eurobondların bir kısmının satışından dolayı da değer artışı kazancı elde ettiği, bu şekilde oluşturduğu varlığı nakit veya eurobond olarak 6736 sayılı Kanun kapsamında Türkiye’ye getirdiği belirtilerek, bu kişinin Türkiye’ye getirdiği söz konusu varlıklar nedeniyle, 2011 yılından 2016 yılı sonuna kadar olan dönem için yurt dışında elde ettiği kazanç ve iratlara ilişkin olarak veya bu varlıkların Türkiye’ye getirilmesi nedeniyle, herhangi bir vergi türü yönünden hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılamayacağı ve vergi cezası kesilemeyeceği açıklaması vardır.
6736 sayılı Kanun uygulamasıyla ilgili olarak yayımlanan söz konusu tebliğde yer alan açıklama ve örneklerin benzeri açıklama ve örneklerin bu tebliğde de yer almasında yarar olduğunu düşünüyorum.
Son olarak şunu söylemek isterim: Varlık barışı benzeri uygulamalarda en kötü durum belirsizlik.