Varlık Barışı ve uygulaması (3) Yurtdışından elde edilen kazançlara tanı
Bilindiği üzere, "Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun" 22/11/2008 tarihli ve 27062 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. Anılan kanun ile; gerçek ve tüzel kişilerce yurtdışında sahip olunan para, döviz, altın, hisse senedi, tahvil ve diğer menkul kıymetlerin Türkiye'ye getirilmesi, taşınmazların kayda alınması suretiyle milli ekonomiye kazandırılması amaçlanmış; sahip olunan söz konusu kıymetlerin banka ve aracı kurumlara ya da vergi dairlerine bildirilmek ve cüz'i bir oranda vergi ödenmek suretiyle kayda alınması ve yapılan bu beyanlardan hareketle inceleme yapılmaması öngörülmüştür. Keza, gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin yurtiçinde sahip oldukları bu türden varlıklar için de benzer düzenlemeler yapılmış ve bu varlıkların işletmelere sermaye olarak konulması teşvik edilmeye çalışılmıştır. Bu uygulamalara ilişkin usul ve esasların neler olduğu 18 ve 25 Aralık 2008 tarihli yazılarımızda açıklanmıştır.
Anılan kanunun geçici 1'inci maddesi ile de; yurtdışında elde edilen bazı kazançlar, kanunda öngörülen sürelerde Türkiye'ye getirildiği takdirde, gelir veya kurumlar vergisinden istisna edilmektedir.
İstisna uygulamasından Türkiye'de tam mükellef olarak vergilendirilen gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri (Serbest bölgelerde faaliyet gösteren mükellefler dahil), bu kazançlarını Türkiye'ye transfer etmeleri şartıyla yararlanabileceklerdir.(Bilindiği üzere, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarımızda, tam mükellef olanların, ana prensip olarak, gerek Türkiye'de gerekse Türkiye dışında elde ettikleri gelirlerin Türkiye'de vergilendirilmesi öngörülmekte, ancak bazı gelirler için bu prensibin aksine düzenlemeler de yer almaktadır. Nitekim, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 5. maddesinde yapılan düzenleme ile kurumların yurtdışından elde ettikleri belli kazançlar, bu kazançların elde edildiği yabancı iştiraklerde belli oranda sermaye payına sahip olma, bu kazançlar üzerinden bulunduğu ülkede belli oranlarda vergi ödenmiş olması vb. gibi kanunda öngörülen şartların yerine getirilmesi halinde, kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.)
5811 sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun'un geçici 1. maddesi ile getirilen istisnadan sadece kurumlar vergisi mükellefleri değil, gelir vergisi mükellefleri de yararlanabileceklerdir. Keza, bu istisnadan yararlanmak için sadece Türkiye'ye belli tarihlere kadar getirilme şartı aranmakta, bunun dışında bir şart aranmamaktadır. Bu istisna kapsamına;
•- Kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kurumlara ilişkin iştirak hisselerinin satışından doğan kazançlar,
•- Kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kurumlardan elde edilen iştirak kazançları,
•- Yurtdışında bulunan işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla elde edilen ticari kazançlar, girmektedir.
30/4/2009 (bu tarih dahil) tarihine kadar elde edilen bu kazançlar ile kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kurumların tasfiyesinden doğan ve 31/10/2009 (bu tarih dahil) tarihine kadar elde edilen kazançlar da bu istisna kapsamındadır.
Madde kapsamına giren ve yurtdışından elde edilen kazançlara ilişkin istisna uygulamasından yararlanılabilmesi için;
- Yurtdışı iştirak kazancı ile yurtdışı iştirak hissesi satış kazancının ya da yurtdışı şube kazancının 31/5/2009 tarihine kadar,
- Kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kurumların tasfiyesinden doğan kazancın ise 31/10/2009 tarihine kadar
Türkiye'ye transfer edilmiş olması gerekmektedir.
Bu kazançların ilgili mevzuat çerçevesinde Türkiye'ye getirildiği, mükelleflerce kanaat verici belgelerle ispat edilecektir.
Kanun maddesinin lafzından, ilk bakışta, geçmiş yıllarda da elde edilmiş olsa ya da bu kanunun yürürlüğünden itibaren 30.04.2009 tarihine kadar da elde edilse kapsam dahilindeki yurtdışı kazançlarının tümünün bu istisnadan yararlandırılacağı anlamı çıkarılabilmektedir. Ancak, Maliye Bakanlığı'nca konuya ilişkin olarak yayımlanan tebliğde, madde hükmü bu şekilde yorumlanmamış, sadece, kanunun yürürlük tarihinden 30.04.2009 tarihine kadar elde edilecek kazançlar için istisnanın uygulanacağı ifade edilmiştir.
Buna göre; kanunun yürürlüğe girdiği 22.11.2008 tarihinden itibaren 31/12/2008 tarihine kadar elde edilen ve 31/5/2009 tarihine kadar Türkiye'ye transfer edilen yurtdışı iştirak kazançları ve yurtdışı iştirak hisselerinin elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar 2008 yılına ilişkin verilecek yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerinde gelire veya kurum kazancına dahil edilmek ve beyannamelerin ilgili satırında gösterilmek suretiyle vergiden istisna edilebilecektir.
1/1/2009 tarihinden itibaren, 30/4/2009 (bu tarih dahil) tarihine kadar elde edilen ve 31/5/2009 tarihine kadar Türkiye'ye transfer edilen yurtdışı iştirak kazançları ve yurtdışı iştirak hissesi satış kazançları 2009 yılı için verilecek yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerinde beyan edilerek istisnaya konu edilebilecektir.
Yurtdışında bulunan işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla elde edilen şube kazançları takvim yılının son günü itibarıyla kesin olarak tespit edileceğinden, sadece 2008 yılına ilişkin olarak elde edilen bu türden kazançlar 2008 yılında geçici vergi dönemleri itibarıyla geçici vergi beyanına konu edilmiş olsa dahi, 31/5/2009 tarihine kadar Türkiye'ye transfer edilmek şartıyla, 2008 yılına ilişkin verilecek yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerinde gelire veya kurum kazancına dahil edilmek ve beyannamelerin ilgili satırında gösterilmek suretiyle istisnaya konu edilecektir.
Aynı şekilde, kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kurumların, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra gerçekleşen tasfiyelerinden doğan ve 31/10/2009 (bu tarih dahil) tarihine kadar Türkiye'ye transfer edilen kazançları da ilgili olduğu dönemler itibarıyla yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerinde gelire veya kurum kazancına dahil edilmek ve beyannamelerin ilgili satırında gösterilmek suretiyle istisnaya konu edilecektir.
Kanunun yürürlüğe girdiği 22/11/2008 tarihinden önce elde edildiği halde kayıtlara intikal ettirilmeyen ve beyan dışı bırakılan iştirak kazançları, iştirak hisselerinin elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar, yurtdışı şube kazançları ile Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce elde edilen yurtdışı tasfiye kazançları ile ilgili olarak bu istisna hükmünden yararlanılması mümkün bulunmamaktadır. Ancak, söz konusu kazançların kanunun 3'üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen hükümden (önceki haftalardaki yazılarımızda belirtildiği şekilde; yurtdışındaki varlıkların banka veya aracı kurumlara yatırılması ya da vergi dairesine beyan edilerek yurda getirilmesi çerçevesinde, bu varlıklar üzerinden yüzde 2 oranında vergi ödeyerek)) yararlanarak Türkiye'ye getirilme imkanı bulunmaktadır.