Varlık Barışı ve uygulaması (2)
Dr. Mehmet ŞAFAK
3. Ortak hususlar
A- Şirketlerin kanuni temsilcileri, ortakları veya vekilleri adına görünen varlıkların durumu
Şirketlerin
- Kanuni temsilcileri,
- Ortakları ya da
- Şirket veya şirketin ortakları adına kanun kapsamına giren varlıkları 1/10/2008 tarihinden önce yetkili kuruluşlarca düzenlenen bir vekalet veya temsil sözleşmesine istinaden değerlendirmeye yetkili olanların,
01.10.2008 tarihi itibarıyla sahip oldukları ve yurtdışında bulunan varlıklarının, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde şirket adına bildirim ve beyana konu edilerek Türkiye'ye getirilmesi veya Türkiye'deki banka veya aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi ya da Türkiye'de bulunan ancak 1/10/2008 tarihi itibarıyla yasal defter kayıtlarında işletmenin özkaynakları arasında yer almayan varlıklarının Tebliğde yapılan açıklamalar çerçevesinde şirket adına beyan edilerek süresi içinde sermaye artırımında kullanılması halinde, bu varlıklara ilişkin olarak şirketin, kanun hükümlerinden yararlanabilmesi (vergi incelemeleri ile ilgili barış hükümlerinden şirketin yararlanabilmesi) mümkün olacaktır.
Şirket veya şirket ortaklarına ait olduğu halde, yukarıda belirtilenler dışındaki kişilerce tasarruf edilen varlıkların kanun hükümleri çerçevesinde şirket adına bildirim veya beyana konu edilebilmesi ve kanunun 3'üncü maddesinin beşinci fıkra hükmünden (Vergi Barışı'ndan) yararlanılabilmesi için bildirim veya beyan dışındaki nedenlerle yapılacak inceleme esnasında söz konusu varlıkların şirket veya şirket ortaklarına ait olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir.
B- Varlıkların bildirim ve beyan değeri
Gerek yurtdışında gerekse Türkiye'de bulunan varlıkların, vergi dairelerine beyan edilmesi ile banka veya aracı kurumlara bildirilmesinde ya da yasal defterlere kaydedilmesinde, bu varlıkların rayiç bedelinin Yeni Türk Lirası karşılığı esas alınacaktır.
Rayiç bedel, söz konusu varlıkların sahiplerince bildirim veya beyan tarihi itibarıyla belirlenen alım-satım bedeli olup bu bedelin gerçek durumu yansıtması gerekmektedir.
Döviz ve döviz cinsinden varlıklarda TC Merkez Bankası döviz alış kuru dikkate alınarak Yeni Türk Lirası karşılığı beyana ve bildirime konu edilecektir.
C- Bildirilen veya beyan edilen varlıkların yasal defter kayıtlarına intikal ettirilmesi
1/10/2008 tarihi itibarıyla yurtdışında sahip olunan varlıklardan bildirilen veya beyan edilen varlıklar, Vergi Usul Kanunu uyarınca defter tutan mükelleflerce, istenilmesi halinde, yasal defterlere kaydedilebilecektir.
Türkiye'de bulunan; ancak, 1/10/2008 tarihi itibarıyla gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince yasal defter kayıtlarında işletmelerin özkaynakları arasında yer almayan varlıklarda ise, Vergi Usul Kanunu uyarınca defter tutma yükümlülüğü bulunan mükelleflerin söz konusu varlıkları yasal defterlere kaydetmeleri zorunludur.
a- Yurtdışında sahip olunan varlıkların kayıtlara intikali
Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu kanun hükümleri uyarınca yasal defterlerine kaydettikleri kıymetleri için pasifte özel fon hesabı açacaklardır. Söz konusu hesap sermayenin cüz'ü addolunacak ve sermayeye ilave dışında başka bir amaçla kullanılamayacaktır. Fon hesabında tutulan bu tutarlar, işletmenin tasfiye edilmesi halinde vergilendirilmeyeceği gibi Gelir Vergisi Kanunu'nun 81'inci maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 19 ve 20'nci maddeleri uyarınca gerçekleşecek devir ve bölünme hallerinde de vergilendirilmeyecektir.
Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler, söz konusu kıymetleri defterlerinde ayrıca göstereceklerdir.
Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince yukarıda yapılan açıklamalara göre yasal defterlere kaydedilen bu varlıklar, dönem kazancının tespitinde gelir unsuru olarak dikkate alınmayacaktır.
Söz konusu varlıklar, banka veya aracı kurumlara bildirilen ya da vergi dairelerine beyan edilen ve beyan tarihi itibarıyla belirlenen Yeni Türk Lirası karşılığı değerleriyle kaydedilebilecektir.
b-Türkiye'de sahip olunan varlıkların kayıtlara intikali
b.1. Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerce yapılacak işlemler
Bilanço esasına göre defter tutan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye'de bulunan ancak, 1/10/2008 tarihi itibarıyla yasal defter kayıtlarında işletmelerin özkaynakları arasında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazların, yasal defterlere kaydedilmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin taşınmazlar dışındaki varlıklarını, öncelikle banka veya aracı kurumlardaki hesaplara yatırmaları gerekmektedir. Bu şekilde banka veya aracı kurumlara yatırılarak varlığı ispatlanan varlıkların, bu tutarlar üzerinden yasal defterlere kaydedilmesi mümkün olacaktır. Vergi dairelerine beyan edilen taşınmazlar ise yasal defterlere, vergi dairelerine beyan edilen değeriyle kayıt edilecektir.
Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, kanun hükümlerine göre yasal defterlerine kaydettikleri varlıklar için pasifte özel bir fon hesabı açacaklardır. Bu fon hesabı, sermayenin cüz'i addolunacak ve beyan tarihinden itibaren altı ay içinde sermayeye ilave edilecektir.
Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince yukarıda yapılan açıklamalara göre yasal defterlere kaydedilen bu varlıklar dönem kazancının tespitinde gelir unsuru olarak dikkate alınmayacaktır.
b.2. Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerce yapılacak işlemler
Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin, taşınmazlar dışındaki varlıklarını öncelikle banka veya aracı kurumlardaki hesaplara yatırmaları gerekmektedir. Bu şekilde banka veya aracı kurumlara yatırılarak varlığı ispatlanan varlıklar ile taşınmazların, beyan edilen değerleri üzerinden serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı defterine kayıt edilmesi gerekmektedir.
Bu varlıklar dönem kazancının tespitinde gelir unsuru olarak dikkate alınmayacaktır.
b.3. Defter tutma yükümlülüğü bulunmayanlar tarafından yapılacak işlemler
Defter tutma yükümlülüğü bulunmayanların da varlık barışından yararlanması mümkündür. Bunların, beyan ettikleri taşınmazlar dışındaki varlıklarını, banka veya aracı kurumlardaki hesaplara yatırmaları gerekmektedir. Anılan mükellefler için başka bir şart aranmayacaktır.
D- Gider ve amortisman uygulaması
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde ödenen vergilerin, hiçbir suretle gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınması ya da başka bir vergiden mahsup edilmesi mümkün değildir.
Bildirilerek veya beyan edilerek yasal defter kayıtlarına intikal ettirilen taşınmazlar hakkında 213 sayılı kanunda yer alan amortismanlara ilişkin hükümler uygulanmayacaktır.
İşletmeye kaydedilen bu varlıkların daha sonra elden çıkarılmasından doğan zararlar, gelir veya kurumlar vergisi uygulaması bakımından gelirin veya kurum kazancının tespitinde gider veya indirim olarak kabul edilmeyecektir.
E- Bildirim ve beyanın vergi incelemesi karşısındaki durumu
Yurtiçinde ve yurtdışında sahip olunan varlıklardan bildirime ve beyana konu edilenler ile ilgili olarak 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin, bu bildirim ve beyanlardan hareketle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılması söz konusu olmayacaktır. Ancak, kanunun yürürlüğe girdiği 22.11.2008 tarihinden önce başlamış vergi incelemelerine ise devam edilecek ve bu kanun hükümleri kapsamında yapılan beyan ve bildirimlerin, bu incelemeler sonucunda yapılacak vergi tarhiyatlarına etkisi olmayacaktır. Keza, bu beyan ve bildirimlerin, 1/1/2008 tarihinden sonraki dönemlere ilişkin yapılacak vergi incelemelerine de etkisi olmayacaktır.
Kanun kapsamında bildirim veya beyan dışındaki herhangi bir nedenle, kanunun yürürlüğe girdiği 22.11.2008 tarihinden sonra, 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak vergi incelemesi yapılması halinde, bu incelemeler sonucu gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farklarından, kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen tutarlar mahsup edilecektir. Keza, yıllık gelir veya kurumlar vergisi yönünden tespit edilen matrah farklarından bildirilen veya beyan edilen tutarların mahsup edilmesi halinde, bu vergilere yönelik olarak önerilen geçici vergi matrah farkından da mükerrer indirime yol açmayacak şekilde mahsup yapılacağından, anılan matrah farklarına yönelik olarak ayrıca geçici vergi hesaplanması söz konusu olmayacaktır.
Kanun kapsamında bildirim veya beyan dışındaki herhangi bir nedenle, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak vergi incelemesi yapılması halinde matrah farkından mahsup uygulaması, gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farklarıyla sınırlıdır.
Dolayısıyla, mükelleflerin gelir, kurumlar ve katma değer vergisine ilişkin vergi farkları ve haksız iadeden kaynaklanan tarhiyatlar ile bu vergiler dışındaki diğer vergilere yönelik yapılacak inceleme ve tarhiyatlar bu kapsamda değerlendirilmeyecektir.
4. Ortaklar cari hesabında yer alan borçların durumu
Kanun hükümlerinde açık bir şekilde yer almamakla birlikte, konuya ilişkin olarak Maliye Bakanlığı'nca yayımlanan Tebliğde; işletmelerin bilançolarında, ortaklar cari hesabında yer alan ortaklara borç tutarlarının kanunun 3'üncü maddesinin ikinci fıkrası kapsamında bankalara işletme adına yatırılmak suretiyle beyan edilmesi halinde, bahse konu borç tutarlarının bilanço pasifinde açılacak özel fon hesabına kaydedilebileceği ve süresinde sermayeye ilave edilebileceği, bu durumda, beyan edilecek bu tutarların da kanunun 3'üncü maddesinin beşinci fıkrası çerçevesinde, vergi incelemesi ile ilgili varlık barışından faydalanacağı belirtilmiştir. Böylelikle, daha önce ortaklar cari hesapları kanalıyla işletmeye sokulmuş değerler için, daha sonra, 01.01.2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin inceleme yapılamayacak ya da başka nedenlerle yapılacak incelemelerden doğacak farklardan bu tutarlar mahsup edilecektir.
Bu işlemlerin nasıl yapılacağı konusunda ayrıntılı açıklama yapılmamıştır. Ancak, kanımızca, bu düzenlemelerden yararlanabilmek için, halen şirketin aktifinde duran varlıklar bankaya tekrar yatırılırsa, dışarıdan para girişi olmadan bu hükümlerden yararlanılabileceği yönündedir. Elbette bu değerler vergi dairesine beyan edilecek ve üzerinden yüzde 5 oranında vergi ödenecektir.