Varlık Barışı için yeniden tanınan imkan
Dr. Mehmet ŞAFAK
Bilindiği üzere, kamuoyunda "Varlık Barışı" olarak adlandırılan 5811 sayılı "Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun" ile üç ayrı başlık altında toplanabilecek düzenlemeler yapılmıştı. Anılan düzenlemelere ilişkin açıklamalarımız daha önceki 18 ve 25 Aralık 2008 ve 8 Ocak 2009 tarihli yazılarımızda yer almıştı. Anılan yazılarımızda açıklandığı üzere, söz konusu yasa düzenlemesi ile getirilen imkanlar şöyleydi:
1- Gerçek ve tüzel kişilerce yurtdışında sahip olunan para, döviz, altın, hisse senedi, tahvil ve diğer menkul kıymetlerin Türkiye'ye getirilmesi, taşınmazların kayda alınması suretiyle milli ekonomiye kazandırılması; sahip olunan söz konusu kıymetlerin banka ve aracı kurumlara ya da vergi dairlerine bildirilmek ve beyan edilen bu değerlerin tutarları üzerinden % 2 oranında vergi ödenmek suretiyle kayda alınması ve yapılan bu beyanlardan hareketle inceleme yapılmaması,
2- Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin yurtiçinde sahip oldukları aynı türden varlıklar için de bu varlıkların vergi dairelerine beyan edilmesi ve beyan edilen tutarlar üzerinden % 5 oranında vergi ödenmesi suretiyle bu beyanlardan hareketle inceleme yapılmaması,
3- Türkiye'de tam mükellef olarak vergilendirilen gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin (Serbest bölgelerde faaliyet gösteren mükellefler dahil),
- Kanunun yürürlüğe girdiği 22/11/2008 tarihinden 30/4/2009 (bu tarih dahil) tarihine kadar elde ettikleri ve 31/5/2009 tarihine kadar Türkiye'ye transfer edilen Yurtdışı iştirak kazancı ile yurtdışı iştirak hissesi satış kazancının ya da yurtdışı şube kazancı üzerinden vergi alınmaması (vergiden istisna tutulması) ve
- Kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kurumların tasfiyesinden doğan ve 31/10/2009 tarihine kadar Türkiye'ye transfer edilen kazançlarından vergi alınmaması.
Anılan yazılarımızda da belirtildiği üzere; yukarıda 1 ve 2 no'lu bölümlerde belirtilen uygulamadan yararlanmak için bildirimde veya beyanda bulunma süresi 02 Mart 2009 Pazartesi akşamı sona ermişti.
Bu kez, 10.07.2009 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 5917 sayılı kanun ile 5811 sayılı kanunda değişiklik ve ilaveler yapılmış ve böylece anılan düzenlemelerden yararlanmak isteyenlere yeniden imkan tanınmıştır.
Yapılan bu değişikliklere göre;
Gerçek veya tüzel kişilerce 1/06/2009 tarihi itibarıyla yurtdışında sahip olunan;
- Para,
- Döviz,
- Altın,
- Menkul kıymet ve
- Diğer sermaye piyasası araçları ile
- Varlığı kanaat verici bir belgeyle ispat edilen taşınmazlar
30.09.2009 akşamına kadar yeni Türk Lirası değerleriyle;
· Dilekçe ile bankalara bildirebilecek
Veya,
· Beyanname ile gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairelerine beyan edilebilecek (Bu varlıklara ilişkin beyanname elektronik ortamda da verilebilecek olup, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerini elektronik ortamda vermek zorunda olan mükellefler ise anılan beyannamelerini de elektronik ortamda vermek zorundadırlar),
Ya da,
· Bu kapsamdaki varlıklardan menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları dilekçeyle aracı kurumlara da bildirilebilecektir.
Kanun kapsamında beyan edilen veya bildirilen ve taşınmazlar dışında kalan söz konusu varlıkların beyan veya bildirim tarihinden itibaren bir ay içinde Türkiye'ye getirilmesi ya da Türkiye'deki banka veya aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi gerekmektedir.
Vergi dairelerine beyan edilen varlıkların değerleri üzerinden, vergi dairelerince % 2 oranında vergi tarh edilecektir. Bu şekilde hesaplanan vergi, tarhiyatın yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenecektir.
Banka veya aracı kurumlar, kendilerine bildirilen varlıklara ilişkin olarak, varlıkların bildirim değerleri üzerinden % 2 oranında vergi kesintisi yapacaklar ve hesapladıkları vergiyi, aylık olarak vergi sorumlusu sıfatıyla, bildirimi izleyen ayın on beşinci günü akşamına kadar bir beyanname ile kurumlar vergisi yönünden bağlı oldukları vergi dairelerine elektronik ortamda bildireceklerdir. Tahakkuk eden vergiler ise aynı sürede ödenecektir.
Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye'de bulunan ancak 1/06/2009 tarihi itibarıyla yasal defter kayıtlarında işletmelerin özkaynakları arasında yer almayan;
· - Para, altın, döviz,
· - Menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları,
· - Taşınmazlar,
30.09.2009 akşamına kadar yeni Türk Lirası değeriyle, beyanname ile gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairelerine beyan edilebilecektir. Anılan beyannameler elektronik ortamda da verilebilecektir. Ancak, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerini elektronik ortamda vermek zorunda olan mükellefler, bu beyannamelerini de elektronik ortamda vermek zorundadırlar. (Türkiye'de sahip olunan varlıklar için bu yasa hükümlerinden yararlanabilmede sadece, vergi dairelerine beyanname vermek gerekmektedir. Banka ya da aracı kurumlara bildirim söz konusu değildir.)
Vergi dairelerine beyan edilen varlıkların değerleri üzerinden vergi dairelerince % 5 oranında vergi tarh edilecektir. Bu şekilde hesaplanan vergi, tarhiyatın yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenecektir.
Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, kanun hükümlerine göre yasal defterlerine kaydettikleri varlıklar için pasifte özel bir fon hesabı açacaklardır. Bu fon hesabı, sermayenin cüz'ü addolunacak ve beyan tarihinden itibaren altı ay içinde sermayeye ilave edilecektir.
Yurtiçinde ve yurtdışında sahip olunan varlıklardan bildirime ve beyana konu edilenler ile ilgili olarak 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin, bu bildirim ve beyanlardan hareketle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılması söz konusu olmayacaktır. Kanun kapsamında bildirim veya beyan dışındaki herhangi bir nedenle, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra, 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak vergi incelemesi yapılması halinde, bu incelemeler sonucu gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farklarından, kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen tutarlar mahsup edilecektir. Keza, yıllık gelir veya kurumlar vergisi yönünden tespit edilen matrah farklarından bildirilen veya beyan edilen tutarların mahsup edilmesi halinde, bu vergilere yönelik olarak önerilen geçici vergi matrah farkından da mükerrer indirime yol açmayacak şekilde mahsup yapılacağından, anılan matrah farklarına yönelik olarak ayrıca geçici vergi hesaplanması söz konusu olmayacaktır. Ancak, yapılan bu değişiklik ve süre uzatımı sonucu beyanda bulunanlardan 19/6/2009 tarihinden önce haklarında vergi incelemelerine başlanmış olanlar, bu incelemelerle ilgili olarak bu düzenlemelerden yararlanamayacaklardır.
Öte yandan, 22/11/2008 tarihi ile 2/3/2009 tarihleri arasında yapılan bildirim veya beyanlar nedeniyle tahakkuk eden ve süresinde ödenmeyen vergilerin 30/9/2009 tarihine kadar gecikme zammıyla birlikte ödenmemesi halinde, kanunun, yukarıda belirtilen 3'üncü maddesinin beşinci fıkrasındaki, sonradan yapılacak diğer incelemelerde bulunacak matrah farklarından mahsup imkanından yararlanılamayacaktır.
Yazımızın başında 3 no'lu bölümde belirtildiği üzere, 5811 sayılı kanunla, yurtdışında elde edilen bazı kazançlar, kanunda öngörülen sürelerde Türkiye'ye getirildiği takdirde, gelir veya kurumlar vergisinden istisna edilmişti. 5917 sayılı kanunla bu süreler de değiştirilmiş ve uzatılmıştır. Yapılan yeni düzenlemeye göre;
1) Tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların 1/5/2009 ile 31/12/2009 tarihleri arasında;
a) Kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kurumlara ilişkin iştirak hisselerinin satışından doğan kazançları,
b) Kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kurumlardan elde ettikleri iştirak kazançları,
c) Yurtdışında bulunan işyeri ve daimi temsilcileri aracılığıyla elde ettikleri ticari kazançları,
28/2/2010 tarihine kadar Türkiye'ye transfer edilmesi kaydıyla gelir veya kurumlar vergisinden müstesnadır.
2) Tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların, kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kurumların 1/11/2009 ile 31/12/2009 tarihleri arasında tasfiyesinden doğan kazançları, 31/12/2009 tarihine kadar Türkiye'ye transfer edilmiş olması kaydıyla gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır.
Sonuç olarak, Varlık Barışı kapsamında beyan edilecek değerler vergi incelemeleri için bir nevi sigorta gibi koruyucu kalkan işlevi görebileceğinden daha önce bu düzenlemeden yararlanmamış olanlar, dilerlerse, ikinci kez tanınan bu imkandan yararlanabilirler.