Vakit kaybetmeden, kendimizi aldatmadan...

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

2015 yılı büyümesinin yüzde 4 ile Orta Vedeli Program hedefinde gerçekleştiği geçen hafta sonu açıklandı. Bununla birlikte bir yıl önce 10 bin 390 dolar olan kişi başına milli gelirimizin 1129 dolar gerileyerek, 9 bin 261 dolara indiği belirtildi.  

Bu sonucu iyimser olarak değerlendirenler bir yandan G-20  ülkeleri içersinde en hızlı büyüyen 4. ülke olduğumuzu, geçen yılın iki seçimine rağmen bu büyümeyi elde etmemizin başarı olduğunu, teröre rağmen Türkiye ekonomisin 25 çeyrektir pozitif büyüme gerçekleştirdiğini, büyümemizin OECD ve IMF tahminlerinin de üstünde olduğunun altını çiziyorlar.

Konuyu madalyonun öbür yüzüne bakarak değerlendirenler ise büyümenin tüketime dayalı bir büyüme olduğunu, yüzde 4 büyümenin yüzde 2.98’inin hane halkı tüketim harcamalarından kaynaklandığını, yatırımların büyümeye katkısının yüzde 0.75’te kaldığını, yatırım fakiri bir büyüme olduğunu, net ihracat ve stok değişimlerinin ise büyümeye yüzde 0.30 negatif katkı yaparak aşağıya çektiğini belirterek, büyümenin yapısal irdelemesinin olumsuz sonuç verdiğini ortaya koyarak memnuyetsizliklerini belirtiyorlar.

Geçen hafta kaleme aldığım yazımda Cumhuriyetin 100 yılı 2023 için koyduğumuz hedeflere bundan sonra her yıl yüzde 7 büyüsek bile ulaşamayacağımızı ortaya koyup, bir yandan “gerçekçiliğini yitirmiş” bu hedefleri vakit kaybetmeden revize ederek, “gereçekçi hedeflerle” yola devam etmemiz gerektiğini belirttim. Bir yandan da büyümemizi ivmelendirmek için yeni ve süreklilik taşıyan bir reformist politikayı oluşturacak çalışmaya başlamamızı önermiştim...

Bunun daha iyi anlaşılması için, daha önce yazdığım 2023 hedeflerinden bundan sonra her yıl yüzde 7 büyüsek bile sapmamızın ne olacağını bir kez daha hatırlatayım. 2023 GSMH hedefimiz 2 trilyon dolar iken, bunun yüzde 30 altında 1 trilyon 425 milyar dolara ulaşabiliyoruz. 500 milyar dolarlık ihracat hedefimize karşı ancak 260 milyar dolarlık ihracatla hedefin yüzde 52’sinde kalıyoruz. 25 milyon dolarlık kişi başına milli gelir yerine ulaşabileceğimiz 16 bin 836 dolarlık milli gelirle de hedefin yüzde 33 altında kalıyoruz.

İşte bu nedenle başlıkta belirttiğim gibi vakit kaybetmeden, kendimizi aldatmadan büyümeyi sağlıklı ve sürekli kılacak yeni bir reformist kalkınma programını hayata geçirmek için çalışma başlatmalıyız.

Bu çalışmanın bir yanında ekonomik konular yer alırken, bunu gerçekleştirmemize katkıda bulunacak, hukuki, demokratik ve eğitim alanlarındaki reformlar da yer almalıdır. Ayrıca, unutmuş gibi göründüğümüz Mustafa Kemal’in “Yurtta Sulh, Dünyada Sulh” sözünü hatırlayarak, bir yandan yurtta sulhu ihya ederken, diğer yandan çevremizdeki komşu ülkelerle “çatışma kültürü” içeren ilişkilerin “uzlaşma kültürüne” dönüştürülmesinin adımlarını vakit kaybetmeder atmalıyız. Ancak, bu yolda adımlar atarak doğru yolda yürümeye, büyümemizi artırıp, demokrasimizi geliştirebiliriz. Bunu kendimizi aldatmadan, içerden dışardan “düşmanlar”ın engelledikleri iddiasını ortaya koymadan, onların engellerine rağmen “iyi yoldayız” demeden, vakit kaybetmeden yapabilmeliyiz.

Son dönemde gittiğim Anadolu kentlerindeki insanlarımızın, bunu düşündüğünü, siyasilerin  bahaneler üretmeden önerilerine kulak vererek, katılımcı yöntemle çözüm üretimine kendilerini de ortak ederek bunu başarmalarını bekliyorlar. İçinde bulunulan durumun yaşanmakta olan sorunların “kaderimiz olmadığının” her sohbette altını çiziyorlar...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar