V for Vendetta

UZMAN GÖRÜŞÜ
UZMAN GÖRÜŞÜ [email protected]

Murat BERK-Yapı Kredi Yatırım

Maalesef gelişmeler bizim öngörülerimiz paralelinde gerçekleşmeye devam ediyor. Aylardır, emtia -özellikle gıda ve enerji- fiyatlarındaki artışın yaratabileceği sorunların altını çizmiştik. Uyarılarımızın içinde özellikle bu artışların 2008'e benzer sosyal sorunlara yol açabileceğini de vurgulamıştık.

Tüm dikkatler, Tunus sonrası Mısır'a yönelirken, başka ülkelerin de ciddi sorunlar ile karşı karşıya kalma potansiyeline sahip olduğunu düşünüyoruz. Bu ülkelere yeniden bir iç savaşın eşiğine gelen Lübnan'ı örnek gösterebiliriz.

Bir süredir İrlanda, Yunanistan, İtalya, Portekiz, İspanya'da kitlesel protesto eylemlerin devam ettiğini de belirtmek gerekiyor. İrlanda'da koalisyon ortağı Yeşiller Partisi, Başbakan Brian Cowen'ın hükümetinden çekildi.  Yeşiller'in bu kararı ekonomik krizle mücadele eden hükümeti sona yaklaştırırken, daha önce 11 Mart'ta yapılacağı  açıklanan seçimlerin de öne alınması olasılığı belirdi. Bankacılık sektöründe yaşanan sorunların ardından ağır bir ekonomik kriz yaşayan İrlanda, Avrupa Birliği ve IMF'yle  kredi anlaşması imzalamış ve bu çerçevede kemer sıkma programı uygulanmaya başlanmıştı.

Bazı kesimler tarafından medeniyetin beşiği sayılan İngiltere'de yıllar sonra ilk kez Parlamento Meydanı'nında oldukça geniş katılımlı protesto eylemlerinin yapıldığını ve Maliye Bakanlığı'nın camlarının kırılarak, içeri girmeye çalışıldığını belirtelim. Bu görüntüler bazı açılardan "V for Vendetta"  filmindeki ayaklanma sahnelerini anımsatıyordu.

Yine demokrasinin örnek gösterilen ülkelerinden ABD'de, Cumhuriyetçi Parti'nin bile çoğunluğunu korkutan ve "Çay Partisi" ismliyle anılmaya başlanan popülist bir dalga yükselmeye başladı. "Çay Partisi" ismi, Büyük Britanya'dan gelen yüksek vergili çayın ve İngiltere'nin protesto edilmesinden geliyor. Çay Partisi, 16 Aralık 1773 yılında Boston Limanı'nda İngiliz gemilerindeki tonlarca çayın Amerikalılar tarafından denize dökülmesi ve bununla birlikte Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nı başlatan etkenlerden bir tanesi olmasıyla da biliniyor.

Ayrıca Avrupa'da ve Amerika'da, göçmen karşıtı duyguların artık marjinal olmaktan çıkıp yaygınlaştığı ve hükümetlerin politikalarına daha içe kapanmacı politikalar şeklinde yansıdığını gözlemliyoruz.

Dolayısıyla alttan gelen dalganın sadece "gelişmekte olan" veya geri kalmış ülkelerin sorunu diye algılamanın hata olduğunu söyleyebiliriz. Daha önce de belirttiğimiz gibi bazı açılardan içinde bulunduğumuz ortamı 1970'lere bazı açılardan da 2007-2008'lere benzetiyoruz.

Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, ekonomik temeller sağlam, piyasalar sakin gibi doğru fakat yüzde yüz bir güvence sağlamayan söylemlere tamamen güvenmemek gerektiğini düşünüyoruz. Tarihin daha önce bize göstermiş olduğu gibi piyasa güveni denilen olgunun çok kısa sürede inanılmaz bir şekilde değişiklik gösterebileceğini -Yunanistan ve Portekiz örneği- unutmamalıyız. Güven krizini tahmin etmek çok zor... Bunun yanında çeşitli gelişmelerin ve göstergelerin izlenebileceğini, ihtimallere karşı elden geldiğince önlem alınabilabileceğini de tekrar belirtmek istiyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Euro nereye koşuyor? 03 Ağustos 2017