Uzun vadeli boğa piyasası mı başladı?
UZMAN GÖRÜŞÜ / Alper Koç / Yatırım Finansman
Piyasalarda son dönemde yaşanan iyimserliğin ardındaki nedenlerden en önemlisi olarak , yaşanan ekonomik durgunluğun, merkez bankasının son dönemdeki para politikalarına sağladığı olumlu etkiyi gösterebiliriz. Daha önce çeşitli yorumlarımızda, dezenflasyon süreci içerisinde Türkiye'de de bir süre sonra faizlerde düşüş sürecinin başlamasını, ardından hisse senetlerine olan ilginin artmasını beklediğimizi dile getirmiştik. Bugün geldiğimiz noktada daha önce de vurguladığımız gibi Türkiye'nin kısa- orta vadeli hikayesinin bu olduğunu düşünüyoruz. Fakat 2009 sonuna ya da 2010 senesi ilk çeyreğinin sonuna kadar yayılmasını beklediğimiz orta vadeli ayrışma ve tepki yükselişi, beklediğimizden hızlı ve daha kısa vadede gerçekleşti. Peki Türkiye'nin kısa-orta vadede dünya piyasalarından olumlu yönde ayrışmasını sağlayan bu süreci, boğa piyasasının başlangıcı olarak mı kabul etmeliyiz?
IMKB 100 'ü teknik açıdan değerlendirdiğimizde, Mart ayından beri yaşanan ve soluksuz süren ralli, kısa bir zaman diliminde ve hızlı gerçekleşmiş olsa da, hala orta vadeli bir geri dönüş çabası görünümünde. Hala çok uzun vadeli bir ayı piyasası içerisinde olabileceğimiz görüşünü korumamızın en önemli nedenlerden birisi; 38.000 puanlık ilk düşüş dalgasının, itkisel bir karaktere sahip olmasıdır. İtkisel dalga karakteri, içinde bulunduğumuz orta vadeli yukarı yönlü düzeltmenin ardından yeni bir itkisel düşüş dalgasının gelmesi gerektiğini düşündürüyor. İkinci önemli neden; bu yükselişe öncülük eden mali sektör hisselerinin bazılarının USD bazında tüm düşüşünün % 61.8 geri alış seviyelerine ya da daha üzerine ulaşmış olmalarına rağmen endeks üzerinde etkisi olan diğer hisselerin çoğunun bu yükselişlere ayak uyduramamalarıdır. Buradan çıkarılacak sonuç; bugüne kadar endekste beklediğimizden hızlı gerçekleşen tepki yükselişinin düzensiz savrulmalarla ilerlediğidir. Düzensiz savrulmalarla ilerleyen yükselişler, boğa piyasasının değil, ayı piyasasının özelliklerinden biridir.
Türkiye'nin kısa-orta vadede dünya piyasalarından ayrışması, daha önce de beklediğimiz bir gerçek, orta- uzun vadede ise bu görünümün devamı şimdilik bir soru işaretidir. Bu noktada büyük resme bir kez daha bakarsak; orta vadede önümüzde bundan sonra iki alternatifin olduğunu düşünüyorum. Birincisi; orta vadeli tepki yükselişi şimdilik TL bazında 45.500'de bitti, % 61.8 geri alış seviyesi olan 44.300'lerin üzerinde kalma çabaları başarısız olacak ve bu noktalardan başlayacak geri çekilme orta vadeye yayılacak. İkinci alternatif; USD bazında % 50 geri alış seviyesi olan 31.000-31.500 bölgesinden başlattığı kısa vadeli geri çekilmeden sonra endeksin son bir atakla USD bazında % 61.8 geri alış bölgesi olan 35.000- 36.000 aralığına, ya da bu aralığa yakın noktalara ( TL bazında 47.000- 48.000 ) kadar bir kaç ay içerisinde savrulması ki bu noktalar bugünkü USD kuruyla 51.000- 53.000 aralığına tekabül ediyor. Ardından yine başlayacak bir düşüş dalgasıyla orta vadede daha da sert ve derin satışların yaşanması olasılığı yüksek olacak.
Mart ayından bugünlere kadar gelen soluksuz ralli, katılımcıların çoğunluğu açısından kafa karışıklığına ve bu kadar kısa sürede uzun vadeli gelecekle ilgili iyimser algılamaya yol açmış olsa da, hala uzun vadeli boğa piyasasının başlangıcından çok uzun vadeli bir ayı piyasası içerisinde orta vadeli bir tepki yükselişi özelliği gösteriyor. Bu görünümü değiştirecek tek şey, orta vadeli yeni bir geri çekilmeden sonra IMKB 100 'ün, 2010 senesi içerisinde bir alım
çılgınlığıyla eski tepelerini tekrar geçip kaldığı yerden yoluna devam etmesi olacaktır ki; şimdilik bu ihtimali çok düşük görüyoruz.