Uzun vadede olumluyuz
Zümrüt Can Ambarcı / Yatırım Finansman
İMKB-100 endeksi, Nisan ayındaki yüksek performansın ardından, Mayıs ayında 13.5%, Haziran ayında ise dolar bazında %1.4 oranında geriledi. Ekonominin aşırı ısındığı algısı, beklenenden hızlı artan cari açık ve Merkez Bankası'nın aldığı önlemler sonrasında bankalarin zayıflayan bilançoları bu gerilemenin nedenleri arasındaydı. Yurtdışı piyasalardaki zayıflık ve özellikle riskli görülen gelişmekte olan ülkelere yatırım iştihanın zayıf olması da Türkiye piyasasından çıkışı hızlandırdı. Temmuz ayı ise borsamızın performansı açısından daha karamsar geçti. IMF ve derecelendirme kuruluşlarının cari açık üzerine artan baskıları ve Merkez Bankası Başkanı'nın TL'nin zayıflığı üzerine yaptığı uyarılar İMKB-100 Endeksi'nin Temmuz'da dolar bazında %11 daha gerilemesine neden oldu. Ancak bu hafta Persembe günü Merkez Bankası'nın döviz üzerine yaptığı müdahale sonrasında bankalar öncülüğünde başlayan alımlarla bir parça toparlanma sağlayabildik. Fakat bu küçük soluklanmaya rağmen, yılbaşından bugüne İMKB'nin performansı diğer ülkelerden önemli oranda negatif yönde ayrıştı ve yılbaşından beri dolar bazında %19'luk gerileme ile yükselen piyasaların getirilerinin oldukça gerisinde kaldı.
Uzun vadeli perspektiften baktığımızda Türkiye'nin, Amerika, Avrupa ve Japonya'nın ekonomik olarak sorunlu olduğu bir dönemde çift haneli büyüyerek yoluna devam etmesi hisse senetlerimizin cazibesini arttırıyor. Biz, birinci çeyrekte yakaladığımız %11'lik büyümenin ardından ikinci çeyrekte de %7'nin üzerinde büyüdüğümüzü tahmin ediyoruz. Ekonomide yakalanan bu ivmeye paralel olarak uzun vadede Türk hisseleri için olumlu bakış açımızı koruyoruz. Fakat kısa ve orta vade için temkinli olunması gerektiğine inanıyoruz. Bu görüşümüzün ardında piyasaların Merkez Bankası önlemlerinin hızlı büyüyen iç talebi kısıp cari açığı ne ölçüde yatıştıracağı konusunda duyduğu şüphe ve alınan önlemler sonrasında bankacılık sektörünün karlılığında beklediğimiz zayıflık yatmaktadır. Kaldığıki euro-dolar'dan oluşan döviz sepetinin tarihi en yüksek seviyelerini kırdığı günleri yaşadığımız şu günlerde yüksek döviz açık pozisyonu bulunan sanayi sektörlerinin karlılığının da yazılacak kambiyo zararlari nedeniyle azalacağını öngörüyoruz.
Borsada işlem gören şirketler şu günlerde ikinci çeyrek faaliyetlerinden doğan bilançolarını açıklamaya başladılar. Ağustos'un ilk haftası bankaların ve büyük sanayi şirketlerinin sonuçlarını açıklamasıyla birlikte borsada hisse bazında hareketlilikte artış olabilir. Fakat piyasa banka karlarının geçen yıla göre düşük kalacağını zaten büyük ölçüde fiyatlamış durumda. Beklentilerden yüksek açıklanan karlar olumlu tarafta bir sürpriz yaratabilir. Biz hesaplamalarımız sonucunda banka karlılıklarının çeyreksel bazda %12, yıllık bazda ise %10 daralacağını öngörüyoruz. Net faiz marjının daralmasına paralel yıllık gelirler düşerken, sorunlu kredi tahsilat performansının zayıflaması, sermaye piyasası işlem karlarının azalması ve net faiz marjlarının daha da daralması, çeyreksel bazdaki kar daralmasının boyutunu arttırdığını düşünüyoruz. Sanayi şirketleri ise güçlü iç talep ile olumlu etkilenirken, kur farkı giderlerinin karlılıkları önemli oranda törpüleyecektir. Bu bağlamda mali sektör dışında faaliyet gösteren şirketlerin net kârlarının 2. çeyrekte %17 azalacağını tahmin ediyoruz.
Endeksteki ağırlığı düşünüldüğünde biz bankaların karlılıklarındaki gelişimin piyasanın yönü üzerine etki edecek en önemli etmenlerin başında geldiğine inanıyoruz. Dış piyasalarda olan gelişmeleri, derecelendirme kuruluşlarından gelecek haberleri ve Merkez Bankası önümüzdeki dönemde alacağı kararların borsa üzerindeki etkilerini saklı tutmakla beraber, bankacılık sektöründe düşen karlılıkların bir süre daha devam etmesini bekliyor ve bu durumun Endeksin uzun soluklu bir yükseliş trendine girmesinde bir engel teşkil edeceğine inanıyoruz. 2012 yılının ikinci yarısında beklediğimiz ekonomik iyileşmenin fiyatlaması oluşana kadar bankaların borsada görece düşük performans sergilemesi beklenebilir. Sanayi hisselerinde ise, özellikle ihracat yapan, borç yapısı sağlıklı olanlarda daha iyimseriz.
Tüm bu veriler ışığında yapılacak portföylerin oldukça temkinli, farklı risk gruplarındaki yatırım enstrümanlarına bölünmüş olmasını, hisse senedi yatırımları için ise sektörünün önüne geçmiş ve sağlam bilanço yapısına sahip, defansif hisselerden seçim yapılmasının faydalı olduğunu düşünüyoruz.