Uzlaşmazlıklar çatışmaya mı dönüşüyor?

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Geride bıraktığımız haftanın sonlarına doğru, önemli sayılabilecek kredi derecelendirme kurumlarından birinin basına yansıyan bazı değerlendirmeleri oldukça ilginçti. Benzerlerine fazlası ile tanık olduğumuz için önemsizmiş gibi görünen yorum, ABD para otoritesinin Aralık ayında dolar faizlerini yükseltmeyebileceğini ifade ediyordu! Kendi faaliyet alanlarına girmeyen bir konuda, böyle bir değerlendirmeye neden ihtiyaç duyduklarının sorgulanması gerçekler ile tanışmamıza katkı yapabilir!

Genelde finansal piyasalar ve özelde azaltılamayacak kadar fazla risk taşıyanlar ile ABD para otoritesi arasında, oldukça ciddi bir inatlaşma yaşanıyor. Yaklaşık dört yıldır bu konudaki gerginliğin giderek büyüdüğüne ve sistemik kırılganlık algısını olumsuzlaştırdığına tanık oluyoruz. Taraflar arasındaki çıkar çatışması uzun vadeli faizlerin yönü konusunda yaşanıyor; sistemi oluşturan kurumsal yapının varlıklarını ve güçlerini korumasını zora sokuyor.

ABD para otoritesi, kısa vadeli spekülatif eğilimler yolu ile varlık değerlerinin balonlaştırılmasına itiraz ediyor. Bu nedenle normalleşme yolunu aralamaya, etkinlik kaybını telafi ederek hareket yeteneğindeki daralmayı sonlandırmaya, sorunların ağırlaşması pahasına günün kurtarılmasına nokta konulmasına çalışıyor. Başka bir deyişle, geleneksel olmayan politikalar ve sürdürülebilir olmayan eğilimler setinin daha büyük küresel krizlerin sebebi olacağını görüyor; kısa ve orta vadede ciddi bedeller ödenmesi pahasına bu gidişe son verilmesi gereğini duyuyor.

Fakat azaltılamayacak kadar büyük risk taşıyanlar ve bunların riskini alarak taşımak durumunda kalan kurumsal yapı itiraz ediyor. Bir anlamda gidebildiği yere ve zamana kadar böyle devam edilmesini, para otoritesinin normalleşme sevdasından vazgeçmesi gerektiğini iddia eden bir rota izlemeye çalışıyor. Para otoritesinin benimsediği girişimlerin, piyasalar üzerindeki etkisini azaltmak için her olanağı sonuna kadar kullanmaya çalışıyor. Dolar faizlerinin yükselişini önlemek veya geciktirmek, olmuyor ise bunun piyasalar üzerindeki etkisini sıfırlamak yönünde masallar üretmek peşinde koşuluyor.

2013 Mayısında ABD para otoritesi normalleşme yönünde eylem takvimini açıkladığında, piyasalar dalgalandı ve olumsuz baskıların altında bunaldı. 2016 yılı son çeyreğine kadar Uluslararası Para Fonu yetkilileri, dolar faizlerini yükseltmemesi için ABD para otoritesi yetkilileri nezdinde lobi yapmaya çalıştı. Devamında faiz yükselişlerinin önlenemeyeceği anlaşılınca, ortaya çıkabilecek olumsuz gelişmeleri engelleyecek masallar ile risk alma çılgınlıkları yaratılmaya çalışıldı. Geçen hafta yapılan açıklamalar sonrasında, taraflar arasındaki uzlaşmazlık bir tür çatışmaya dönmeye başladı!

Olağanüstü bir gelişme olmadığı sürece, ABD para otoritesi faizleri yükseltmeye devam edeceğini ve bilançosunu giderek hızlanan bir şekilde küçültmeye başlayacağını açıkladı. Dolar faizleri bu yıl Aralık bir kez daha yükselecekmiş; 2018 senesinde ise üç adet çeyrek puanlık ayarlama olasılığı yüksekmiş. Bilanço ise bu yıl 30 milyar dolar, 2018 de 450 milyar dolar ve 2019 da 960 milyar dolar daralacakmış. Kurum, makroekonomik tahminlerini biraz aşağı çekmesine rağmen bu eylem takvimini açıklamış.

Açıklamaların ardından piyasalar hareketlendi. Dolar faizlerinin Aralık ayında yükseltilmesi olasılığı yüzde 45 den yüzde 64 düzeyine tırmandı; tahvil getirileri bir miktar yükseldi. Zaten çok yorgun olan piyasaların morali bozuldu ve çözülme sinyalleri gelmeye başladı. Bu ortamda bir kredi derecelendirme kurumu belki de tarihinde ilk kez, para otoritesinin açıklamalarına karşıt değerlendirme yaptı; belki de çatışmaya katılma ihtiyacı duydu!

Bu aşamada sormak gerekiyor! Söz konusu değerlendirme hangi amaca hizmet etmektedir ve işe yaraması mümkün müdür? Para otoritesine isyan bayrağı açanlara katılmak mıdır, yoksa piyasaların paniklemesini engellemeye çalışma girişimi midir? Veya kredi notlarının düşürülmesi gerekenlere, merak etmeyin acele etmeyeceğim yönünde bir mesaj mıdır?

Ağırlaşması önlenemeyen sorunlar ve ürettiği çıkar çatışmaları, çatışmaları beslerken kırılganlığı artırıyor!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar