Uzlaşmasız vergi usul olur mu?

Avukat Prof. Dr. Funda BAŞARAN YAVAŞLAR
Avukat Prof. Dr. Funda BAŞARAN YAVAŞLAR [email protected]

Uzlaşma”, ülkemizde çok eleştirilen kurumlardan biriydi. Çünkü, Vergi Usul Kanunu’ndaki (VUK) uzlaşma düzenlemele­ri, idare ile mükellefin, -tarh ya da tahakkuk edecek- vergi aslı miktarı üzerine doğrudan anlaşmasına izin veriyordu.

Anayasa’ya aykırılık

VUK, uzlaşmanın olup olmayacağı ve ola­caksa da ne tür bir rakam üzerinden olaca­ğı konusunda ilgili uzlaşma komisyonuna “çok geniş” takdir yetkisi tanıyordu. Esasen, bir hukuk devletinde takdir yetkisi, verilme amacıyla sınırlıdır ve gerekçeli kullanım ge­rektirir, ama öyle olmuyordu.

Neticede, ay­nı mali güçteki üç mükelleften birinin vergi aslı üzerinde hiç uzlaş(a)maması, diğerinin %10, bir diğerinin ise %90 hatta %100 indi­rimle uzlaşması mümkündü. Üstelik, böyle bir sonuç için uzlaşma görüşmesinin farklı yerlerdeki yetkili uzlaşma komisyonlarıyla yapılmasına da ihtiyaç yoktu. Aynı gün için­de aynı uzlaşma komisyonundan dahi böyle bir sonuç çıkabilirdi. Bu ise, Anayasal kanu­nilik ilkesi ve yasal idare ilkesi kadar, eşitlik ilkesine de aykırıydı.

Uzlaşma, getiriliş amaçlarına maliyetli şekilde hizmet etti

Aslında, henüz iki yaşındaki VUK’a uzlaş­ma kurumu (1963 yılında) getirilirken ula­şılmak istenen amaçlar, bu sonuçtan tama­men farklıydı. Yasa koyucu, uzlaşmayla, ver­gi uyuşmazlıklarını hızla çözmek, böylece mükellefleri hukuki güvenliğe kavuşturmak, kamu alacağının mümkün olduğunca çabuk tahsilini sağlamak ve vergi yargısının iş yü­künü azaltmak istiyordu.

Bu amaçlara büyük ölçüde ulaşıldı. VDK ve GİB faaliyet raporları, uzlaşma oranının uzun yıllardır %80-90 civarında olduğunu gösteriyor. Net istatiksel veri yok, ama Türki­ye’de uyuşmazlıkların ortalama yarısının uz­laşmayla çözümlendiği düşünülebilir.Ancak, bunun maliyeti ağır oldu. Haklı ya da haksız, vergi idaresi hakkında spekülasyonlar bit­medi.

Doktrinde çok ağır eleştirilmesine rağ­men, nedense hiçbir Hükümet uzlaşmayı kal­dırmadı. Uzlaşmaya karşı dava yolu yasada kapatılmış olduğundan, somut norm deneti­mi için Anayasa Mahkemesi’ne de gidileme­di. 1985 yılında bir de tarhiyat öncesi uzlaş­ma kabul edildi. İşte böyle tam 61 yıl geçti.

Bundan sonra ne olacak?

7524 Sayılı Kanun vergi aslında uzlaşmayı kaldırdı ve vergi usulde yeni bir dönem açtı. Uzlaşma VUK’da varlığını artık sadece ver­gi cezaları için devam ettiriyor. Aslında, yu­karıdaki eleştirilerin hepsi vergi cezalarında uzlaşma için de geçerli. Buna rağmen ona do­kunulmamasını, 7524 Sayılı Kanun’da vergi kabahatlerinin kapsamının genişletilip ce­zaların artırılmasıyla birlikte değerlendir­mek gerek.

Bundan sonra mükellefler, düzeltme, üst makama başvuru (İYUK md.11) ve izaha da­vet gibi araçlarla bir sonuca ulaşmaya çalı­şacaklar. Ama bunların hiçbirisi uzlaşmanın yerini tutamaz. Dolayısıyla, yargının iş yükü artacak. Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdür­lüğü 2023 Yılı Adalet İstatistikleri’ne göre, bir dosyanın ortalama görülmesi süresi ver­gi mahkemeleri ile Bölge İdare Mahkemele­rinde 168’er, Danıştay’da ise 377 gün. Yargıç sayısı artmazsa, bu sürelerin uzaması kaçı­nılmaz. Diğer yandan, uzlaşmanın sağladı­ğı hızlı hukuki güvenlik ortadan kalkacak. Oysa, hem mükellefler hem de devlet için bu kıymetli, planlama imkanı sunuyordu. Ayrı­ca, hukuki barışı da yabana atmamak gerek.

Fakat çözüm, vergi aslında uzlaşmayı “es­ki haliyle” geri getirmek asla değil! Uzlaşma, Anayasa’ya uygun şekilde VUK’da yerini al­malı. Bunun için ise, uzlaşmayı vergiyi doğu­ran olay ve bununla bağlantılı olarak matra­ha ilişkin işlem, durum ve olayları açıklığa kavuşturmaya hizmet eder bir araç olarak düzenlemek gerek. Aynısı vergi cezaları için de geçerli.

Eğer mükellef, vergi idaresinin idari işlemi yapma anında bilmediği de­lilleri ona sunarak, idari işlemin özellik­le sebep unsurunun hukuka aykırı oldu­ğunu ortaya koyabiliyor ve uzlaşma gö­rüşmesinde ayrıntılı açıklayabiliyorsa, niçin mesele yargı önüne taşınsın? Gerek­çeli uzlaşma tutanaklarının -yargı kararları gibi- anonimleştirilerek, yani vergi mahre­miyeti gözetilerek kamuoyuyla paylaşılması (şeffaflık) halinde ise, kamu denetimi sağla­nacak, gereksiz spekülasyonlar önlenecek ve uzlaşma kriterleri (içtihadı) gelişecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar