Uzlaşma yoksa günü kurtarmaya devam!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Kurban Bayramı nedeniyle yerel piyasaların kapalı olduğu dönemde küresel düzeyde yaşanan gelişmeler, eğilim ve beklentilerde herhangi bir değişikliğe neden olmadı. Döviz ve sermaye piyasaları genelde yatay bir eğilim sergiler iken emtea piyasalarında kâr realiyazyonları sonucu yaşanan düzeltmenin boyutu daha dikkat çekici oldu. Çin'in ekonomisini soğutmak adına aldığı önlemlere devam etmesi emtea fiyatlarındaki hareketin bahanesi oldu; özellikle son aylarda seri yukarı hareket sergileyenlerdeki düzeltme de daha hacimli idi. Son bir hafta içinde yaşananlar yalnızca mevcut beklentiler ve bunlardaki marjinal değişimler değil, mevsimlik etkenlerdende kaynaklanmış olabilir...

Malum yılın son ayına girilirken piyasaların derinliği azalıyor ve fiyat oynaklığı büyüyor; bu durum bazı yatırımcıları risklerini azalmaya yöneltir iken bazı oyuncular ise pozisyonları lehine piyasaları manipule etme şansı bulabiliyorlar. Ancak dikkate alınması gereken iki farklı unsurunda bundan sonrası için dikkate alınması gerekiyor. Gelişmiş ekonomilerin deflasyonist endişesinin sürmesi ile gelişmekte olanların enflasyonist korkusu giderek büyüyor, kur savaşlarına neden olan bu tablonun bir uzlaşıya dönüşmesi pek beklenmiyor. Ayrıca geçen yılın aynı döneminde olduğu gibi, dikkatlerin Avrupa Birliği'ndeki sorunlu ekonomilere yönelmesi veya yöneltilmesi tedbirli olmayı gerektiriyor. Farklı gibi görünen bu konular arasındaki ilişki ve ortaya çıkacak yan tesirler daha önce yaşanmamış durumların ortaya çıkmasına sebep olabilir...

Japonya ve ABD'den sonra Euro bölgesinde de kurtarmaların artması, Avrupa Merkez Bankası'nın yeni tahvil alım programları ile para politikasını daha da gevşetmek zorunda kalması gerek finansal piyasaları gerekse küresel ekonomiyi etkileyecek. Gelişmekte olan ekonomiler bir yandan iç taleplerinin kontrolsüz bir şekilde büyümesini önlemeye çalışır iken diğer yandan paralarının değerlenmesini önleyerek dış rekabet gücünü korumaya çalışacak; başka bir deyişle gelişmiş ekonomilerin tavsiye ettiğinin tam tersini yapmakta ısrarlı olacak; diğer gelişmekte olan ekonomilerde Çin, Hindistan ve Brezilya'nın tercih ettiği yaklaşımları benimsemek zorunda kalacak ve korumacılık güçlenecek. Gelişmiş ekonomiler mali sektör ve kamu dengesini korumakta ısrarlı olur iken gelişmekte olanlar üretim cephesini korumak çizgisinden taviz vermeyecekler. Bu tablo dünya ticaret hacmini olumsuz etkiler iken, maliyet kökenli enflasyon baskısı gündemde kalacak ve gelişmiş ekonomilerin sorunları ağırlaşacak; sistemik risk büyüyecek ve varlık balonları ile günü kurtarmak zorlaşacak.

Mevcut koşullarda Avrupa Birliği'nin tek sorunlu bölgesi güney değil, doğu da oldukça sorunlu fakat şimdilik görmezden geliniyor. Euro bölgesinin sorunlarına odaklanıldığı sürece euro diğer paralara karşı değer kaybedebilir ve sorunlu ekonomilerin risk primi dalgalı bir şekilde yükselmeye devam edebilir; AB yetkilileri de sorunlu ekonomileri kurtarmayı konuşmak zorunda kalabilir ve bugüne kadar kaçındıkları eylemlere başvurmak zorunda kalabilir. Zira euro güçlendikçe rekabet gücü azaldığı için veya AB'nin sorunları nedeniyle euro değer kaybederken iç talep daraldığı için iddialı bütçe hedeflerinin yakalanması pek olası değil; eninde sonunda AB Merkez Bankası bugüne kadar yapmadıklarını yapmak zorunda kalacak; geçen yıl ABD'nin tavsiyelerine direnenler bu kez parasal genişleme ve iç talep artışı konusuna öncelik vermek mecburiyetinde olabilir. Bu durum AB içinde oldukça ciddi bir kafa karışıklığı yaratıyor ve kalıcı çözüm lehine bir girişimi engelliyor. AB içinde Almanya ve bazı kuzey ülkeleri yalnızlaşabilir bugüne kadar dile getirilmemiş çıkışlar ciddi belirsizlikler yaratabilir.

Genel tabloya baktığımızda risk alma isteğinin azalmasını engelleyecek veya arttıracak bir beklenti safi yaratmak bunu uygun bir hikaye üretmek pek mümkün görünmüyor. Dikkatler ya ABD'nin veya AB'nin sorunları ya da gelişmekte olan büyük ekonomilerin stratejileri, uzlaşma tavırları, kur savaşları üzerinde yoğunlaşıyor; her biri sistemik riskle artışına işaret eder iken, gerçekleri gizlemek zorlaşıyor. Uzlaşmamayan taraflar birbirlerinin stratejisini eleştirerek mevcut yaklaşımında ısrar ediyor, bu süreçte sorunlar ağırlaşıyor. kimse bir diğeri için fedakarlık yapmaya yanaşmıyor ve bildiğini okuyor küresel sorunlara küresel çözüm üretilemiyor.

Gelişmiş ekonomilerin para politikası yeni tahvil alımları ile gevşemeye devam ettiği sürece entea fiyatlarındaki düzeltmenin kalıcı olması, enflasyonist endişelerin o gündemden düşmesi beklenemez. Gelişmekte olan ekonomilerdeki iç talep yolu ile enflasyonu kontrol etmek ve paralarının değerlenmesini enfelleyerek dış rekabet gücünü korumak anlayışı değişmediği sürece sermaye piyasalarının daha kırılgan hale gelmesi önlenemez. Korumacı önlemler çeşitlenir ve etki alanı genişler, hayali varsayımlara dayalı büyüme hesapları ile geniş kitleleri yönlendirmek ve risk almaya ikna etmek giderek zorlaşır. Gücü daha çok gelişmiş ekonomilerin Merkez Bankaları ve siyasilerini ikna etmeye yeten finansal piyasalar ise bindikleri dalı kesmeye devam eder. Herkes her gelen yılın gideni aratacağını bir şekilde öğrenmek zorunda kalır...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar