Uyumlu farklılıklar: Başarılı ortaklık örnekleri

Tamer MÜFTÜOĞLU
Tamer MÜFTÜOĞLU KOBİ'LERDEN GİRİŞİMCİLİĞE

Uyumlu farklılıklar veya birbirini tamamlayan farklılıklar yaşamın her alanındaki işbirliği ve ortaklıklar için geçerli bir başarı şartı. Bu gerçek sosyal hayatta evliliklerden, politikada partiler arası koalisyonlardan, ülkeler arası işbirliklerinden işletmeler arası ortaklıklara kadar her yana uzanan bir olgu. Bu olgu bilgi toplumunun küreselleşme sürecinde, maddi ilişkilerin ötesinde, özellikle mental alanda daha da çok önem kazanıyor. Yurdumuzda da uyumlu farklılığın başarılı örneklerinden ikisi STFA ve Alarko şirketleridir. 

Adını ortaklarının ilk harflerinden alan STFA Şirketi 1943 yılında Sezai Türkeş ve Fevzi Akkaya tarafında kuruldu. Her iki ortak 1932 İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi mezunu. O zamanki adıyla Yüksek Mühendislik Mektebini Fevzi Akkaya birincilikle bitirdi. Fevzi Akkaya’nın önemli özelliği riski sevmemesi, her şeyi hesaba kitaba vurarak riski sıfırlamaya çalışmasıdır. Bu nedenle evlilik riskini de göze alamamış, 97 yıllık ömrünü bekar olarak tamamladıktan sonra 2004 yılında vefat etmiştir. Okuldaki lakabı “Reis Feyzi” olan Fevzi Akkaya 1976 yılında İTÜ’de Doktor ve 1989 yılında da Boğaziçi Üniversitesi’nde Fahri Doktor unvanları almıştır. Fevzi Akkaya’nın mühendislik alanında literatüre geçmiş 500 civarında buluşu olduğu söylenir. Ayrıca 11 ciltlik “Şantiye El Kitabı” ile “Ömrümün Kilometre Taşları” adlı kitabın yazarıdır. Kısaca, Fevzi Akkaya belirsizliklere karşı ihtiyatlı, sonucundan emin olmadığı işlere girmekten kaçınan, riski sevmeyen, sağlamcı bir kişiliğe sahiptir. 
İkinci ortak Sezai Türkeş ise farklı özelliklere sahip bir kişiliktir. Aynı yıl (1927) üniversiteye (İTÜ) başlayıp aynı yıl (1932) mezun olan bu iki öğrenci ikinci sınıftan itibaren arkadaşlığı ilerletirler. Okuldaki lakabı “Darling Sezai” olan Sezai Türkeş’in dahil olduğu iki öğrenci grubu vardır: Pokerciler ve sporcular. Poker partileri geceleri yatakhanede karyola üzerinde, gündüzleri de sınıfın arka sıralarının arasında yerde oturarak oynanmaktadır. Sezai Türkeş’in anılarına öğrenciliğinin son yılında gece firarilikleri de ekleniyor! Kısaca, Sezai Türkeş arkadaşı Fevzi Akkaya’nın aksine riske girmekten çekinmeyen, iddialı, atak ve cesur bir kişilik. Mühendislik mesleğinde de kendisini hep aşmaya çalışan, mühendislik açısından da çoğu problemlere riski göze alarak korkusuzca giren cesaret ve özgüven sahibi bir kişiliğe sahip. Zorluklar ve belirsizlikler karşısında bile işini yarım bırakmayan iddialı bir mühendis. 
Bu iki farklı kişiliğin uyumu, 1943 yılında kurdukları müteahhitlik İşletmesini 1976 yılında oluşturdukları STFA Holding’e, dönemin efsane mühendislik şirketine ulaştırıyor. Çatısı altında 43 şirketin toplandığı ve 7 bin civarında personelin çalıştığı firma hem yurtiçinde ve hem de, başta Libya ve Suudi Arabistan olmak üzere, yurtdışında çok önemli eserlere imza atıyor. Ortaklardan biri arabanın gazına basarken diğeri frene basıyor ve araba uygun bir hızla başarılı bir şekilde yoluna devam ediyordu. 
Sezai Türkeş ve Fevzi Akkaya’nın bu başarısı 1990 yılında kendilerine tevcih edilen “Devlet Üstün Hizmet Madalyası” ile taçlandırıldı. 
Yurdumuzdaki ikinci başarı örneğimiz Alarko Holding. 1954 yılında İshak Alaton’un ortaklık teklifine “evet” diye Üzeyir Garih’le Bankalar Caddesi Vefa Han’da bir göz odada kurulan kolektif şirket. Bugünün Alarko Holding çatısı altında farklı alanlarda faaliyet gösteren çok sayıda şirketten oluşan yurdumuzun saygın ve başarılı bir kuruluşu.
İshak Alaton ortağını şöyle anlatıyor: “Üzeyir Bey daha pragmatik, daha realist bir insan oldu hep. Ben ise hep havalarda dolaştım. İkide bir ayaklarım yerden kesilirdi. Havalarda dolaşırken de Üzeyir Garih’e çok ihtiyaç duyardım. Çünkü yakalayıp beni yere indirirdi. Beni gerçeklerle yüzleştirirdi. Medyada yer alıp erken öten horoz durumunda kaldığım her zaman, Üzeyir’in fırçasını yerdim: ‘Senin işin mi bu? Neden bu işlere dalıp bize zarar veriyorsun?’ derdi.”
İshak Alaton 1927 yılı İstanbul doğumlu. Ortağı Üzeyir Garih gibi o da Yahudi kökenli saygın bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Liseyi Saint Michel’de okudu. Yokluklar ve sıkıntılar yüzünden liseden sonra okumadı. Bir süre ailesine bakmak için getir götür işlerinde çalıştı. Volvo ithal eden bir şirket aracılığı ile tanıştığı İsveç Konsolosu hayatını değiştirdi. İsveç’te 10 yıla yaklaşan çalışma hayatı İshak Alaton’un kişiliğinin oluşmasında çok etkili oldu. 28 yaşında Türkiye’ye döndü ve -yukarıda da belirtildiği gibi- 1954 yılında Üzeyir Garih’le ortak şirketlerini kurdular. 
25 Ağustos 2001 tarihinde trajik bir şekilde öldürülen Rahmetli Üzeyir Garih daha bir akademik oluşum sürecinden geliyor. 1929 İstanbul doğumlu olan Üzeyir Garih 1951 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi mezunu. Bir süre Carrier Corporation’un Türkiye şubesinde çalıştıktan sonra İshak Alaton'la Alarko Kollektif Şirketi’nin eş ortağı olarak iş hayatına atıldı. “Deneyimlerim” adlı 6 ciltlik, Hayat Yayınları tarafından yayınlanan 8 ciltlik ve “İş Hayatımdan Kesitler” adlı bir ciltlik kitapların yazarı. 1984 yılında İTÜ'den Fahri Doktor unvanı sahibi oldu. Birçok sivil toplum kuruluşunda aktif olarak görev aldı.  
Evet, ortaklık kolay bir olay değil. İnsan doğası hep 1 numara olmak, tüm yetkileri elinde tutmak istiyor. Ama o zaman da küçük ölçeklerden kurtulmak mümkün olmuyor. Türk KOBİ dünyasında bu durumu maalesef halen yaşıyoruz. “Küçük olsun benim olsun” davranışından çıkılması gerekiyor. Bunun yerine, “büyük olsun, ikimizin üçümüzün olsun” gerçeğinin kabul edilip uygulanması gerekiyor. Ama sakın “hepimizin olsun” demeyelim. Zira hepimizin olan kimsenin olmuyor, sahipsiz kalıyor. Bu nedenle kurumsallaşma sürecinde sahiplenme gereğinin göz ardı edilmemesi büyük bir önem taşıyor. 
Kardeşliğe, akrabalığa, arkadaşlığa veya hemşerilik ilişkilerine dayanan ortaklıklar genellikle başarılı olamıyor. Yukarıdaki örneklerde de görüldüğü gibi sinerjik ve simbiyotik etki yaratan, uyumlu veya birbirini tamamlayan farklılıklara dayanan ortaklıkların başarı şansı daha yüksek oluyor. Yurdumuzda, özellikle de KOBİ’lerde, işbirliği ve ortaklığı yaygınlaştırmanın yolu da başarılı örneklerin ortaya çıkmasıyla mümkün olacak. Başarı örneklerine çok ihtiyacımız var.          
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Bir deneme 09 Kasım 2018
Geleceğin tarihini yazmak 01 Aralık 2017
Bayramlaşma köprüsü 23 Haziran 2017