Uygulamaları sorgulamak...

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Küresel düzeyde özellikle son iki yıllık süreçte yaşanan dalgalanmalar ve büyüyen ekonomik dengesizlikler bir yandan geleceğe yönelik beklentileri olumsuz yönde farklılaştırdı, diğer yandan varsayımların yeniden sorgulanmasını ve öncelikli tercihlerin değişmesini zorunluluk haline getirdi. Bu gerçeği dikkate almadan mesafe katetmeye çalışanların, evdeki hesaplarının çarşıya uyması imkansızlaştı.

Yukarıda özetlemeye çalıştığımız temel önermeden hareketle sorgulanması gereken konular var. Küresel düzeyde enflasyonist baskılar artarken, Türkiye'de mevcut uygulamalar ile enflasyonu aşağı çekmeye çalışmanın olası sonuçları ve çekilen sıkıntılara değip değmeyeceği neden sorgulanmıyor? AB ve IMF çıpalarının değişen koşullar nedeniyle eski önemini koruyup korumadığı neden irdelenmiyor? Bu ve benzeri soruların sayısını artırabiliriz fakat ortaya çıkacak sonuç değişmez: Gerçekler, tüm tercihlerin değişmesi mecburiyetini getirecekse ve bu durum kendisini küreselci olarak tanımlayanlara güç kaybına yol açacak ve üstü örtülen çıkar çatışmalarını açığa çıkaracaksa bunların açığa çıkmaması gerekiyor.

Küresel düzeyde etkisini dalga dalga hissettiren kredi krizi, yanlış uygulamaların sonucudur ve daha büyük olumsuzlukların sebebi olmaya adaydır. Dünya genelinde günü kurtarmak adına temel ilkeleri tüketmenin ve geniş kesimleri yönlendirilebilecek koyun sürüsü haline getirmeye çalışarak büyüyen çıkar çatışmalarını gizlemeye çalışmanın tahmin edilebilir sonuçları bugün yaşanmaktadır. Gelir dağılımının bozulması ve rekabet koşullarının olumsuzlaşması tesadüf değildir ve olası sonucu kredi krizidir. Sorunu kalıcı olarak çözmek yerine yanlış yapanları ödüllendirerek "idare-i maslahat" etmenin bedeli ise rekabet koşulları ve gelir dağılımındaki olumsuzluğun büyümesi ve yapısal sorunların ağırlaşmasıdır. Bu kısır döngü nedeniyle, geniş kesimler açısından her gelen günün gideni aratması kaçınılmazdır. Şeffaflık azalmış, güvensizlik büyümüştür. Birleşmiş Milletler, IMF, Dünya Ticaret Örgütü ve Dünya Bankası gibi uluslararası kurumlar fonksiyonelliğini kaybetmiştir. Gelişmiş ekonomiler ise olası güç kaybının dayanılmaz maliyeti nedeniyle kökten çözüm lehine uzlaşmaz tavır içindedir ve gelecek endişesi hızla artmaktadır. Farklılaşan koşullar AB ve IMF çıpalarını etkisiz kılmakta Türkiye'nin varolduğunu iddia ettiği hikaye hayalden öte bir anlam taşıyamamaktadır. Büyüme de ivme kaybı, yükselen enflasyon ve artan işsizlik ile nasıl mücadele edeceklerini bilememenin sıkıntısı büyüktür; Kemal Derviş'in söylediği gibi mali sektörlerini kurtarmaya çalışmanın enflasyonist etkisi özellikle gelişmekte olan ekonomileri olumsuz yönde etkilemektedir.

Gerek yanlış uygulamalar gerekse olumsuzlaşan küresel koşullar ülkemizde yaşanan tahribatı dayanılmaz boyutlara ulaştırmış, ciddi bir kaos riskini beslemeyip büyütmekten başka bir işe yaramamıştır. Gelir dağılımı hızla bozulmuş, tarım ve sınai üretimin mevcudiyetini koruması olumsuz rekabet koşulları nedeniyle imkansızlaşmıştır. Akıntıya karşı kürek çekmeye benzeyen mevcut anlayış hem sorunların ağırlaşmasını önleyememiş hem de çözüm için kullanılması gereken enerjinin israf edilmesine yol açmıştır. Cari açık ve iç tasarruf açığı büyümüş, finansmanı zorlaşmaya ve maliyeti dayanılmaz olmaya başlamıştır. Kamunun borçları gelir yaratma amaçlı özelleştirme uygulamalarına rağmen artmış, özel sektör ise borç batağına gömülmüştür. Cari açık ve tasarruf açığına ek olarak bütçe açığının da büyümesi kaçınılmaz hale gelmiştir. İçeride yaşanan bu sonuçlar da kesinlikle sürpriz değildir.

AB ve IMF çıpalarının desteği ile önceliği enflasyon hedefine veren uygulamaların sonucu ortadadır; bu yaklaşımda ısrar etmenin maliyeti de bellidir ve katlanılabilir olmaktan çok uzaktır. Hal böyle iken mevcut politikalarda aynen devam edilmesini savunanlara nasıl güvenilebilir? Geniş kesimler çektikleri sıkıntılara rağmen karşılığını alamayacak ve herşeyini kaybetme noktasına sürüklenecek ise bu sonuç milli irade ile açıklanabilir mi? Belli ki küreselciler herkesin herşeyi bilmesini isteyecek, gerçek demokrasi ve serbest piyasa düzenini tesis etmek isteyecek kadar akılsız değiller...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar