USD/TL’de gerçeklerle yüzleşiyoruz
Finansal varlık fiyatlarında yaşanan sert hareketlerden sonra gerekçe göstermek kolaydır. USD/TL’de son günlerde yaşanan hızlı yükselişte de farklı sebepler sunuluyor. Bazı bankalar dolar faizini yükselttiği için dolar güçleniyor diyen de çıkıyor; risk yönetimi stratejisi uygulayan yabancı yatırımcılar dolar alıyor argümanını öne süren de oluyor. Görüşler kendi açısından mantıklı olabilir. Ancak bunlar yan faktörlerdir. Kredi notu ‘‘çöp’’ seviyesine indirildikten sonra para biriminde sert bir satış olur. Moody’s kararından sonra, ‘‘Türk piyasalarının şoklara karşı direnci arttı. Vatandaşlar tepki olarak 3 seviyesinden önce dolar satıyor’’ gibi konuşmalar da kulağa hoş geliyordu. Yavaş yavaş gerçeklerle yüzleşiyoruz. Cumhurbaşkanı baş danışmanı bu hafta, ‘‘Kur seviyesi normal’’ açıklamasını yaptı. Tabii bu bir görüştür. Başka danışmanlar bir süre önce ‘‘TL güçlenir’’ yorumunu yapıyordu. Geçen hafta İngiliz Sterlini’nde çok kısa sürede yaşanan yüzde 9’luk düşüş, finans piyasalarında risk yönetimi yapmadan pozisyon almanın, fiyat seviyeleriyle ilgili çok iddialı ifadeler kullanmanın ne kadar tehlikeli olduğunu bir kez daha gösterdi. Finans piyasalarına; çok kısa vadeli düşünen, gelen haberlere saliseler içinde reaksiyon gösteren fonların kullandığı bilgisayar programları yön veriyor.
Türk finansal varlıklarının performansı, Türkiye ile aynı kategorideki ülkelerin varlıklarının performanslarıyla karşılaştırılır. Yakın geçmişte kredi notu indirilen, Türkiye ile benzer sorunlara ve risklere sahip ülkeler Brezilya ve Rusya’dır. Geçen sene bu iki ülkenin kredi notu çöp seviyesine indirildi. S&P, Eylül 2015’te Brezilya’nın notunu düşürdü. Brezilya Reali (BRL) indirimden sonraki üç haftada Amerikan Doları karşısında yüzde 13 değer kaybetti. İlk tepkiden sonra toparlanmaya çalışan BRL, 16 Aralık 2015’te Fitch’in not indiriminden sonra dolar karşısında birkaç haftada yüzde 8 düştü. S&P, Rusya’nın notunu 26 Ocak 2015’te indirdi. Rus Rublesi (RUB) dolar karşısında bir haftada yüzde 13 değer kaybetti. Bir ay sonra, 20 Şubat 2015’te bu sefer Moody’s not indirimine gitti. RUB birkaç gün içinde yüzde 6 düştü. İkinci indirimden sonra para birimindeki düşüş oranının daha düşük olduğu görülüyor. İlk indirimden sonra piyasalar durumu kanıksıyor. Aslında oranlara fazla takılmayalım. Not indiriminden sonra gelişen ülkenin piyasasının baskı altına girmesi doğaldır. Moody’s sonrası ‘‘3’’ seviyesini deneyen USD/TL sonraki günlerde 2.96-2.99 bandında kalmıştı. Kur üzerindeki etki bununla sınırlı kalamazdı. TL cinsi varlıklar üzerindeki muhtemel negatif etkileri içeren bir yazıyı Moody’s kararından sonra yazmıştım. Dolardaki yükselişe şaşırmanın bir manası yok. Brezilya ve Rusya örnekleri önümüzde duruyor.
Bir tarafta notu düşen ülkenin finansal varlıklarını satmak zorunda olan emeklilik fonları, diğer tarafta yüksek potansiyele sahip Türk şirketlerine yatırım yapmayı düşünen devlet fonları var. Yabancı yatırımcıların Türkiye algısı biraz sallandı ama çökmedi. Fırsatları kovalayacaklar. Tabii para girişleri zamana yayılır. Para giriş çıkışlarında zaman uyumsuzluğu yaşanır. Önce kısa vadede satış baskısının hafiflemesi gerekiyor. TL’deki değer kaybına rağmen, Türk tahvillerinin ve hisse senetlerinin fiyatları iyi tutunuyor. TL’deki kayıp oranının artması bir noktada tahvillere ve hisse senetlerine sirayet edebilir. Tarihi zirvesi 3.0970 olan USD/TL’de 3.10 seviyesi kritiktir. Bu seviyede bariyer opsiyonlar var. Bu opsiyonların sahipleri bölgeyi korumak isteyebilirler. Yani parite buraya yaklaştıkça dolar satışı yapabilirler. Hem psikolojik hem de teknik bir bölgedir. Kur 3.10’u geçerse, yükseliş hareketi ivme kazanabilir.