Üretken yapay zekânın denetimi ve enerji öngörüleri

Cem KÜTÜK
Cem KÜTÜK Tersi Düzü [email protected]

Üretken yapay zekâ uygulamalarının yay­gınlaşmasının sonuçları ile ilgili şüphe/ endişeler gerek gelişmiş ülkelerin kamuoyla­rının gerekse sosyal bilimcilerin gündemin­de. Büyük teknoloji şirketlerinin kontrolün­deki sosyal medya mevcut durumda da yanlış bilgilerin kolayca yayılması, çeşitli önyargı­ların oluşturacak içeriklerin paylaşılması ve fikri mülkiyet unsurlarının haksız kullanımı gibi sorunları beraberinde getiriyor.

Üret­ken yapay zekâ uygulamalarının, toplum, iş ve özel hayat üzerindeki olumsuz etkilerinin sınırlandırılmasında, devletler tarafından oluşturulacak hukuki çerçeve kilit rol oyna­yacak. Temel sorunlarını çözebilmiş toplum­lar için önümüzdeki on yılın ana gündeminin bu konu etrafında oluşması muhtemel.

Yeni başkan teknoloji yatırımcılarının desteğini aldı

Konuyu ABD seçimlerinde teknoloji yatı­rımcılarının hangi başkan adayını destekle­dikleri üzerinden de analiz etmek ve ilginç sonuçlara ulaşmak mümkün. 2016’da özel­likle petrol ve kömür üreticileriyle bankacı­lar tarafından desteklenen yeni başkan, bu seçim sürecinde daha çok teknoloji yatırım­cılarının desteğini aldı.

Örneğin önde gelen gazetelerden Washington Post’un ve Ama­zon’un sahibi Bay Bezos, önceki seçimlerin aksine gazete yönetiminin demokratları des­teklediğini açıklamasına mani oldu ve yoğun tepkilere rağmen tarafsız kalacaklarını ilan etti (takiben abonelerinin %15’ini iki hafta içinde kaybetti). Yeni yönetimin yapay zekâ ve otonom sürüş konularında daha az sınır­layıcı bir politika setini uygulaması beklen­tisi hâkim.

Yapay zekâ uygulamaları risklere göre sınıflandırılacak

AB ise Dünya’da bu konudaki ilk kapsamlı düzenlemenin (The EU AI Act) taslağını ha­zırladı. Buna göre yapay zekâ uygulamaları risklerine göre sınıflandırılacak ve buna göre kontrol edilecek. “Kabul edilemez” risk sını­fına girenlerin (sosyal skorlama, fotoğraftan duygudurum analizi, davranış manipülasyo­nu, biyometrik tespitler) Birlik dâhilinde kul­lanılmasına izin verilmezken, “yüksek riskli” görülen uygulamalar (eğitime erişim, altyapı, seçmen davranışını etkileme ve iş alım) de­taylı kurallara tabi olacak. Dil modellerinin üreticileri bu modelleri eğitmekte kullandık­ları veri setinin özetini kamuoyuyla paylaş­mak zorunda kalacak.

Belirlenen başlıca risk alanları ise şöyle: (1) yanlış bilginin yayılımı, (2) ayrımcılığının teşviki, (3) insanların fikir, davranış ve tüketimlerine göre sınıflandırıl­ması, (4) fikri mülkiyet haklarının çiğnenme­si, (5) siber güvenlik, (6) özel hayatın mahre­miyeti, (7) sunucularda aşırı enerji kullanımı sonucu çevresel zarar ve (8) KOBİ’lerin bu ye­ni teknolojilere erişiminde dezavantajlı ol­ması. Bu düzenlemeler, dil modellerinin ya­nı sıra otonom sürüşte yapay zekânın temel alacağı karar seti (örneğin kaza anında yayaya mı diğer araca mı yoksa bariyerlere mi çarp­maktan kaçınması), karmaşık sağlık tetkikle­rinin yapay zekâ tarafından yorumlanması ve hastalık tanısının konması gibi konularda kı­sa zamanda hayatımıza dâhil olacak uygula­maları da şekillendirecek. İhlallere verilecek cezalar, ihlali yapan şirketin küresel cirosu­nun %7’sine kadar ulaşabilecek.

Yüksek enerji fiyatları ekonomiyi baskılıyor

Yapay zekâ konusunda bu gelişmeler ger­çekleşirken, Uluslararası Enerji Ajansı, Dün­ya Enerji Görünümü raporunu yayınladı. Raporda, petrol, LNG, güneş paneli hücre­leri ve bataryalar için aşırı üretim kapasite­sinin oluşmakta olduğu, güneş ve rüzgârdan elektrik üretimine yönelik artan yatırımla­rın 2030’a doğru kömür kullanımını azalta­cağı öngörülüyor.

ABD’de iç bölgelerdeki gaz yataklarından deniz kıyısındaki terminallere doğru LNG taşınmasını mümkün kılacak bo­ru hatları yatırımları ve gerek Ortadoğu’da gerekse Afrika ve Brezilya’da hayata geçirile­cek yeni LNG üretim yatırımları doğal gaz ve LNG fiyatlarını önümüzdeki dönemde baskı­layabilir ki bu yüksek enerji tüketen sanayi­lerin lehine olacaktır. Diğer yandan petrol ve gaz fiyatlarında yaşanabilecek gerilemelerin hidrojen ve yenilenebilir enerji yatırımları­nın mevcutta cazip olmayan getiri oranlarını daha da aşağı çekebileceği dikkatten kaçma­malı. Yüksek enerji fiyatları ekonomik büyü­meyi baskılarken, düşük fiyatlar ise çevresel riskleri artırabiliyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Yıl biterken manzara 12 Kasım 2024
Yeni altına hücum 06 Haziran 2024