Üretimde kalıcı bir toparlanma başladı mı?

Tuğrul BELLİ
Tuğrul BELLİ GÜNDEM [email protected]

Bu hafta açıklanan sanayi üretimi verileri piyasanın % 2.5 civarında olan daralma beklentisinin oldukça üzerinde % 6.5 oranında bir artış gösterdi. (Beklentilerle gerçekleşme arasındaki bu fark öncü gösterge olan Ekim ayı kapasite kullanım oranının geçen Ekime göre % 4.9 kadar düşük çıkmış olmasından kaynaklandı.) Mevsim ve takvim etkilerinden arındırıldığında ise artış oranı % 3 civarına gerilemekte. Sanayi üretiminin 2008 Temmuzundan beri ilk defa pozitif ve beklentilerin üzerinde bir büyüme göstermesi piyasa tarafından olumlu algılandı. Ancak sanayi üretimindeki artış genel olarak baz etkisinden kaynaklanmakta. Önümüzdeki Mayıs ayına kadar da bu baz etkisi devam edecek.

Hatta, Aralık ayında % 15'lerin üzerinde bir sanayi üretim artışı görmek şaşırtıcı olmayacaktır.

İmalat sanayinin alt kalemlerine endeksler bazında baktığımızda gıda ürünleri dışında hiç bir sektörün eski dönemlere göre performansını geliştiremediği net bir şekilde görülüyor. Örneğin sanayi endeksindeki ağırlığı fazla olan sektörlerden ana metal ve metal eşya sanayinin performansları Mart 2007 - Temmuz 2008 döneminin çok çok gerisinde. Öte yandan tekstilde beklenenin üzerinde bir toparlanma göze çarpmakta. Bu sektördeki ihracat gelişmeleri de bu toparlanmayı teyit eder nitelikte.

Bu ay görülen pozitif üretim artışını sene başından beri çok düşük üretim yapan imalat sanayinde erimeye başlayan stokların yerine konması dışında ihracat pazarlarının açılması veya iç talebin artmakta olması gibi sebeplere bağlamak ne kadar doğru? Evet, rakamsal olarak ihracatımız Ekim ayında %4 oranında arttı. Ancak artışın önemli bir kısmı 2008 Ekim'ine göre euro-dolar paritesinde meydana gelen değişiklikten kaynaklanmakta. (Doların değer kaybetmesi euro cinsinden ihracatımızın dolar değerini yüksek göstermekte.) Dış piyasaların açılmasını göstermesi açısından önemli sayılabilecek bir sektör olan otomotivde Ekim'de %0.2 oranında gerileme söz konusu. (Ancak ilerleyen aylarda bu sektörde baz etkisi kaynaklı çok yüksek büyüme oranları görebiliriz.) Kasım ayında ise TİM verilerine göre ihracatımız tekrar hız keserek geçen seneye göre sadece %1.5 artış göstermiş bulunuyor. Ayrıca Kasım ayında paritenin ihracat rakamları üzerinde pozitif yöndeki etkisinin çok daha fazla olduğunu hatırlatalım. Kısacası, bu verilere bakarak ihracat tarafında kalıcı bir artış olduğunu söylemek zor.

İç talebi ise bir kaç kanaldan değerlendirebiliriz. Birincisi, güven endeksleri. Gerek CNBCE'nin Kasım ayına, gerekse de TUİK'in Ekim ayına ilişkin son endeks rakamları tüketici güveninde değil kalıcı bir düzelme, herhangi bir toparlanma dahi olmadığını göstermekte. Hatta, CNBCE anketine göre Kasım'da tüketici güveninde Ekim'e göre %7.4'lük bir azalma söz konusu. Bütçede doğrudan tüketime dayanan bazı vergi gelir kalemleri de tüketim talebinin gidişatı konusunda fikir vermekte. Ancak, Kasım ayına ilişkin detaylı bütçe verileri henüz açıklanmadı. Hazine'nin yayınladığı "Nakit Dengesi Gerçekleşmeleri" ise çok kısıtlı bilgi içermekte. Öte yandan, Kasımda toplam gelirlerin geçen senenin aynı ayına göre %20'nin üzerinde artış göstermiş olması (bu artışta bankaların geçici kurumlar vergisi ödemelerindeki artışın önemli bir etkisi de var), iç talebin tüketici güven endeksinin işaret ettiği kadar kötü olmadığını ortaya koyuyor. Son olarak, bankaların kullandırdığı tüketici kredilerinin toplamına baktığımızda da, Kasım ayında %2.5 civarında bir artış olduğunu görüyoruz. Bu 2008 Mart'ından beri görülen en yüksek oranlı aylık artış. Merkez Bankası faiz indirimlerinin ilk defa tüketim tarafına bir etki yaptığı görülüyor.

Sonuç olarak, üretim ve büyümede ağırlıklı olarak baz etkisi kaynaklı zayıf bir toparlanmadan söz edilebilir. Ancak son gelen bu verilerin %3.5 civarında beklenen 2010 büyüme tahminlerini önemli ölçüde yukarı doğru revize etmeyi sağlayacak kadar güçlü sinyaller içerdiğini söylemek yanlış olur. Keza, bu veriler Merkez'in politika faizi indirimlerini 25 baz puanlık fasılalarla bir süre daha devam ettirmesini de önler nitelikte değil.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dar bir koridor! 10 Ekim 2019
IMF 4. Madde bildirisi 26 Eylül 2019