Üretim ve tasarrufta Hint farkı

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN [email protected]

kanal açsak iğne deliğine

seyreylesek Hindistan'ı oradan

zahteri zencefille zerdeçalla aldatsak

Hint Denizi'ne erir mi gönlümüz biz biz olmadan

yani bir İstanbul masalı anlatsak

yassı çeliğe erir mi cevher harı kendimizden olmadan

Hint fakiri, Hint keneviri, Hint safranı dizisine, bugünlerde bir de Hint farkını ekleyebiliriz. Son dönem büyümelerinde Hindistan ve Türkiye aynı tempodadır. İş tasarruf ve üretime geldiğindeyse ayrışır. Tasarruf oranı bizde geriler, Hindistan'da artar. Bizim ekonomimizin yeni şekillenen yapısında, kamu sektörü tasarruf merkezli; özel sektör, borçlanma itikisiyle öne çıkar. 2001-2009 dönemi için, gelişmişlerin %2.69 harcama (eksi tasarruf) ortalaması; gelişenlerin %0.25 tasarruflarıyla dengelenmeye çalışılır. Hindistan'da ortalama yıllık tasarruf %1.6 artarken Türkiye'de harcama %4.16 fırlar. Vade bakış açısı farklılığı, ekonomileri bir anda un ufak etmeye yeter. Bütçe disiplininde, enflasyonda, kamu dış borç yükünde iyi bir trendi yakaladık. Neden? Çünkü, uzun vadeli çıkarlarımızı önceliğe aldık. Peki, aynısı tasarruf ve üretimde neden olmasın.

Kanal projesi, boğazın gemi trafiğini azaltıcı niteliğiyle etkileyicidir, akıllıcıdır. Gelin görün ki, uzun vadeli ekonomik çıkarlarımıza iki noktada perişanlık verir; doğru yerde olmamak ve zamansızlık. Zaten gari safi katma değerde %27.9 payla yeterince büyük olan İstanbul, proje sonrasında %40'la temsil ediliyor olacaktır. Uzun vadede Türkiye'de yapılması gereken; İstanbul'u azaltmak Anadolu'yu artırmakken, girişimden elde edilecek olan tersidir.  Eski kayıtlardan öğrendiğimize göre İstanbul'a giriş bir tür vizeyle gerçekleşir. Bu durumu, şair Necati şöyle anlatır:

taşradan geldi çemen mülküne bigâne deyu devr-i gül sohbetine laleyi iletmediler

Yani, o dönemde taşradan şehre gelenleri, kırlarda yetişen gelincik çiçekleri gibi yabancı bilip, aralarına kabul etmiyordu merkezde yaşayanlar. Zamansızdır, çünkü yap-işlet-devret modeli ile inşaa edilecek projenin finansmanında, belirli oranda yerli payı bulunsa dahi; bu pay, özel sektörün dış borcunu zıplatmaya yetecektir. S&P'nin görünümümüzü pozitife çevirirkenki uyarılarını hatırlayalım: özel sektör dış borçlanmasında hızlı artış ve dış rekabet güçsüzlüğümüz. Öyleyse, tasarruf ve dış rekabet ekseninde ekonomimizi geliştirirsek; batının inşaat sahası ya da olağanüstü tüketici hedef kitlesi olmaktan kendimizi alıkoyabiliriz ancak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar