Üretim için eğitim gereklidir
Son dönemde bir yandan üniversite mezunları dahil 3 milyonu aşan bir genç işsizler ordusu çalışacak iş arayışı içerisindedir, bir yandan da çalıştıracakları alanda becerisi yeterli çalışan bulamayan işverenlerin, yakınmaları gündemdedir.
İTÜ Öğrenci Birliği Başkanı Harun Karadeniz’in, eğitim konusunu ele alan 1970’te yazdığı kitabının başlığı “Eğitim üretim içindir” şeklindeydi. Eğitimin temel olarak üretimi artırcı bilgi ve beceriyi vermesi gerektiğini anlatıyordu. Bu doğru saptamanın üzerinden 50 yıldan fazla zaman geçti....
Türkiye’nin ekonomik açıdan önemli avantajları sıralanırken hep “genç nüfus avantajı” ilk sıralarda yer alır.
Bu konuyu daha önce ele aldığım yazılarımda bir yandan bu genç nüfusa üretime katılmaları için beceri kazandırılırsa bunun büyük bir avantaj olduğunu belirtiyor ve hemen ekliyerek, 'Bu eğitim verilmezse bu genç kitle ülke ekonomisi ve sosyal yapısı için yük olur, sorunlar yaratır' diyordum. Şimdi, iş dünyasının, “işe göre işçi bulamaması” ve “kalifiye emek eksikliğinden” şikayetleri dinlediğimde ve TÜİK verilerinde 15-24 yaş nüfusun verilerine baktığımda olumsuzluğun ağır bastığını görüyorum.
TÜİK verileri de bunu net olarak ortaya koyuyor: 15-24 yaş nüfusumuz toplam nüfus içersinde yüzde 16.4 ile 12 milyon 885 bin. Bunun içerisinde istihdam oranı yüzde 34.2. Bu da istihdam edilen genç nüfusun 4 milyon 418 bin olduğunu gösteriyor. Bunda tarımda istihdam edilenler yüzde 18.9, sanayide istihdam edilenler yüzde 31.4, hizmetlerde istihdam edilenler ise yüzde 50.1.
Bu tablo ortaya koyuyor ki genç nüfus, ağırlıklı olarak sanayide üretim alanında değil, hizmetler ve tarım alanında. Sanayide yer alan genç nüfus 1 milyon 387 bin iken, bundan çok daha yüksek oranda bir genç nüfusun işsiz olduğunu görüyoruz. 15-24 yaş nüfusta işsizlik oranı yüzde 23.3 ile 3 milyon 022 bin.
Bunu daha net gösteren bir başka veri ise 15-24 yaş nüfusun ne eğitimde ne istihdamda, yani boşta gezenlerin oranı. O da yüzde 23.9 ile 3 milyon 048 bin.
Bu TÜİK verilerileri sanayide üretim alanlarında eğitimle kalifiye eleman olarak yer alabilecek gençlerin, üretim için eğitilmediklerinden, işsiz ya da boşta gezer durumunda olduğu sonucunu veriyor. Genç nüfus ile ilgili tablo, genç nüfusun ülke ekonomisi için avantaj olabilecekken, yük olduğunu gösteriyor. Bu olumsuzluğa karşın, yine TÜİK verilerine göre 15-24 yaş gençliğinin çelişkili görünse de yüzde 83’ü gelecekten umutlu ve dört gençten üçü internet kullanıyor. Bu da kolay eğitilebileceklerini gösteriyor.
Şimdi hiç vakit kaybetmeden gençlerin işsizliğini ortadan kaldıracak, onlara beceri kazandıracak iki yönlü bir eğitim için yola çıkılması gerekiyor. Bunlardan biri; okumuş, lise ve üniversite eğitimi almış gençlerin 3-6 aylık kurslara katlmasıyla iş dünyasının istediği becerileri kazanarak üretim alanında yerlerini almaları. Diğeri ise daha uzun erimli, eğitimde düz liselerin azaltılarak teknik liselerin sayılarının artırılması olacaktır.
Bu da gösteriyor ki üretim için iş dünyasının istediği kalifiye eleman için bir eğitim seferberliği gerekmektedir.Vakit kaybetmeden bu yolda adımlar atılmalıdır.