Unutulan ülke Kıbrıs

Fikret AYDEMİR
Fikret AYDEMİR [email protected]

Türkiye’ye Avrupa Birliği tam üyeliği mü­zakereleri başlaması için gün verildiği, çeyrek yüzyıl önce Kıbrıs’ta hem Türki­ye’nin hem AB’nin hem de Birleşmiş Milletler’in gündemindeydi.

Birleşmiş Milletler’in dönemin Genel Sekre­teri Kofi Annan, kendi adını taşıyan “Kıbrıs An­nan Planı” hazırladı.

“Kıbrıs çözüm süreci”nin ilk toplantısı 2003 yılının mart ayında Hollanda’nın Lahey kentin­de yapıldı. BM Genel Sekreteri Annan başkan­lığında yapılan “Lahey Zirvesi”ne Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denk­taş ve Kıbrıs Rum Kesimi Lideri Tasos Papado­pulos görüşmeleri sabah 9’da başladı ve ertesi sabah saat 5’te düzenlenen basın toplantısı ile görüşmelerin sona erdiği duyuruldu.

Aralıksız 20 saat süren görüşmenin ardından yapılan müzakerelerde “Annan Planı” referan­duma götürüldü.

“Yes Be Annem!” sloganı ile özdeşleşen “An­nan planı referandumu”na Türk tarafı “evet” derken Rum kesimi “hayır” dedi.

AB’nin en büyük genişleme dalgası 10 ülkenin katılımı ile 2004 yılında gerçekleşti. Bu genişle­me bünyesinde Kıbrıs’ın da sorunsuz olarak AB üyesi olması hedeflendi ama gerçekleşemedi.

Kıbrıs yine de AB üyesi oldu ancak, sorunlar çözülemedi.

“Annan Planı” üzerinde 20 yıl geçti…

Lahey Zirvesi’ni yerinde izleyen bir gazeteci olarak aradan geçen tam 20 yılın ardından so­runların hala aynı olması şaşırtıcı.

Geçtiğimiz ocak ayında BM “Kıbrıs’ta taraflar arasında yeniden resmi müzakere yürütülmesi için ortak zemin yoklaması” için bir süreç başlattı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kıb­rıs Özel Temsilcisi Maria Angela Holguin, ada­daki duruma ilişkin yeni ve kapsamlı bir rapor hazırladı.

BM Özel Temsilcisi Holguin, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Cumhurbaşkanı Nikos Hristo­dulidis ve KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile her iki taraftaki siyasi ve dini aktörler, sivil top­lum örgütleriyle görüşmeleri ve garantör ülke­ler Türkiye, Yunanistan ile İngiltere’yle temas­lar gerçekleştirdi.

2004’ten 2024’e Kıbrıs

Kıbrıs ile ilgili özel raporunu açıklayan Kıbrıs Özel Temsilcisi Holguin, görevini “sürdürülebi­lir bir çözüm için iki tarafı buluşturacak ortak zemin arayışı” olarak özetledi. Holguin, 20 yı­lın ardından bir kez daha “Bazı zamanlar, bütün yolların denendiği ve değişimin mümkün olma­dığı görülür” açıklamasında bulundu.

Kıbrıslılar yararına olacak çözümler olabi­leceği ve Kıbrıs’ta “değişim gerektiği” mesajını veren Holguin, “nihai çözüm müzakeresi değil somut haklar odaklı müzakere” mesajı verdi.

Bu da aslında “artık adadaki Türklerin hakla­rı, temel insan hakları ekseninde” ele alınması gündemde.

Ancak, Türk tarafı lideri Tatar’ın “iki devlet­li çözüm yaklaşımı ve KKTC’nin tanınması” ve Rum tarafı lideri Hristodulidis’in “Kıbrıs’ın ku­zeyini işgal altındaki topraklar ve azınlık” yakla­şımı görüşlerinde hiçbir değişiklik yok.

“Türkiye’nin de Kıbrıs meselesine bakışında değişiklik olmayacaktır”

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Doğu Akdeniz’de bağımsız bir Türk devleti olarak şu anda geldiğimiz aşamada kendi kurum ve kuru­luşları, demokrasisi ve kültürü ile KKTC geliş­meye devam ediyor. Egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm şeklindeki milli siyasetten ge­ri adım yoktur. Türkiye’nin de Kıbrıs meselesi­ne bakışında değişiklik olmayacaktır” açıklama­sında bulundu.

BM’nin Kıbrıs sorununa kalıcı çözüm yeri­ne Kıbrıslı Türkler’e temel insan hakları odak­lı hakların tartışılmaya başlanması “çözüm”ün başka eksene kayması anlamına da geliyor.

Tam 50 yıl önce Kıbrıs Barış Hareketi ile bi­zim açımızdan “bağımsızlığını kazanan” Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) bu odak kay­ması ile maalesef unutulan ülke olarak kalacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Göç edebiyat taşır 18 Aralık 2024
AB’nin takımyıldızı 13 Kasım 2024