Unutmayanlar: İnşaat sektörü hasıla ve istihdamı

Bora Tamer YILMAZ
Bora Tamer YILMAZ Ekonoritmiks [email protected]

Ataköy Atletizm Salo­nu’nun duvarında şöyle yazar: “Önemi yok yerin, acı­mız çok derin.”

Bu söz, sadece spor dünya­sının değil, Türkiye’nin eko­nomik mücadelelerinin de bir yansıması. 2012’de Dün­ya Şampiyonası ile açılan bu salon, spektaküler geçen 2023 Avrupa Şampiyona­sı’na ev sahipliği yaptı. Üs­telik asrın felaketinin üzerine gelmesine rağmen hızla renove edilerek uluslararası atletizm ca­miasının ilham kaynağı oldu. Bu hikâye, Türkiye inşaat sektörü­nün de bir yansımasıdır — zor­luklara rağmen direnen, büyüyen ve yeniden yapılanan bir sektör.

Önceki hafta açıklanan üçün­cü çeyrek büyüme verilerinde öne çıkan iki sektör vardı: İnşa­at ve tarım. Tarımı "1 Kilo Demir Mi, 1 Kilo Pamuk Mu?" başlıklı yazımızda ele aldık. Bu hafta ise Türkiye’nin inşaat sektöründeki yükselişi, istihdam rekorları ve bu yükselişin temel dinamikleri üzerine yoğunlaşacağız.

İnşaat: Dinamonun oyuna girişi

İnşaat sektörü, 2023'ün ba­şından itibaren dikkat çeken bir yükseliş sergiliyor. Üçüncü çey­rekteki yıllık büyüme hızı %9,2 ile ekonominin genel büyüme hı­zını (yıllık %2,1) açık farkla ge­ride bıraktı. İnşaat artık ekono­minin dinamosu rolünü yeniden üstleniyor. Ancak bu sefer konut değil, altyapı projeleri ön planda.

Konut piyasası, yüksek faiz oranları ve finansmana erişim­deki zorluklar nedeniyle zor bir dönemden geçiyor. Vatandaşlar mortgage kredilerinden uzaklaş­tıkça konut satışları durgunlaş­tı. Özellikle İstanbul, Ankara gi­bi büyük şehirlerde konut fiyatla­rındaki şişkinlik inmeye başladı. Ancak altyapı projeleri, hem ka­mu yatırımlarıyla hem de deprem sonrası yeniden yapılanma proje­leriyle sektörü dinamik tutuyor.

İç talebin yani tüketim kanal­larının sıkı para politikası ile baskılandığı bir konjonktürde in­şaat, tarım gibi üretim sektörleri ekonomiyi ayakta tutuyorlar. Dış talebin de bu köşede sürekli takip ettiğimiz üzere Avrupa’daki re­sesyondan olumsuz etkilenmesi sanayi dışı üretim sektörlerinin oyuna girmesine imkân tanıyor.

İstihdamda tarihi rekor

2018'den itibaren inşaat sek­töründe ciddi bir istihdam kaybı yaşandı. 2017'de 2 milyon 171 bin kişi ile zirve yapan istihdam, 2022 sonunda 1 milyon 900 bin kişiye kadar geriledi. Bu, toplam istihdamın %16’sının kaybı anlamına geliyordu.

Ancak 2023 yılı, bu gidi­şatı tersine çevirdi. Deprem bölgesinde başlayan yeniden yapılanma projeleri, inşaat işgücüne büyük bir can su­yu oldu. Bölgesel işgücü kay­dırmaları ile ülkenin dört bir yanından nitelikli işçiler, felaket bölgesine aktarıldı. Sonuç olarak, inşaat sektöründe çalışan kişi sa­yısı, 2 milyon 177 bin kişiye yük­seldi ve böylece tarihi rekor sevi­yesine ulaştı.

-Sektörde istihdam, salgın arifesinde görülen 1,5 milyon ki­şilik dip seviyesinden %45 ora­nında toparlanmış durumda.

-Sektörün yıllık büyüme­si 2023 senesinin başından be­ri ortalama %7,9 oranında seyre­derken istihdamdaki yıllık artış oranı ortalama %7,4 ile, inşaatı yeniden Türkiye ekonomisinin lokomotifi yapıyor.

Deprem bölgesindeki yapılanma: Sayılar ve beklentiler

Deprem bölgesi, inşaat sektö­rünün büyüme dinamosu haline geldi. Bu bölgede konut ve altya­pı projeleri hız kazanırken, önü­müzdeki yıl için de önemli bir is­tihdam kaynağı olmaya devam edeceği tahmin ediliyor. İnşa­at Malzemesi Sanayicileri Der­neği’nin öngörülerine göre yeni yılda sektör %4 ila %5 oranında büyüme gerçekleştirecek. Hükü­met, bölgenin iyileştirilmesi için "afetlere dirençli şehirler" pro­jesi kapsamında 584 milyar TL kaynak ayırırken, bu projelerin 2025 yılında sektör büyümesine 2 tam puan katkı yapması bekle­niyor.

-584 milyar TL tutarında afet destek planı dahilinde 120 mil­yar TL kentsel dönüşüm yatırım­ları ile bu kaynaklar önümüzdeki yıl GSYİH'nın yaklaşık %0,9’na denk geliyor.

-Bütçe açığının %5 civarında olduğu bir ortamda, bu yatırım­lar ciddi bir mali teşvik ve bütçe çarpanı etkisi ortaya çıkarabilir.

Sonuç: Türkiye ekonomisinin kayıp lokomotifi geri dönüyor

TÜİK’in enflasyon hesabında karşılaşılan eleştirilerden biri, İstanbul fiyatları ile ülke genel fiyat seviyesi arasındaki uyum­suzluk. Benzer bir durum, in­şaat sektörü için de geçerli. İs­tanbul’daki konut piyasası ile deprem bölgesindeki inşaat faa­liyetleri, iki farklı dünyayı temsil ediyor. Ancak büyükşehirlerde konut satışlarının yavaşlaması, inşaat sektörünün ülke genelin­deki istihdam verilerine yansı­mıyor. Türkiye ekonomisini bü­yükşehirlerin ötesinde analiz edebilmek gerekiyor.

İnşaat sektörü, 2025'te de eko­nominin en güçlü büyüme kay­naklarından biri olacak. Konut piyasası durgun kalsa bile, alt­yapı projeleri ve deprem bölgesi yapılanması, büyümeyi destek­leyecek. Bu nedenle, Türkiye'nin ekonomik dengelenme sürecin­de inşaat sektörü kilit bir rol oy­nayacak. Bu tablo bize şunu gös­teriyor: İnşaat sektörü yalnız­ca bir büyüme kalemi değil, aynı zamanda Türkiye’nin ekonomik toparlanma sürecinin en güçlü kalkanı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar