Üniversite-sanayi işbirliği

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

BUZDAĞININ DİBİ / Rüştü Bozkurt [email protected] Ünlü sosyolog Manuel Castells'ın bir saptamasını ödünç alalım: "Kalkınmakta olan ülkelerde üniversitelerin kalitesizliği, bu ülkelerin önündeki başlıca engeldir. Sadece maddi kaynaklarla ilgili bir mesele değil bu. Bu ülkelerdeki üniversitelerin hükümet, kiliseler ve çıkar grupları karşısında bağımsız bir duruşu olmasıyla ilgili. Modern, meşru, verimli, temiz ve özgür bir üniversite sistemi kurmaya odaklanmış bir politikadan daha önemli bir kalkınma politikası göremiyorum. İleri ülkelerin üniversitelerine göç etmiş akademisyenler arasında kurulmuş ağlar, kendi ülkelerindeki üniversite sistemlerinin düzeltilmesine, iyileştirilmesine önemli katkılarda bulunmaktadır." Ülkemizde modern, meşru, verimli, temiz ve özgür üniversite sistemi kurma ve geliştirme konusunu ne kadar sağlıklı tartıştığımızı hep birlikte düşünmeliyiz; bu konuda üzerimize düşeni yapıp yapmadığımızı da alabildiğine irdelemeliyiz. İyi üniversiteler kurmaya odaklanabilsek elimizde yeteri kadar malzeme olduğuna inanıyorum. Çukurova Üniversitesi ve Adana ÜSAM'ın 26-27 Haziran 2008 günlerinde düzenlediği "Üniversite-Sanayi İşbirliği Ulusal Kongresi'08"in sadece dörtte birini izleme fırsatım oldu. İki günlük yoğun programda sadece başlıkları yazsam bu yazının sınırlarını çok aşar. En azından iki kişinin adını anmam gerekiyor: Adana ÜSAM Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ş. Tılay ve ÜSİMP Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. A. Hamit Serbest. Yapılan organizasyonun kapsamı kadar içeriği de önemliydi; onlar üzerlerine düşen görevi gerektiği gibi yapmıştı. Dilerdim ki, Doğu Karadeniz Havzası'nda "...ben sanayiciyim" diyebilen herkes bu düzeyli toplantıya katılsaydı; anlatılanlar arasında beğenmedikleri varsa, onları tartışmaya açsaydı da; aykırı düşüncenin zenginliğini hep birlikte yaşasaydık. Kendini programlayan insan Tarihsel olarak bakıldığında üniversiteler ideoloji aktaran, toplum elitlerini yetiştiren, uygun vasıfta insan kaynağı arz eden ve bilgi üretim merkezi işlevi gören kurumlardır. Bilgi çağında sıradan emeğin üretim dışına itildiği, kendi kendini programlayabilen, sürekli kendine yatırım yapma becerisini kazanmış emeğin öne çıktığını hepimiz biliyoruz. Bu temel eğilim nedeniyle, aşırı parçalanan bilgiye erişmede, o bilgileri "anlamaya" dönüştürmede üniversiteler tahminlerimizin de ötesinde önemli. Etkin bir kalkınma yarabilmenin temel şartı, işleyen kurumlara sahip olma. Bu açıdan üniversitelerin yaygınlığı kadar, işlerliği ve işlevlerini yerine getirmesi de önemli. Ama hiç unutulmaması gereken şey, elitler ne kadar yetenekli olursa olsun, arkalarına kitle desteği almadan başarılı olamazlar. Üniversitelerimiz çabası hiç kuşku yok ki çok önemli. Ama ondan da önemli, sanayicilerin üniversitelerden "talepleri." Adana'da kapsamlı, kapsamlı olduğu kadar zengin içerikli bir toplantı yapılıyorsa, çağrılı olmasına bile gerek yok, geleceğini güven altına almak isteyen sanayici orada olmalıydı. Bilgiye erişmenin, finansmana erişmeden daha önemli olduğunu kavramadan üretimde bir faz değişikliği yapmamız çok güç. Ülkemizde üretim olgusu birbirini izleyen bir dizi dönüşüm yaşıyor: Öncelikle, çok küçük ölçekli işyerleri, bir "piyasa yapıcısı kuruluş" çevresinde toplanarak, geçmişe göre çok farklı bir örgütlenme sürecinden geçiyor. İkincisi, dünyaya açık olmayan işyerleri hızla zemin kaybediyor. Üçüncüsü, bir strateji geliştirmemiş işyerleri zorlanıyor. Dördüncüsü, organizasyon yeteneklerini geliştirmeden birikim yeteneğini korumak mümkün olmuyor. Beşincisi, inovasyona önem vermeyen işyerleri rekabet gücünü yitiriyor. Özellikle "zihni modelde" sürekli sorgulama yapmayan işyerleri gelişemiyor. Bütün bunlar çok sağlıklı üniversite, dünyaya açık ve merak düzeyi yüksek girişimci gerektiriyor. Bizim iki şeye ihtiyacımız var: Birincisi, üniversitelerimizi bugünkü kısır bütçelerden kurtarmalıyız. Bu kurumlara özveride bulunarak gerekli kaynak yaratmalıyız. İkincisi de, üniversitelerin çabalarına kamuoyunun erişmesine yardımcı olmalıyız. Örneğin, üniversite-sanayi işbirliği konusunda uzmanlaşmış medya mensuplarının önemi çok büyük. Medyamızda, en az enflasyon, döviz kuru, faiz, vergi oranları, borsa kadar, üniversite-sanayi işbirliği de yer almalı ki, bilgi içselleştirilsin, anlama yaygınlaşsın ve zenginliğimiz artsın.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar