Üniversite eğitiminde kalite bölerek artmıyor

Özcan KADIOĞLU
Özcan KADIOĞLU RAKAMLARIN DİLİ [email protected]

Haziran ayının 30’unda üniversite imtihanları olacak. Yaklaşık her yıl sayı artmakla birlikte bu yıl başvuran sayısı 2 milyon 322 bin kişi olmuş. Yaz ayları boyunca gündem aileler ve gençler için hiç kuşkusuz sınav ve sonuç stresi ile geçecek. İyi bir üniversite dede iyi bir bölümde okumak gençlerin ve ailelerin en büyük hayali. Eğer iyi bir devlet üniversitesini kazanamazlar ise bu sefer özel üniversitelerde okumak için aile bütçelerine göre yarış başlıyor.

Muhalefetteki her siyasi parti seçim döneminde üniversite sınavlarının kaldırılacağı tamamen parasız olacağı vaadinde bulunuyor. Cumhuriyet döneminde, 1960'lı yıllara gelinceye kadar lise mezunlarının sayısı az olduğundan pek çok fakülte, kendisine başvuran mezunları sınavsız kabul etmiştir. Zaman içinde kontenjanlarını aşan bir taleple karşılaşan fakülteler seçme işini, başlangıçta: (a) Başvuru sırasını dikkate alma ve ihtiyaç kadar adayı kabul ettikten sonra kayıtları durdurma, (b) Fakültede verilen eğitimin niteliğini dikkate alarak liselerin fen ya da edebiyat kolu mezunlarını kabul etme, (c) Lise bitirme derecesine göre sıralanan başvurulara göre öğrenci alma yollarından birini izleyerek yapmıştır.

Lise mezunlarının artması ve lise dengi okul mezunlarına da yüksek öğretime başvurma hakkı verilmesiyle, yukarıda özetlenen öğrenci seçme yöntemleri ihtiyaca cevap veremez duruma gelmiş; fakülteler kendi amaçlarına uygun giriş sınavları düzenlemeye başlamıştır. Bu son durumda öğrenciler, sınavlara katılabilmek için ülke içerisinde farklı şehirlere gitmek, aynı gün ve saatlere rastlayabilen sınavlardan birine katılıp diğerine katılamama durumlarıyla karşı karşıya kalmışlardır. Bu durum, adaylar ve veliler açısından önemli sorunlara yol açmıştır.

1960'lı yıllarda, önce bazı üniversiteler kendilerine özel giriş sınavları düzenlemeye başlamışlar; sonra bazı üniversiteler bu konuda birlikte çalışma yoluna gitmişlerdir. Aday sayısındaki artış, çok sorulu ve objektif testlerden oluşan sınavların hazırlanmasını, başvurma, puanlama, seçme, yerleştirme ve sonuçları bildirme gibi işlemlerde bilgi işlem yöntem ve araçlarından yararlanılmayı gerektirmiştir.

Her siyasi parti seçim döneminde üniversite sınavlarının kaldırılacağı vaadinde bulunuyor. Geçende 1963 yılında çıkan bir gazete kupürü elime geçti. Orada muhalefet partisi üniversite sınavının kalkılacağı taahhüdünde bulunuyordu. Aradan geçen 55 yıla baktığımızda değişen bir şeyin olmadığını görüyoruz. Son yıllarda hükümet bütçeden en yüksek payı eğitime ayırıyor ama bir türlü kalite artmıyor. Çünkü son yıllarda iyice artık özgür düşünme ortamı ortadan kaldırıldı. Konuşulan her eleştiri vatan hainliği ile adlandırılmaya başlandı.

Geçen hafta Meclis'te komisyonda eski 13 üniversitenin bölünme kararı alındı. İstanbul, Gazi (Ankara), Selçuk (Konya), İnönü (Malatya), Dumlupınar (Kütahya), Sakarya, Mersin, Erciyes (Kayseri), Karadeniz Teknik (Trabzon) ve Sütçü İmam (Kahramanmaraş) üniversitelerine ek olarak Anadolu Üniversitesi, Süleyman Demirel Üniversitesi ve Afyon Kocatepe Üniversitesi bölünecek. Bu üniversiteler ülkemizin en köklü geçmişe ve birikime sahip üniversiteleri idi. Ve 3 üniversite ülkemizi uluslar arası sıralamada en yüksek yerde temsil ediyordu.

Dünya sıralamasından en az 8’inde yer alan üniversitelerimiz.

Kaliteli bir eğitim alt yapımız için;

- Ülkemizde her üniversitenin dünya çapında geçerliliği olması gerekmektedir.

- Dünya çapındaki tüm işverenler ve akademisyenler üniversitelerimize saygı duyması için çalışmalıyız. Bu sayede ülkemizde ve dünyanın her yerinde iş bulma şansı artacaktır.

- Sosyal imkânları yüksek üniversitelerde akademinin yanında sportif, kültürel ve sanatsal alanda da kendinizi geliştirme imkânı bulunmalıdır.

- Yurt dışındaki saygın üniversitelerde yüksek lisans ve master programlarına devam etmek için gerekli bağlantılar kurulmalıdır.

Son yıllarda ülkemizde işsizlerin içersinde üniversite mezunlarının sayısı ve yüzdesel dağılımı artmaktadır.

Sonuç olarak bir an önce bu yanlış uygulamadan vazgeçilmeli. Kurumların hafızaları, kültürleri ile birikim ve deneyimlerinden bir anda yok edilmemeli.Sonuç olarak bir an önce bu yanlış uygulamadan vazgeçilmeli. Kurumların hafızaları, kültürleri ile birikim ve deneyimlerinden bir anda yok edilmemeli.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar