UNCTAD raporu ne diyor?

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

DÜNYA’nın haberine göre, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ekonominin mevcut yapısıyla ihracatın 200 milyar dolara çıkarılabileceğini, ancak 500 milyar dolarlık hedefe ulaşmanın mümkün olmadığını söylemiş. Bakan Zeybekçi, ihracat içinde yüksek teknoloji içeren ürünlerin payının geçtiğimiz on yılda yüzde 6’dan yüzde 3’e düştüğünü; bu oran yüzde 20’ler seviyesine yükseltilmeden ihracatta büyük sıçramaların mümkün olmayacağı görüşünde. Ekonomide büyük başarıların olduğu söylenen bu dönemde bu gerileme düşündürücüdür. Bir ürünün değerine katkıda olan faaliyetler sadece üretimden oluşmuyor. Üretime başlamadan önceki dönemde yapılan Ar-Ge faaliyetleri, ürünün dizaynı, üretim sonrası satış ve satış sonrası hizmetler de ürünün değerini arttıran faaliyetler. Küreselleşme ve teknolojik gelişmeye bağlı olarak çeşitlenen tüketici ihtiyaçları değer zinciri içinde Ar-Ge, dizayn ve satış sonrası hizmetlerin payını önemli ölçüde artırmıştır. Bu faaliyetlerin tek bir amacı vardır; o da kaliteli ürünleri en uygun fiyatlarla piyasaya sunmak. Bunun için gelişmiş bir altyapı ve yatırım gerekir ki, bu konuda yeterli olduğumuz söylenemez. Bu açığı ancak ihracata yönelik doğrudan yabancı sermaye yatırımlarıyla kapatabiliriz.

***

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın (UNCTAD) ocak ayında yayınladığı rapora göre, dünya ekonomisinde doğrudan yabancı sermaye yatırımları 2013’de yüzde 11 oranında artarak 1.46 trilyon dolara ulaşmış. Önceki yıllarda olduğu gibi 2013’de de dünyanın en fazla doğrudan yabancı sermaye çeken 20 ülkesi arasında 159 milyar dolarla ABD birinci sırada yer alıyor. Bu ülkeyi 127 milyar dolarla Çin ve 94 milyar dolarla Rusya takip ediyor. Gelişmekte olan piyasalar arasında Türkiye ile birlikte anılan Brezilya, Hindistan ve Endonezya’ya yönelik doğrudan sermaye miktarları ise sırasıyla 63, 28 ve 19 milyar dolar. Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı sermaye ise 2013’de yüzde 15 azalarak 11 milyar dolar olarak gerçekleşmiş. Raporda, Türkiye’nin geçen yılki başarısızlığının nedeni olarak kötüleşen siyasi ortam ve bölgedeki siyasi belirsizlik gösteriliyor. AB’ye doğrudan sermaye girişleri artarken ABD’ye azaldığı görülüyor.

Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS ülkelerine yönelik doğrudan yabancı sermaye yatırımları bir önceki yıla göre yüzde 21 oranında artarak 322 milyar dolara ulaşmış. Bu grup içinde en çok yabancı sermaye çeken ülke Güney Afrika. Bu ülkede bir önceki yıla göre yabancı sermaye yatırımlarındaki artış yüzde 126. UNCTAD’ın tahminlerine göre dünya ekonomisindeki büyümenin devamı halinde doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının önümüzdeki yıllarda da artması bekleniyor.

***

Doğal kaynaklar yönünden çok zengin bir ülke olmadığımız düşünüldüğünde, ekonomimiz açısından doğrudan yabancı sermayenin önemi çok büyüktür. Doğrudan yabancı sermaye yatırımları içindeki payımızı arttırmadan yüksek büyüme hızlarını yakalamamız, orta vadeli hedeflere ulaşmamız olanaksız görünüyor. Bu konuda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki rekabet önümüzdeki yıllarda daha da artacak. Daha düne kadar yabancı yatırımcıların ilgisini çekmeyen bölgeler önem kazanmaya başladı. Afrika ülkelerinin yatırımcılar açısından cazibesi artıyor. Türkiye stratejik konumu, Batı ve Doğu ile yüzyıllara varan köklü ilişkileri ve yetişmiş işgücü sayesinde daha çok sermaye çekebilir. Ama biz elimizdeki kartları doğru oynamak yerine ham hayaller peşinde var olan ilişkilerimizi de bozmak için elimizden geleni ardımıza koymuyoruz. Ülkemizin yabancı yatırımcılar için cazibesini arttıracak yerde ürkütmek için elimizden ne gelse yapıyoruz. Etrafıyla kavgalı demokrasiden giderek uzaklaşan bir ülkeye hiç kimse yatırım yapmaz, gelen de gider. Aklımızı başımıza alalım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016