Umutlar başka bahara kaldı
Otomotiv sektörü son altı aydır deyim yerindeyse yoğun bakımdaydı. Komaya giren hastaya yapılan ilk müdahale onu hayata döndürmüş, daha sonra tedavinin dozu azaltılarak devam etmişti. Son olarak 30 Eylül itibariyle Ankara, hastanın taburcu edilmesine karar verdi.
Tedavi sonrasında yapılan önerilerde de "Artık kendi başınasın, yaşam standardını değiştir, yediğine içtiğine dikkat et denildi" ve hastanın sırtı sıvazlandı...
Bu anlattıklarımı biraz anlaşılabilir hale getirirsem, marttan bu yana ÖTV indirimi ile desteklenen otomotiv sektörüne verilen bu destek, sona erdi.
Bunun ötesinde, desteğin bittiği gün yapılan açıklamalarda, "yakın bir gelecekte" hurda indirimi beklentilerinin de yersiz olacağını, Ankara'nın gündeminde sektöre yönelik yeni bir teşvik paketinin bulunmadığı vurgulandı.
Bu durum, otomotiv sektörü açısından tam bir hayalkırıklığı olarak algılansa da işin içyüzünde aslında beklenen bir gelişmeydi.
Sanayi Bakanı Nihat Ergün, son bir aydır kendisine yöneltilen sorulara "bir çalışmamız var ama son sözü Ekonomi Koordinasyon Kurulu söyleyecek" yanıtlarını veriyordu. Ancak, bizim aldığımız duyumlar EKK'dan hurda işine yeşil ışık yanmayacağı yönündeydi.
Nitekim, son dönemde özellikle Otomotiv Sanayi Derneği, hurda teşviğinden ziyade, ÖTV indiriminin herhangi bir pozitif etki yapmadığı ticari araç sektörüne yönelik KDV indirimi taleplerini dile getirmeye başlamıştı.
Zira, önemli miktarda ticari aracın imal edildiği ve bunların yarıya yakınının yurtiçinde satıldığı ülkemizde, fabrikalarda üretim neredeyse durma noktasına geldi. İhraç pazarlarındaki daralmanın da etkisiyle ticari araç üreten firmalar oldukça sıkıntıya girdi.
Dolayısıyla OSD'nin önceliğinin binek araca yönelik teşviklerden ziyade ticarideki baskıyı azaltacak önlem paketleri olarak değiştiğini söylemek mümkün.
Ancak, her iki yöndeki taleplere yönelik yakın gelecekte somut gelişmeler yaşanmayacak gibi gözüküyor.
Devletten destek yerine, "Farklı satış enstrümanları bulun" öğüdünü alan sektörün önünde çok fazla bir seçenek bulunmuyor. Ya kampanyalara devam edecek ki bunu yapabilecek firmalar yavaş yavaş belli olmaya başladı. Ya da finans kurumları ile cazip kredi fırsatları yaratacak.
Ancak, bu ikinci seçeneğin hayata geçmesinin önünde bazı belirsizlikler bulunuyor. Zira, faiz oranları düşse bile finans kurumlarının kredi musluklarını açmaları için uygun ortamın oluşup oluşmadığını ya da kriz tedirginliğini yaşayan tüketicilerin ekstra borç yaratmaya gönüllü olup olmadıklarını zaman gösterecek.
Sonuç olarak otomotiv sektöründe destek umutları bir başka bahara kaldı demek yanlış olmaz...
Not: ÖTV indiriminin başlangıç döneminde otomotiv sektörü kur baskısı nedeniyle önemli oranda zam yapmıştı. Zamların ekonomik olarak anlamı olsa bile algı açısından sektörü zora sokacağını ve ileride aleyhine delil olarak kullanılabileceğini söylemiş, "İletişim açısından sınıfta kaldığını" ileri sürmüştüm.
Sanayi Bakanı Nihat Ergün'ün birkaç gün önce yaptığı ve otomotiv sektörüne desteğin neden verilemediğine yönelik açıklaması o gün ne kadar haklı olduğumuzu ortaya koyar nitelikteydi: " ÖTV indiriminin ardından firmalar zam yaptı. Bu olayı tüketiciler de bizler de çok şık bir davranış olarak görmedik şahsen. Yani öyle bir ortamda vergi indirimlerini zamla etkisiz hale getirmek ya da kendi adına kara dönüştürmek, o gün itibariyle çok doğru bir yaklaşım olarak algılanmadı..."