Umudun mücadelesi...

Hakan GÜLDAĞ
Hakan GÜLDAĞ [email protected]

Bu yazıyı yazarken en son söylemeyi düşündüğüm şeyi en önce söyleyeyim:

Hürriyet’e geçmiş olsun…

Başta Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin olmak üzere, bütün meslektaşlarımıza…

Gerçi, geçen hafta yapılan taşlı-sopalı saldırıları, İstanbul’dan Çukurova’ya, Sakarya’dan Antalya’ya gazeteciler, meslek örgütleri kınadı ama bir kez de bu köşeden biz dile getirelim… 

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin yaptığı açıklamada yer verdiği gibi; “Basın özgürlüğünün olmadığı bir toplumda demokrasiden söz etmek mümkün değil…”

Velev ki, bir haber verilirken hata da yapılmış olsun…

Şu ya da bu bahane ile saldırılar mazur görülemez ve gösterilemez..
            ***            
Geçen hafta sonu Hürriyet’in Pazar ilavesinde Halil İnalcık ile bir röportaj yer aldı…

Halil İnalcık, biliyorsunuz ünlü tarihçimiz…

‘Şeyhül Müverrihin’ diye anılıyor…

Yani ‘Tarihçilerin Şeyhi’…

‘Tarihçilerin Kutbu’ diyen de çok…

100 yaşına girerek hayata ‘dalya’ diyen Prof. İnalcık’ın ortaya koyduğu 70’ten fazla eserle bu sıfatları çoktan hak ettiğini söylemeye bile gerek yok…
            ***            
Prof. İnalcık röportajında, “100 yaşında bir tarihçi olarak Türkiye’nin bugününe bakınca ne hissediyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı veriyor: 

“Sıkıntılı bir devir yaşıyoruz. Ama geçecektir. Tarihimizde bu dalgalanmalar olmuştur…”

Sonra devam ediyor: 

“Türkiye şimdi bir dönüm noktasında. Sadece Türkiye de değil. Bence insaniyet son asırda istikametini kaybetti (…) Ama bunlara bakıp yılmamalı. Bu memlekete ve geleceğine güvenerek çok çalışmalı. Esas mesele fikir zenginliğidir. O yüzden ne olursa olsun fikir hürriyetini muhafaza etmek gerekiyor.”

            ***            
Röportajı yapan meslektaşımız Güliz Arslan soruyor:  

- Yaşananlara bakıp ‘Bu ülkede yaşanmaz artık’ diyen çokça genç var. Siz uzun yıllar yurtdışında yaşadınız. Ama sonra döndünüz. Onlara ne demek istersiniz?

“Karamsarlık korkaklıktır” diyor İnalcık, “Türkiye büyüktür. 1500 yıllık bir tarihimiz var. Canımızla, başımızla bu büyüklüğü devam ettirmeliyiz. Bırakıp kaçmak ihanettir bence. Eğer noksanlar varsa gidermeye uğraşmalıyız. Bu devletin tarihine yakışır şekelde yaşamalı ve çok çalışmalıyız…”

- Her şeye rağmen?

“Her şeye rağmen!”
            ***            

Prof. Halil İnalcık kadar olmasa da, 1924’ten 2013’e dolu dolu bir ömür yaşamış, Niall Ferguson gibi dünya çapında tarihçileri, Jeffrey Sachs gibi ekonomistleri etkilemiş, Harvard Üniversitesi’nin ekonomi ve tarih profesörü David S. Landers, çok okunan Ulusların Zenginliği ve Yoksulluğu adlı dev eserinin son paragrafında iyimserlik ve karamsarlık hakkında şunları söylüyordu:

“Bu dünya iyimserlerin olacak. Onlar her zaman haklı çıkmasalar da hayata hep pozitif bakarlar. Yalnız iyimser olanlar, bir şeylere ulaşmanın, hataları düzeltmenin, gelişmenin ve başarının yollarını bulabilir. Eğitilmiş ve uyanık bir iyimserlik eninde sonunda iyi sonuç verir. Karamsarların payına ise arada bir haklı çıkmanın boş tesellisi düşer…”
            ***            
Türkiye’de ekonomi gazeteciliğinin unutulmaz isimlerinden Faruk Türkoğlu, “Umudun Yol Haritası - Hızlı Büyüme Mümkün” kitabında, umudu ve geleceği tekrar kazanmak için “gerçekçi ve pozitif’ olmayı salık veriyor.
Şöyle diyor duayen gazeteci: 

“Günümüzde bizim anladığımız şekliyle iyimserlik-karamsarlık ikilisinin artık bir anlamı kalmadı. Her iki yaklaşım da bizi gerçeklikten koparıyor, geleceğin risklerine karşı savunmasız bırakıyor. Bu nedenle sorunların algılanması ve tespitinde alabildiğine acımasız ve gerçekçi, ancak çözüm aşamasında sonuna kadar pozitif ve umutlu olacağız. En olumsuz ve kötü durumda bile kişilerin ve toplamların yapacağı bir şey olduğunu bileceğiz. Kısa sürede sonuç vereceği iddia edilen ‘mucize çözüm’lere inanmayacağız. Ancak engellerle kararlı ve bilinçli bir mücadele yapıldığında, bugünden hayal edilemeyecek başarıların mümkün olduğunu da bileceğiz…”
            ***            
DÜNYA’nın niteliklerini en iyi okurları bilir…

Haberde ve yorumda sansasyondan kaçındığını, hoşa gitse de gitmese de gerçekleri yansıtmaya çalıştığını, kimseye alet olmadığını, bağımsızlığını, tarafsızlığını… 

Ama özellikle bugün altını çizmemiz gerekir ki; DÜNYA tamamen tarafsız da değildir… 

Nasıl ekonomide büyümeden, girişimden, serbestlikten yanaysa…

Terörün karşısında, barıştan, kardeşlikten, birlikten yanadır…

Bu çerçevede, geçen hafta iş dünyasının önde gelen temsilcilerini bizzat aradık…

Son günlerde yaşadıklarımıza ilişkin değerlendirmelerini, mesajlarını talep ettik…

TOBB, MÜSİAD, TÜSİAD ve iş dünyasının diğer önemli aktörlerinin çağrılarını dün birinci sayfamızdan verdik…
            ***            
Terör belası…

Toplumda artan kutuplaşma…

Akıl ve vicdan tutulması…

Evet, bütün bu gelişmeler, içte ve dışta ekonomideki gelişmelerle birleşince piyasaları ciddi şekilde tedirgin ediyor…

Endişeler artıyor…

Adeta bir ‘Kusursuz Fırtına’ filminin ortasında gibiyiz… 

Ancak bilmemiz gerekir ki, çok önemli olduğu kuşkusuz ama piyasalar ya da bir bütün olarak ekonomi her şey demek değil…

Toplum içinde bir dayanışma ruhu olmadığında ülkede işler yolunda gitmez, gidemez…

Göstergeler çok iyi olsa bile, ekonominin gücü de yetmez buna…

Oysa zor günlerde ortaya çıkan birliktelik duygusu, yardımlaşma ve direncin yayacağı enerji ayakta kalmamızı sağlar…

Belki bu duygular,  bu enerji, finansal raporlarda,  makro ekonomik durumumuza ilişkin istatistiklerde görülmez ama dost düşman herkes tarafından hissedilir…

Türkiye’ye dışarıdan bakanlar dahil, herkes her koşulda umudun mücadelesini verdiğimizi fark eder…
            ***            
DÜNYA, yaşadığımız endişelere rağmen, işini en iyi şekilde yapmaya devam edecek…

Toplumda dayanışmanın artmasına çalışacak…

Bir ekonomi gazetesi olarak kurumsal hafızamız bize, bu dayanışmanın güçlenmesi için iş ortamının sürdürülmesinin önemini hatırlatıyor…

Onun için, biz, bizim üstümüze düşeni yapmaya ısrarla devam edeceğiz…

Sektörlerdeki, şirketlerdeki gelişmelerin haberlerini vereceğiz, iş hayatındaki başarı ve başarısızlıkları, ekonomik göstergeleri, kısacası bugüne kadar okurlarımıza ne aktarıyorsak onları aktarmaya devam edeceğiz…

Meslek ilkelerimiz ışığında; eğip bükmeden, toplumdan aldığımızı yine topluma bir ayna gibi yansıtarak…

Ne ‘Felaket Tellalı’ğına soyunacağız ne de ‘Pollyannacılık’ oynayacağız...

Durumu olduğundan kötü göstermek de, yıkayıp yağlamak da bizim işimiz değil…

Bizim işimiz yalın gerçeklerle…

Ekonomiye gerçekçi bakmaya devam edeceğiz…

Ama bu hep pozitif tarafta olmamıza da engel olmayacak… 
            ***            
Hayat karşısında hiç kimse tarafsız kalamaz…

Ve hayat önemli ölçüde yaptığımız seçimlerden oluşuyor…

Bu kadar negatif gelişme yaşanırken ‘neden’ pozitif olmayı seçtiğimizi sorarsanız…

Halil İnalcık’ın bilgece dediği gibi; 

“Karamsarlık korkaklıktır…”
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar